dört

20.5K 785 351
                                    

Jungkook aniden soğuk tezgaha oturulduğunda gözlerini açabildiği kadar açarak karşısındaki adama baktı. Abartılacak bir zayıflığı yoktu, nasıl o kadar kolay kaldırıldığı bir an aklını kurcaladı ama bu konuyu daha sonrasında düşünmek üzere bir rafa kaldırdı.

Suratına yaklaşan yüzle gözlerini kapadı. Alnına değen alın ve dudaklarına üflenen sigara kokan nefesle gözlerini açık tutması onun için başa çıkabilmesi zor bir mücadeleydi. Dudaklarına hafifçe dokunan yumuşak dudakları hissettiğinde gözlerini baygın bir şekilde açtı, ardından hızla kapattı. Alt dudağı yavaşça emiliyor, hafif diş darbeleri inlemesine sebep oluyordu. İki yanında sallanan bacaklarını Taehyung'un beline sardı, kollarını adamın boynuna dolarken öpüşmenin derinleşmesine sebep oldu. Dilleri büyük bir dans içerisindiyken, çıkmasına sebep oldukları şapırtı sesleri Jungkook için en güzel melodi olabilirdi.

Taehyung boynuna sıkıca dolanmış kolları ayırdı. Devam eden öpüşmeleri bir an duraksadı ve ikisi de diğerinin nefesine aç bir şekilde nefes aldı. Taehyung sert bir şekilde Jungkook'un kollarını dolaba yaslarken tek eli ile iki ince bileği hiç zorlanmadan sarabildi. Ayrılan ve öpüşmekten dolayı kızarmış dudaklara, Jungkook'un kızarıklık çökmüş yanaklarına ve şimdiden baygın bakan gözlerine uzun bir süre baktı.

Çok eğlenecekti.

Diğerine kıyasla sert bir şekilde öpüşmeyi başlattığında Jungkook ağzından boğuk bir inleme kaçırdı. Sertleşen ve pantolonunu zorlayan uzunluğunu küçüğe bastırdığında diğer eli tişörtün altından sırtını keşfe çıkmıştı. Ellerinin altında kıvrılan bel ile küçüğün dudaklarını kan tadı alana kadar ısırdı. Kanın kendi dudaklarına bulaştığını hissettiğinde hastalıklı bir yüz ifadesiyle, ona korku ve arzunun harmanlandığı gözlerle bakan küçüğü görmek için dudaklarını kanını emdikten sonra ayrıldı.

Yanılmıyordu, her zamanki gibi.

Dudağının sol tarafı kıvrılırken Jungkook'u kucağına alarak öpüşmeye devam etti. Bacakları vücuduna sıkıca sarılmıştı, sertlikleri onları çileden çıkaracak kadar zorluyordu. Taehyung onu usta bir şekilde taşırken bir yandan da kalçasını oldukça sert bir şekilde sıkıp, şaplak attı. Küçüğün kıvrılan dudakları ile kendisi de güldü ve onu salondaki oldukça geniş gri, kadife koltuğa fırlattı. Jungkook'un üstündeki yerini alırken hızla tişörtünü çıkardı.

Jungkook irkilirken işittiği "Güzelsin, Jeon Jungkook. Çok güzelsin." cümlesi ile dudaklarına ısırmış, Taehyung'a istediği görüntüyü bahşetmişti. Üstten baktığı kızarıklık çöken beyaz pürüzsüz ten, kendi eseri olan morarmaya yüz tutmuş dudaklar, karışan saçlar ve sertleşmiş göğüs uçları...

"Imm."

Jungkook duyduğu inlemenin şokunu atlatamadan boynuna yönelen dudakların sıcak ve ıslaklığını hissettiğinde büyük olana daha fazla yer açmak için kafasını geriye attı. Taehyung gözlerinin önüne sunulmuş beyaz ve pürüzsüz tene izlerini büyük bir özenle bıraktı.

Şah damarının üstünde hiçbir şey yapmadan, yalnızca dudaklarını hafifçe bastırarak bir süre hızla atışını hissetti. Damarın üzerine dişlerini sürttüğünde Jungkook kadife koltuktan belini havalandırmış, üstündeki bedene yapışmıştı. Elleri büyük bir arzuyla can attığı teni görmek için siyah tişörtün ucunu kavrarken Taehyung üst bedenini doğrultmuş çıkarması için Jungkook'a yardımda bulunmuştu.

Açığa çıkan pürüzsüz tenle Jungkook, Taehyung'un kanattığı kısma hissettiği acıyı umursamadan oldukça sert bir şekilde bastırdı. Görüp görebileceği en güzel manzaranın üstünde ona kısılmış gözleri ile bakan bu yarı çıplak adam olacağını düşündü. Elleri Taehyung'un üzerinde keşfe çıkmak için karıncalanıyordu, adamı eski konumuna getirmek için yumuşak saçlarını hızlı ve sert bir şekilde kavradı.

Tanrı aşkına bu adam akıl ve kalp sağlığına zararlıydı. Bir yere kapatmaları gerekirdi, insan  içinde dolaşması diğerleri için bir tehlikeydi.

Taehyung eski pozisyonuna yerleşmek için bir süre kıpırdandı. Küçüğün boynunda bıraktığı eser onu tatmin etmiş, aynıı işlemi vücudunun herbir hücresine uygulamak istemesine sebep olmuştu. Dudaklarının arasında ezdiği beyaz tende yönünü değiştirerek ademcik elmasında durdu. Küçük öpücükler kondurdu, dudaklarının arasına alarak sesli bir şekilde emdi. Dilinin ucunu sürterek Jungkook'un köprücük kemikleri arasındaki boşluğa ısırıklarını bıraktı, dişleri köprücük kemiklerinde de bir süre oyalandı.

Jungkook adamın altında kıvrınmaktan bir hal olmuş, artık içine girmesi için yalvaracak seviyeye gelmişti. Kaç kere inlediğini saymayı kesmiş, kendinden geçmişti. Sertleşmiş göğüs uçlarının üstünde hissettiği dille tırnaklarını adamın sırtına geçirip, sürttü.

"Adımı inle, küçüğüm."

Bir eli sağ göğüs ucunda oyalanırken, dudakları sol göğüs ucunu işgal etmişti. Derin bir nefes alıp bedenlerinin alt kısımlarını birleştirip bağırdı.

"Imm, babacığım."

GICIK YERLERDE BIRAKMAYI SEVDİĞİMİ SÖYLEMİŞ MİYDİM? :):):)

for your daddy / / vkook [askıda]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin