Üstüne kapatılan telefonla şaşkın bir şekilde bir telefona, bir de karşısındaki dolaba boş bakışlar atıyordu. Ciddi anlamda delireceğini düşünüyordu, bunun ise tek suçlusu aklını tamamı ile kurcalayan Taehyung ve sadece onu çözmeyi amaç edinmiş aptal a
beyniydi.Dolabın kapağına sinirle sert bir tekme savurdu. Acıyan ayağını tutarken tek ayağı üzerinde zıplıyor, bir yandan da acale etmeye çalışıyordu.
Dolabın kapağını açtığında öncesinde ütülenmiş beyaz bir gömleği hızla üzerine geçirdi. Minik düğmeleri kayda değer bir sabırla iliklerken aynadaki dağılmış görüntüsüne baktı. Saçları dağınıklığını koruyordu, vücudunda ise Taehyung'un bıraktığı morarmaya yüz tutmuş kızarıklıklar vardı. Parmaklarını bir süre kızarık yerlerin üstünde dolaştırdı. İç geçirip hazırlanmaya devam etti.
Altındaki Taehyung'un, ona biraz bol olan iç çamaşarını çıkarmadı. Üstünde ona ait bir şeylerin olması hoşuna gidiyordu. Her iki anlamda da.
Siyah ve bacaklarını ikinci bir deri gibi saran kot pantolonunu zorlukla giyindiğinde saçlarını elleriyle taradı. Üzerine sinen seks kokusunu biraz da olsa hafifletmeyi amaçlayarak yatağının yanındaki küçük dolaba yöneldi. İkinci çekmeceyi açtığında çok sevdiği parfümlerine dudaklarına büzerek baktı. İçlerinden birini alıp tabiri caizse üzerine boşalttığında kendine kızmak istedi, lakin başka bir şansı yoktu. Üçüncü çekmecedeki fularlarından gri rengi olanı izlerin örtüldüğünden emin olduğu bir şekilde dikkatle boynuna doladı.
Merdivenleri bir penguen misali paytak adımlarla inerken telefonundan sürekli kullandığı taksinin numarasını tuşladı. Telefon ikinci çalışta açıldığında hattaki adama hızlıca adresi tarif ettikten sonra karşı taraftan aldığı onay ile telefonu kapattı. Rahat olduğunu düşündüğü spor ayakkabılarından birini ayağına geçirirken kalçasındaki ağrı ile bağırmamak için dilini ısırdı. Taksinin geldiğini belirten arabanın betonda dururken çıkardığı tiz ses ile sakinleşmek için birkaç kez derin nefesler alıp verdi.
Evden çıktığında kapının otomatik kilitlenme sesini duydu. Adımlarını rengi solmaya başlamış taksiye doğru yönlendirirken ön koltuğun kapısını açıp rahatsız koltuğa yerleşti. Gideceği barın yolunu hatırladığı kadarıyla tarif ettiğinde, kel adam Jungkook'u bariz bir şekilde suratının içine gömülmüş gibi duran minik ve siyah gözleri ile taksinin aynasından incelemişti. Hoş bir mekan olmadığı aşikardı, fakat sonuç olarak insan tüccarlığı yapmıyorlardı. Böyle detaylı bir incelemeye mahsur kalacak kadar karanlık bir yer değildi.
Yani, değildir diye tahmin ediyordu.
Taksi haraket etmeye başladığında parmaklarıyla oynadı. Araba yolculukları yaparken düşünmek ona her zaman iyi gelmişti. Kaçacak veya düşüncelerini dağıtacak bir şey bulamıyor, olayları eksi ve artılarıyla iyice değerlendirme imkanı buluyordu. Bu tür zamanlarda genelde belli bir sonuca varır, vardığı sonuçtan da memnun kalırdı.
Şu an ise bu şey tam tersiydi. Olayları artı ve eksi olarak dahi ayıramıyordu. Taehyung onun için bir belirliksizdi ve o en çok belirsizliklerden nefret ederdi. Genelde mantık insanıydı, bir karar verecekken duyguları onun için her daim arka planda kalır ve vereceği kararı mantık çerçevesi ile sınırlı tutardı. Taehyung da ise yine tam tersi oluyor, duygularının mahkum ettiği aptal bir insana dönüşüyordu. Mantığı tamamı ile yaptığı bu şeyi desteklemiyor, duyguları ise bir daha aynı anları yaşamak için çırpınıyordu. Bedeni de duygularına destek veren tepkiler gösterince mantığı seçeneklerin arasına dahi giremiyordu.
Şöförün omzunu kalın ve kirli olduğu belli olan kısa parmakları ile dürtmesiyle derin bir nefes vererek düşüncelerinden sıyrıldı. Ne ara yere sabitlediğini anlamadığı gözlerini adama çevirirken ne kadar ödeme yapması gerektiğini soran bir şeyler mırıldandı. Cüzdanını almak için arka cebine uzandığında sinirle gözlerini yumarak dişlerini çatlamış dudağına geçirdi. Aptal adam düşüncelerini o kadar çok kendine yoğunlaştırıyordu ki unutması gereken en son şeyi, cüzdanını, unutmuştu.
Vücudunu şöföre doğru çevirip şöför ile göz temasını sağladığında dürüstlüğüne inanmasını bekliyordu.
"Cüzdanımı unutmuşum ama burada beklerseniz hemen ödemeyi yapacağım."
Adam minik gözlerini kısarak şüpheyle onu süzdükten sonra elini göbeğine koyarak parmaklarını oynattı. Temiz yüzüne karşın ona güvenebileceğini düşünüyor, getirmiş olduğu mekanı düşününce ise hiç tekin bir velet olmadığına kanaat getiriyordu. Güvenmeyi seçerek başıyla onayladı. Hemen ardından Jungkook kapıyı açmış, kapatmadan bara yönelmişti. Telefonuna gelen mesaj sesi ile koşar adımlarını biraz yavaşlattı,dar cepten zorlukla telefonunu çıkardı. Parmakları kilidi açmak için hızla ekranın üstünde gezindi. Gelen mesaja nefesini tutup kaşlarını çatarak baktı.
Gerçekten garipti, hem de çok garip.
"Ben öderim. Yanıma gel, küçüğüm."
SELLLLLAM. BEN ASLINDA BU KADAR UZUN ARALIKLA BÖLÜM ATMAM ARKADAŞLAR, HAFTADA BİR BÖLÜM GELİR NORMALDE. AMMA VE LAKİN ŞU SON ZAMANLARDA CİDDİ ANLAMDA KÖTÜYDÜM. DEĞİL BÖLÜM YAZACAK, TELEFONU ELİME ALACAK HALİM YOKTU. SOOOOO BENİ AFFEDİN.