Defneler kalkınca bizde tolgayla fakültelere dağılmak için kafeden ayrıldık.
Fakülteye doğru giderken yol üstünde bana bakan kızlara sempatik
bir şekilde gülümseyip göz kırptım. Kızlar bu yaptığıma kendi aralarında
kıkırdayarak karşılık verdiler.
Fakülteye geçince önlüğümü giyip bugün ki gözlem yapılacak hasta'nın yanına gittim. Günlük hayatta arkadaşlar arasında nasıl eğlenceli isem işim konusunda tam tersi olup ciddi olmayı seviyorum tıpkı mesleğimi sevdiğim gibi.
****
Okuldan çıkar çıkmaz Tolga ile yemek yemeye gittik. Tolga ile üniversitenin ilk senesi tanışmıştık. O an ikimizde aklından; 'ya benden yakışıklı değil ama var işte bir gideri var.' Diye geçirmişiz aklımızdan. Neyse yemeğimizi hızla yerken Tolga kız meselelerinden bahsediyordu.
Son zamanlarda takıldığı kız ile biraz atışmışlar, kafayı buna takmış sabahtan beri dört çeken motor gibi bir türlü susmadı. Dayanamayıp; ''Oğlum sussana lan biraz, dır dır yapan karılar gibisin.'' Dedim. Oda nefesini hızla verip; ''Ne anlarsın lan sen. Aklıma takıldı hatun kaç defa aradım ulaşamadım.'' Diye yakındı.
Bende yüzüne eğilip; ''Bak koçum kaçan kovalanır altın kuralını aklından çıkarmamanı kaç defa söyleyeceğim. Önünde iki seçenek var ya fare olup kıvrım kıvrım kaçarsın ya da kedi olup boşu boşuna koşarsın. Bırak, şimdiye kadar kedi sendin şimdi de fare olma sırası sende.'' Dedim. Haklısın der gibi başını salladı.
Saat 9'a geliyordu. Bir yerlere gidip kafa dağıtmayı teklif ettim Tolga'ya. Anında kabul etti. Tolga ile arabalara atlayıp Space Bar'a sürdük. Yolda giderken her zaman ki gibi yarış yaptık ve kazanan tabi ki bendim. Arabalardan inince arkamda arabasından inen Tolga'ya bakıp;
''Ah bebemm, sen Deniz Acar'ın zaferlerine doyamazsın.''
Deyip, serseri gülüşümü takınıp mekana girdik. İleride ki loca da Murat ve Ece'yi gördük. Zaten Ece'nin uzun boyu ve platin sarı saçlarını fark etmemek mümkün değildi. Kalabalık mekanda yanlarına gittiğimizde Tolga ile birlikte Murat'a erkekçe selam verdik.
Yüzüme sinsi sırıtışımı yerleştirip, Ece'ye döndüm. ''Kız platin naber.'' Deyip yanağından makas aldım. Ece de elime omzuma vurdu ve; "Şunu demekten ne zaman vazgeçeceksin acaba Deniz Acar.'' Deyince kahkaha atıp; "Deniz Acar asla vazgeçmez güzelim bunu sende biliyorsun.'' Dedim.
Ece de sanki cidden sinirliymiş gibi dişlerini sıkarak; "Seni uslanmaz serseri sinirlerimi bozuyorsun.'' Dedi ve güldü. Bizim bu hallerimize Murat gülerken Tolga kafasını önüne eğip tebessüm etmek ile yetindi.
Murat ve Ece liseden beri arkadaşlardı bizde bir arkadaş ortamında tanışmıştık. Ben Ece ile uğraşırken Murat ve Tolga sohbet ediyordu. İçkilerimiz gelince ben tek dikişte elimdeki bardağı bitirdim. Tolga bu halime gülüp; ''Sakin ol hayatım, bu ne hız.'' Deyince gözlerimi kısıp; "Yılışma lan bana yavşak." Dedim. Bizim masadan kahkaha sesleri yükseldi.
Tekrar Eceye bulaşacaktım ki Murat Tolga ve benim omzuma vurup; ''Beyler ve platin prenses bana müsaade biraz işim var.'' Deyip göz kırptı ve yan masadaki sütun gibi esmer hatunu gösterdi. Tekrar bize aynı sırıtışı ile döndü ve; ''Anlarsınız ya." Deyip güldü. Ece bu hareketine göz devirdi ve; ''Bu mekanın ışıklandırması çok yetersiz. Dün gece ayarttığı kızı nasıl tanımaz.'' Dediğinde sırıttım ve;
"Olmadı bana paslar canım, saha dışı bırakmayız ya hatunu merak etme.'' dedim.
Bu hareketime Ece kusuyormuş gibi yapıp; ''İğrençsiniz ya.'' Dediğinde Tolga kahkaha attı ve; ''Oğlum sizin bu aranızda ki paslaşmayı biz milli takım oyuncularında görmedik helal olsun size.'' Dedi. Güldüm. Ece; ''Bir insan bir alanda nasıl bu kadar iyi olabilir aklım almıyor.'' Dedi.
