Chantel
Bunu cevaplamak istemediğini biliyordum ama kendime engel olamamıştım.İçimi yiyen kıskançlık git gide büyüyordu ve bunu durduracak tek şey sadece bir kelime beş harfti.
" Hayır " bu kelimeyi söyleyememek ne kadar zor olabilirdi ki.
-"Bilmiyorum yaşadığımız o kadar şey varken bir anda onu sevmiyorum diyemem"
-"Ama dün yaptıkları adiceydi"
-"Onu bu kusurlarına rağmen sevmek aşk sanırım"
Boğazıma bir yumru oturduğunda konuşmaya çalıştım.Sertçe yutkundum "Dün olanlardan bir şey hatırlıyor musun?"
-"Selena'yla restauranta gittiğimizi sonra da partiye.."
-"Bu kadar mı?"
Başını salladığında sinirle kalkıp küvetten çıktım.Askılıktaki havluyu üzerime hızlıca sarıp banyodan çıktığımda bağırdı "Chantel buraya gel"
Komodinin üzerindeki telefonumu alıp instagramda Selena'nın profilini buldum.
Justin beline sardığı havluyla yanıma geldiğinde ne yaptığımı merak edercesine gözlerini telefona odakladı.
Kucak kucağa fotoğrafımızı gördüğünde bir şey diyemeden konuşmaya başladım "Bunları hatırladığını söyle bana"
-"Unutmama yardımcı olmuyorsun!" Bir anda anice çıkışına karşın az daha telefonu düşürüyordum.Kalbimin ritmi aniden değiştiğinde göğsüm hızla inip kalkıyordu.
-"Ben senin iyiliğini istiyorum" olabildiğince sakin bir şekilde konuşuyordum.
-"Hayır!Sen kendini düşünüyorsun dünyaya orospu gibi gözükmek istemiyorsun!"
Dediklerine karşı istemsizce dolan göz yaşlarımı geri yollamak için yüzüne bakmamaya çalışıyordum.
-"Sana diyorum Chantel Clover! Yüzüme bak"Eğer kavga etmeseydik bana soyadımla birlikte hitap etmesi hoşuma gidebilirdi ama hiç sırası değildi.
Yüzüne bakmam için beni çenemden sertçe tuttuğunda acıyla inledim "Canımı yakıyorsun" uzun parmakları çenemi kavramayı bıraktığında gerilen yüz hatları yumuşadı.Artık onun karşısında beni ağlamayarak görmesi umrumda değildi.Tuttuğum göz yaşlarım yanağımdan süzülüp yere damladığında Justin aniden kollarını belime sardı ve kendine çekti.
Bu ani hareketle havlu ayaklarıma , yere düştü.
Göğüs göğüse birbirimize baktığımda dudaklarını yanağıma bastırdı "Çok özür dilerim beni affedebilecek misin?"Başımı salladığımda vücudumda gezinen elleri icra noktalara doğru kaymaya başladığında yutkundum.
Başlıyorduk.
Göğsüne parmaklarımı bastırarak kendimden uzaklaştırmak istedim fakat bileklerimdeki elini iyice kavradız
-"Sırası değil Justin, istemiyorum" kaşları bu sözden sonra çatıldığında yanlış bir şey yaptığımı fark ettim.
Ne yani bana tecavüz mü edecekti.
Zorla bana sahip mi olacaktı.Tırnaklarımı nemli göğsüne bastırdığımda açık kahverengi gözlerinin renginin değiştiğini görebiliyordum şu anda kapkaranlıktı.
Belimi geniş kollarıyla sarıp beni yatağa düşürdü.Bileklerimden tutup başımın üstünde sabitlediğinde dolan gözlerim aniden yanaklarımdan süzülmeye başladı.Bunu yapacak kadar vicdansız değildi.Değildir değil mi?
Kalbim göğüs kafesimden fırlayacakmış gibi hissettiğimde ağırlığını vermeden beni yatağa çivilemişti.
-"Kıpırdama!" Tamamen titremeye başladığımda kulağıma fısıldadı "devam etmemi istemiyorsan"
Kıpırdamamak için büyük bir çaba harcıyordum ama bana öyle baktığı sürece titrememe engel olamıyordum.Gözleri kapa
Eğer gözlerini kapatırsan onu görmezsinGözlerimi sıkıca yumdum ve onunla birlikte gözyaşlarım yanaklarımı ıslattı.
İleri gitmemesi için elimden gelen her şeyi yapabilirdim.-"Aferin kızıma" dedi ellerini saçlarımın arasından geçirdiğinde nefes alış verişim git gide hızlanıyordu "lütfen" dedim ağzımdaki kelimeyi yuvarlayarak.
Parmağını dudağıma bastırdı "Sadece kapa çeneni"
Üstümden kalktığında hızla havlu hala belşne sarılı bir şekilde odadan çıktı , kapıyı arkasından sertçe kapattığında sıçradım.
Sözleşmeleri imzalamasaydım annemin yanına Manhattan'a ilk uçak biletini alırdım fakat o imzayı atarken hiç düşünmemiştim.
Üstüme hızla giyebileceğim kıyafetleri seçip üstüme geçirdim ve aşağıya indim.Ayaklarım beni Justin'in yanına götürdüğünde geri dönmek için çok geçti çünkü beni görmüştü.
Hiç bir şey olmamış gibi havuzun etrafınfaki şezlonglardan birine uzandım.
Havuzun içinde boydan boya kulaç atarken gözlerim onu izliyordu.
Dalışından sonra bir alışkanlıkmış gibi saçını iki yana sallıyor daha sonra kaçamak bir şekilde bana bakış atıyordu.
-"Eğer sana havuza girmeni istiyorum desem girer misin?"
Başımı iki yana sallamak yerine yanına gitmek için ayağa kalktım.Üstüme geçirdiğim bol tişörtün Justin'e ait olduğunu fark etmem zamanımı almamıştı.Tamamen onun kokusuyla sarmalanmıştı.
Soğuk su dizlerimin hizasına gelecek şekilde kenara oturdum.
-"Girmeyecek misin?" Karşımda çenesini dizime yaslamıştı.
-"Bak daha demin olanl-"Havuza girmek için ellerimi omuzuna koydum.Beni belimden tutup havuza girmeden önce kaldırdı ve etrafında döndürdü.
-"Sence bu yaptıklarımız uygun mu?" dedim kolları arasında.
-"Bu yanlış olsa bile doğru hissetiriyor" dediğinde belimi kendine bastırdı ve bacaklarımı vücuduna sarmam için çekti.Onunla aramızdaki ilişkiyi özetleyebilecek tek şeyde buydu.
Yaptıklarımızın yanlış olduğunu bilmesi içimi rahatlatmıştı.Ama bende onun gibi düşünüyordum her ne yaparsa yapsın doğru hissettiriyordu.