Jungkook doluluk hissinin yarattığı acı ve zevk ile heyecanlı bir şekilde sırtını yumuşak kadife koltuktan yükseltti. Çıplak üst bedeni tekrar Taehyung ile birleşirken adamın hırıltılı nefesi kulağını dolduruyor, onu olabilirmişçesine daha da kendinden geçiriyordu. Bu adamla yıllar, hatta asırlar dahi geçse aynı arzuyla sevişebilirdi. Burnuna dolan erkeksi ter kokusu onu ondan iğrendirmiyor, aksine bu kokuyu içine çekmek istiyordu.
Taehyung birden içinden çıkıp daha sert bir şekilde sızlayan deliğine yüklendiğinde Jungkook temiz düşüncelerinden sıyrılmış, içinde bulunduğu kirli duruma odaklanmıştı. Üstündeki adam boyun girintisine kafasını yerleştirdi. Adamın hızlı nefes alış verişleri ile Jungkook'un rahatlayamayan sertliği şişiyor, adamın hafif kaslı olan tenine değiyordu. Bu ise Taehyun'u daha hızlı olmaya itiyor, altındaki bedeni her vuruşunda daha yüksek bir sesle inletiyordu.
Taehyung, Jungkook'un içinden bir süre çıkmadan durdu. Gözleri buluştuğunda düzene giremeyen nefesi için bir süre daha bekledi.
"Küçüğüm, seni çok sevindireceğim ama şunu unutma ki," dedikten sonra Jungkook'un kendi kokusunu en çok barındırdığı bölgeye, boyun girintisine, kafasını yerleştirdi.
"Babacığın hiçbir şeyi karşılıksız yapmaz." Kuruyan dudakları konuştuğunda Jungkook'un teri ile buluştuğunda boynunu yaladı. Altındaki çocuğun iç çekmesine boğuk bir kahkaha atarken, bu ona daha derin bir iç çekiş sunulmasına sebep olmuştu.
Jungkook üstünden doğrulan bedene yoğun hisler barındıran gözleri ile baştan aşağı süzdü. Taehyung'un birden sert bir şekilde yüklenmesiyle, tırnaklarını adamın omuzlarına sert bir şekilde geçirdi. Adamın pürüzsüz teninde kendine ait tırnak izlerinin olması onu gülümsetti.
Rahatlayamayan sertliğini saran sıcak elle gözlerini büyüterek ona sert gözlerle bakan üstündeki adama baktı. Taehyung göz temasını kesmeden içinden yavaş yavaş çıktığında Jungkook'u hafif iterek kendi için yer açtı. Bedenin yarısı koltukta uzanırken diğer yarısı dışarda kalmış, dizlerinin üstünde çökmek zorunda kalmıştı. Gözlerini devirdi. Diz çökmek, ona göre değildi.
Ağzının içinde biriktirdiği tükürüğü Jungkook'un penisine sesli bir şekilde gönderirken bir eliyle sıvıyı yavaşça dağıtmış, diğer eli ile az önce çıkmış olduğu sıcak ve kızarmış deliğe iki parmağını sokmuştu. Jungkook'un gözleri zevkten kaydı, kafası arkaya doğru düşerken boğuk bir şekilde inledi. Taehyung kayganlaşan penise suratını yaklaştırdı, Jungkook'un göğsü hızla inip kalktı.
Jeon Jungkook öldüğünü düşünüyordu. Şu an cennet denilen o yerde, dünyada yaptığı tüm o iyi şeylerin karşlığını alıyordu. Bundan neredeyse emindi, ta ki Kim Taehyung dişlerini kendininkine oranla kısa olan penise geçirene kadar...
Hiçbir cennet böyle arzu dolu bir meleğe sahip olamazdı. Belki de azrail denilen şey gerçekti ve kendisini almaya gelmişti. Bu şu anlık daha olası bir düşünceydi.
Penisinin başının ucuna kondurulan öpücükler, deliğine hızla girip çıkmaya başlayan dört uzun parmak ile Jungkook'un tam o esnada ruhunu teslim etmesine dakikalar kalmıştı. Taehyung öpücükler kondurmaktan sıkılmış, dilini yavaşça başın etrafında döndürüyor ardından baştan sona yalıyordu.
Ağzının içine aldığı sıcak penis yanaklarını germesine sebep oldu, boğazına kadar götürdüğünde odayı Jungkook'u derin bir şehvete sürükleyen sesler kapladı. Ağzının içine tuzlu sıvıyı yayan penisi ağzından çıkararak Jungkook'un aralık dudaklarına yarısını tükürdü. Yarısını kendi yuttuktan sonra ağzının kenarlarına yayılmış suları parmakları ile toplayıp emdi.
"Kendi güzel tadına bak küçüğüm. Ne hissediyorsun?" Jungkook farklı bir evrene geçiş yaptıktan sonra kendi dünyasına inmenin vermiş olduğu sarsılmışlık hissi ile bir süre affalladı.
"Babacık, sen bir seks tanrısısın." Cümle ağzından çıkar çıkmaz içindeki dört parmağa beşinci parmak eklenmiş, hızlı bir şekilde gidip gelmeye başlamıştı.
Taehyung, Jungkook'un güzel deliğine yaptıklarını daha iyi görebilmek için Jungkook'u sertçe kendine göre uygun bir pozisyona getirdi. Beyaz kalçasını bir eliyle açarken kızarık ve genişleyen deliğe baktı. Akan sularda dilini gezdirdikten sonra avucunu hızla içeri soktu. Kulağına dolan inlemenin bir süre daha tadını çıkardıktan sonra, avucunu delikten çıkardı.
Doğrulurken bir yandan da siyah, dar pantolonunu ve bol siyah tişörtünü üstüne geçirip ona şaşkın gözlerle bakan Jungkook'a döndü.
"Karşılığını almak için geri geleceğim, küçüğüm."
BU SEFER OLDU SANIRIM, EMİN OLAMIYORUM DKSMSŞKS