Hemen atılıp; ''Ah bebeğim sırlarım halka açık değil maalesef.'' Dedim. Tolga gülüp kolunu Ece'nin boynuna attı ve egoistçe; ''Senin sırların benim püf noktalarım şekerim.'' Dedi. Ece kahkaha atıp ellerini çaktılar. Yalandan 'ha ha ha' gibi bir kahkaha atıp; ''illaki yeteneklerimi görmek istiyorsun değil mi Tolga Gürler.'' Dedim. Sırıtıp elini önüme uzatarak; ''Sahne senin.'' Dedi.
Dudağımı ısırarak sırıttım ve seri bir şekilde arkamı dönüp dişime göre birini kestirdim gözüme. Uzun boyu ve ince beli dikkatimi çekmeye yetmişti. Ona doğru ilerlerken yan masada esmer kızla samimi bir şekilde sohbet eden Murat'ı gördüm ve sırıtıp; 'Bu çocuk işini biliyor.' Diye mırıldandım.
Ben kızıl hatuna doğru ilerlerken Murat'ın arka masasındaki kız dikkatimi çekti. Fiziği ya da görünüşü değildi dikkatimi çeken hızlı ve tekte içmesiydi. Yanına gidip yan masadan yürüttüğüm içkiyi önüne bıraktım.
Beni umursamadan uzattığım içkiyi de tek seferde bitirdi. Ellerimi cebime yerleştirip; ''Fazla mı hızlısın sanki?'' dedim. Kafasını kaldırıp baktı. ''Bu akşam kimse bana karışamaz içip her şeyi unutacağım, kendimi bile.'' Dedi. Söylediklerini anlamam nitekim zor olmuştu. O böyle söylediğinde unutmak isteği sorunları olduğunu anlamıştım. Tehşisi koyunca yandan bir sırıtış ile; ''Tatlım tam doğru adrestesin kalp doktoru olarak senin ilacın bende.'' Dedim.
O da kaşlarını çatarak;
''Birincisi, seni masaya ben çağırmadım. Kendin geldin yüzsüz gibi. İkincisi, ordan bakıldığında doktor ya da ilaç arıyor gibi mi duruyorum. Öyle bir şey isteseydim buraya değil hastaneye giderdim. Şimdi kafamı daha fazla ütülemeden yavaşça masadan uza.''
Deyince bende hemen ciddileşip; ''Hey hey sakin ol sadece şaka yapmıştım. Ama bu kafayla bile beni terslediğine göre harbi kızmışsın böyle insanları severim." Dedim.
Yüzünü buruşturdu. "Sağ ol ama ne kadar içersem içeyim unutamayacağım sanırım en iyisi kalkmak.'' Deyince durdurdum. ''Bu kafayla araba kullanmana izin veremem taksi çağırmama izin ver.'' O da kafasını sallayıp benimle beraber yalpalayarak mekanın dışına çıktı. Aslında araba ile bırakmayı düşündüm ama bir azar daha yememek için taksi çağırdım.
Taksi gelince binmeden önce numarasını istedim. Bunu duyunca kaşlarını çatıp; ''Bu da kız tavlama numaralarından biri değil, değil mi?'' deyince, sesli bir kahkaha attım.
Gözlerine bakıp;
"Ben her zaman avcı olmam arada av olmayı da severim. O yüzde böyle kız tavlama numaralarım yoktur. Rahat ol.''
Dedim. Oda söylediğim cümleye hoş bir şekilde tebessüm etti. Ben numarasını alırken taksi yanımıza yanaştı. Binmesi için kapısını açtım tam koltuğa yerleşip kapıyı kapatırken; ''Hey ama daha ismini öğrenemedim.'' Diye mırıldandım.
Bunu biraz sesli söylemiş olacağım ki araba tam gidecekken kafasını camdan çıkartıp; ''Nur, memnun oldum.'' Diye bağırdı. Araba uzaklaşınca bende arkasından; ''Bende Deniz.'' Dedim.
MERHABA ARKADAŞLAR, 2. BÖLÜM GELDİ 3. BÖLÜMÜ DE EN KISA ZAMANDA YAYINLAYACAĞIZ. BUNDAN SONRA HER HAFTA ELİMİZDEN GELDİĞİNCE HAFTADA 1 VEYA 2 BÖLÜM PAYLAŞACAĞIZ. BEĞENİ VE ÖNERİLERİNİ BEKLİYORUZ. İYİ OKUMALAR :)
ZEYYMİİ-AFRO
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKLINA SOR (ASKİDA)
RomanceSİZDE PLAYBOY ERKEKLERDEN, AŞKTA GÜÇSÜZ KADINLARDAN SIKILMADINIZ MI? Bu hikayede aşk, hırs ve mantık, bolca kahkaha ama en önemlisi; GÜÇLÜ KADINLAR VAR. Kitabın tüm telif hakkıları saklı ve bize aittir.