sekiz

11.9K 529 134
                                    

Şu an kafasını bu konuyla alakalı doldurmamalı ve sadece adamın işine yarayışına odaklanmalıydı. En yakın arkadaşı körkütük sarhoş ve bir o kadar da aşıktı. Her iki seçenek de şu zamana kadar bir beyni varsa -ki onu tanıdığı yıllar boyunca bunun varlığına dair bir şey sezmemişti- çantasını toplayıp kafatasından kaçmasının nedeni olabilirdi.

Uzun parmaklar hızla beyaz klavyede çıkardığı rahatsız edici sesle birlikte dolaştı.

"Nerdesin?"

Park Aptal Jimin'in başlarını tekrar aptal bir belaya sokmasını istemediğinden adımlarını, kalçasında hala ağrıyan sızının izin verdiği kadar, hızlattı.

Min Yoongi ile tanışalı bir yıl olmuş, ona olan hislerinin derin yoğunluğu ile delirme gerçeğiyle karşılaşmıştı. Sesi rüyalarını süslüyor, bedeni her gece gördüğü ıslak ve şehvetli rüyaların sarsılışı ile güne başlıyordu. Zihni ise sadece ona odaklıydı. Onu taptığı sesinden, güzel ellerinin parmak uçlarından öpmek istiyordu. Ne denirdi bu hisse, nasıl tanınlanırdı bilmiyordu. O gece Min Yoongi gözlerinin içine bakarak önündeki kadının çıplak tenine dokundu. Kadının beyaz teninde gezinen elleri onu delirtirken iri göğüslerin arasına özensiz bir şekilde imzasını kendisinin gözlerinin içine bakmaya devam ederek attı. Kucağındaki kadını bar tezgahına atarken ağzından dökülen acıyla inlemeyi umursamadı bile. Diri göğüslerinin arasına ıslak dilini uzun bir süre gezdirdikten sonra kendini geri çekti. Kadını sarsılmış bir halde bırakarak Park Jimin'in gözlerine daha yakından bakmak için yaklaştı. Acı ile bükülen gözleri yaşlarla dolmuş, taşmamak için direnirken önünde arsızca o aptal dili ile kendi dudaklarını yaladı. Park Jimin o gece zehirlenene kadar adını bilmediği tonlarca içki içti. Bardan çıkıp evine gitmek üzere hazırlanan o kadını takip etti, köşeye sıkıştırdı ve saçlarını yaktı. Gerçekten. Yaktı. İçi hiç acımdan, kendi kalbini yakan o pislik adam gibi o da kadının saçını yaktı. Haykırışlarını duymadan, altındaki bedenin çırpınışlarını duymadan yaktı. Onun da kalbi kurtuluş için çırpınmamış mıydı?

Jungkook irkilerek hatırladığı anıyla istemsiz bir şekilde sağ yanağına dokundu. Aptal Park Jimin'in kadının saçını yakışının ve delirişinin ardından kadının abileri tarafından sert bir dayak yemişti. İşin komik tarafı bunu yapan kendisi bile değildi. Gerçi parayı götürmezse taksi içerisinde göbeğini kaşıyarak onu bekleyen adam onu göbeğiyle birkaç kere daha dövebilirdi.

"Bebeğim, üstüme kusmasaydın seni cennete sürükleyeceğim bir yerdeyim."

Dolgun alt dudağını dişleri arasına aldı ve sıkıntıyla emdi.

"Bu arada taksi için endişelenmene gerek yok. Hallettim. Sadece biraz daha yavaş yürürsen seni iki kat daha hızlı sikeceğim."

Adımlarını hızlandırdı. Hoseok'e Jimin'e bir saat daha göz kulak olmasını rica ettiği kısa bir mesaj attı. Adımları hızla merdivenleri çıkarken gözleri etrafta tekrar dolaştı, kapının ani açılışıyla irkilerek kafasını ani bir şekilde kaldırdı.

Tüm bedenini saran siyah gömlek göğüs uçlarını belli ediyor, vücudu ise buna tam anlamıyla büyük bir tepki gösteriyordu. Vücudunu ikinci bir deri gibi saran pantolon gözlerinin şişen ereksiyonuna odaklanışının temel nedeniydi. Şehvetle kararan gözlerini gölgeleyen kahkülleri ile tam anlamıyla bir ölüm meleğiydi.

Tam da şu an ölümü bu meleğin parmak uçlarının tenini keşfe varan dokunuşlarıyla olacaksa ölmeyi dileyecekti.

yaratıcı smut fikirlerinizi benim askıya almamla benim üzerimde uygulamaya karar verdiğinizi biliyorum ama,
sizi seviyorum
şşş beni özlediniz mi
bu arada yarın işler planladığım gibi gider ve bir aksilik çıkmazsa alasından bir smut yazmayı planlıyorum bu bölümü geri dönüşümün habercisi olarak düşünün

for your daddy / / vkook [askıda]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin