Sparks Fly | Bölüm 24 ♣

502 32 7
                                    

Bu bölümü hikayelerime ilgisinden dolayı en sevdiğim okuyucularımdan biri olan Dumanistcey'e ithaf etmek istiyorum ♥

...........................

Parti mekanı Taylor'ın dediği gibi korkunçtu. Terk değilmiş yıkık dökük iki katı bir bina, şiddetli yağmur eşliğinde oldukça korkunç olmazmıydı zaten? Yanında duran üç katlı tüyler ürpertici evden bahsetmiyorum bile.

Araba durduğunda ben daha inmeden Taylor inip benim kapımı açmıştı. Centilmenliği mi tutmuştu?

Yol boyunca gülüp eğlenmiştik. Katy Perry şarkıları ile oturduğumuz yerde duramamıştık değim yerindeyse. Peacock şarkısında gülmekten ölmüştük zaten.

Arabadan indikten sonra soluk çiçekler ve dikenlerle süslü bahçeyi zorda olsa aşıp eve girmiştik.

Bir dakika. Buda ne? Parti, parti gibi değildi. Yani Hanna popülerdi. Partide yüzlerce kişinin olması gerekmezmiydi?

Partide Sky, Hanna, George, Ian ve biz vardık. 6 kişicik.

Hanna, mini siyah şort ve yırtılmış fileli külotlu çorap giyiyordu. Bahse girerim o ilk başta böyle değildi. Kimin yırttığını tahmin etmek zor değil, değil mi? Sky ise dar bir jean ve üzerine ise göğüslerini belli eden dar ve askısız deri vardı. Üşümüyormuydu?

"Hoşgeldiniz millet. Bizde sizi bekliyorduk!" diye karşıladı Ian bizi.

Herkes yere çömelmiş elinde ki biraları içiyorlardı. Belli ki ot'da içmişlerdi. Şimdiden bu mekandan tiksinmiştim.

Taylor elimden tutup beni çekiştirdi ve Ian'ın yanına oturdu. Arkam evin üst kata çıkan merdivenine dayanıyordu ve ürpermiştim bir an. "Bunun bir parti olması gerekmezmi?" dedim kendinden geçmiş insanlara.

"Bu zaten bir parti." diye cevapladı Hanna'nın elini tutan George. "Kendi aramızda eğlenmek istedik." dedi Hanna'da. "Ya burası soğuk olmadı mı? George, kapıyı kapatırmısın?" son kelimeyi uzatarak söylemişti Hanna. Kendini tatlı mı sanıyordu?

George kapıyı kapattı ve tekrar Hanna'nın yanına oturdu. Gözü çok kötüydü.

Yağmur kötü yağıyordu. Kapı kapanınca soğuk azda olsa hafiflemişti ama gök gürültüsü hiç dinmiyordu.

Ian ve Taylor sohbete başlamışlardı bile. Sky ayaklandı ve i-pod'dan bir şarkı açtı, açabildiği en son seste Dont Stop The Music çalıyordu. "Hadi millet! Ayağa oturmaya gelmedik!" dedi ve dans etmeye başladı.

Taylor'ın zoruyla ayağa kalktım ama ayağımla ritim tutmanın ötesine geçmemiştim. George ve Hanna ise benim tam tersimdi.

Taylor bir yandan ayağınla ritim tutarken bir yandan Ian'den aldığı ot'u içiyordu. "Şaçmalama." diye mırıldandım Taylor'ın kulağına. "İçme onu burada lütfen." zaten herkesin kafası güzeldi. Tek ben normal olmak istemiyordum.

Biraz gözlerimin içine baktıktan sonra o şeyi cebine koydu ve "Pekala." dedi. O an ona sarılmak istesemde gülümsemekle yetindim. "O zaman bunu yapmak zorundasın küçük hanım." der demez kolumdan tutup dans pisti denmeye bin şahit isteyen Hanna, Sky ve George'un dans ettiği yere getirdi ve Dont Stop The Music eşliğinde dans etmeye başladık.

Bedenlerimiz çok yakındı ve o an onu her zamankinden değişik görmüştüm. Ne biliyim onu istiyor gibiydim.

Yukarıdan üç, dört kez gelen tıkırtılardan sonra müziği kapattık. Neydi bu böyle?

Sparks FlyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin