Yazardan küçük bir not :Bu hikayeye başlamadan önce biraz tedirgindim hiç vote beğeni almaz diye düşünmüştüm fakat bu hikayeyi yazmamla beraber okunma sayısı inanılmaz bir şekilde arttı.Bunun için size ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM!
Chantel
-"B-ben mi?" dedim birazdan cevap vermem gereken sorunun yanıtını aramaya çalışırken.
Tam şuanda telefonun veya zilin çalmasına ihtiyacım vardı fakat o lanet olası insanlar evlerinde hiç bir şey yapmadan oturuyorlardı.
Parmaklarımla oynamaya başlamamla ve göz teması kuramadığımı fark etmiş olacaktı ki konuşmaya devam etti.
-"Cevabına göre hareket edeceğim?"Ne kadar zorda olsa başımı kaldırdım "Evet dersem?"
-"Birlikte olacağız."
-"Hayır dersem" dudağımı dişliyordum.Ağzımdaki metalik tadı almamla dudağımla oynamayı bıraktım.
-"Bir şey olmayacak"
-"Hiç bir şey mi?" kaşlarımı kaldırdım çünkü onun hiç bir şeyden kastının ne demek olduğunu öğrenmek istiyordum.
-"Hiç bir şey" söylemekte zorlandığını yutkunup durmasından anlayabiliyordum.
-"Beni seviyor musun Justin?"
-"Ne?"
-"Beni seviyor musun?"
-"Sanırım" gözlerini benden kaçırarak konuşmasına karşın kollarımı önümde birleştirdim.
Bir kaç saniye düşünmüştü bu demek oluyorki bana karşı olan duyguları emin değildi.
-"Düşündün" dedim elimi bacağına koyup "Duygularından emin değilsin"-"Kafam karışık Chantel" bacağına koyduğum elimi tutup dudaklarına bastırdı "Ama senden hoşlanıyorum" dudaklarını tekrar bastırdı "Hemde çok"
-"Bende senden hoşlanıyorum Justin" dudaklarını bu sefer uzunca avucuma bastırdı "Ama seninle aynı şeyleri düşünüyorum.Tam emin olmadan açıklamak doğru değil"İtalya, Roma
-"Kapşonunu çıkarma" dedim elimdeki fotoğraf makinesiyle her yeri çekerken.
Roma da olduğumuza hala inanamıyorken bie rüya olmasından korkuyordum.
Justin ile hala hoşlanıyorumdan fazlasına gitmemiştik ama birbirimize oldukça yakın davranmıştık.
Hayranları Justin'in Roma'da olduğunu biliyordu buyüzden her yeri hızlıca gezmek zorundaydık.
Etrafta Justin'in şarkılarını söyleyerek dolaşan onlarca kız vardı ve bu Justin'in her seferinde yüzünü güldürmesine sebep oluyordu.-"Bir yere oturmamnın vaktı geldi.Çok yoruldum" bir mağazanın girişine oturuverdi.Bu anı ölümsezliştirmek için flaşımı patlattığımda bir hayranın ona sıradışı bir şekilde baktığını fark ettim.
-"Hadi Micheal gidelim" umarım dediklerimi duymuştur diye umarak koluna girdim.
-"Ne Michea-"
-"İsminle hitap etmem niye hoşuna gitmiyor aşkım" gözlerimle arkayı işaret ettiğimde dediklerimi yeni anlamıştı.
Adımlarımız o kadar hızlandı ki neredeyse koşuyorduk.
-"Otel'e gitme vakti geldi mi?" justin her zamanki gibi söylendi "Niye buranın tadını çıkarmıyorsun.Otel odasında uyumaktan başka bir şey yapmayacağız"
Justin'in dudakları düz bir çizgiden fazlası olmaya başladığında mimikleriyle bile ne kast ettiğini anlamıştım.
-"Tanrım" dedim gözlerimi devirerek.
-"İstemiyorum diyemezsin çünkü sende istiyorsun"-"Ama daha öğlen bile olmadı" nedense bunu dememle bulutlar güneşi kapatmış yağmurun geleceğini belli ediyordu.
-"Yağmur yağarken bunu yapmanın ne kadar" dedi bana doğru adım attığında, dudağı dudağıma milimetreler kala konuşmaya devam etti "mükemmel olacağını düşünebiliyor musun?"Kolunu belime doladı "Yağmur sesleri ve senin inlemelerin.Bir ilahi gibi geliyor.Tahmin edebiliyorum"
Bu sözleri beni her zaman yaptığı gibi kabul ettirdi.Adımlarımız otel'e doğru giderken Justin adeta uçuyordu.Elini elime dolamış beni durmadan çekiştirirken ona ayak uydurmak zordu.
Ona dünyayı gezmek istiyorum dediğimde bunun sadece bir kaç cümleyle kalacağını sanmıştım ama o bana iki uçak bileti uzattı.
O gün Justin'e hoşlanmaktan fazla şeyler hissettim sevmek gibi ama aşk değildi.Ya da aşktı ama bunu kendime kabul ettiremiyordum.Suit odamızın manzarası neredeyse tüm Roma'yı görebilecek şekildeydi.
Saatlerce koltuğun karşısına oturup izleyebilirdim.
-"Manzara nefes kesici" dediğimde sırtım Justin'e dönüktü.Arkamdan gelip üstümdeki ceketi hafifçe omzularımdan düşürdüğünde odaklanabileceği tek şey vücudumdu.
-"Burada görebileceğim daha iyi manzaralar var" çıplak omzuma ıslak öpücükler kondurmaya başladığında başımı geriye attım.
Mırıltısı arasından kulağıma fısıldadı "Şimdi seni bu nefes kesici manzaraya karşı nefes kesici bir şekilde becereceğim"omuzlarımdan itip beni yatağa iktirdiğinde konuşmasını sürdürdü "Sende hangisinin daha nefes kesici olduğuna karar vereceksin"