22.12.2017 BAŞLANGIÇ
OKUMAYA BAŞLADIĞINIZ TARİHİ YAZAR MISINIZ.
-GİRİŞ-
'Seni artık sevmiyorum! Senden nefret ediyorum! Sakın beni bir daha arama! Sakın yakınıma bile yaklaşma! Sakın yaklaşmayın!'
Son gücümle bağırmış ve koşmaya başlamıştım, koştum koştum ve en son dayanamayacağımı fark ederek, etrafın kalabalık olduğunun yeteri kadar bilincine vardıktan sonra kendimi yere attım.
..
Gözlerimi açtığımda beyaz duvarları beklerken, tam tersine gayet hoş kum beji renginde duvarlar ve sade siyah mobilyalarla dolu bir odadaydım. Gözlerimi kapıya çevirdiğimde içeriye giren kişiyi tanımıyor olmanın korkusuyla gözlerimi iyice açıp doğrulmaya çalıştım. Evet ne olabilir ki diyerek bırakmıştım yolun ortasına ama böyle bir yer beklemiyordum hastane olabilirdi mesela, ne yazık ki, ayağımda yeni fark ettiğim alçı hareket etmeme engel oldu ama ben sadece bayıldığımı hatta kendimi yere attığımı hatırlıyordum.
'Pardon siz kimsiniz? Ben neden hastanede değil de buradayım ve ayağımdaki alçı da neyin nesi? Ben sadece bayıldığımı hatırlıyorum neler oldu bana'' art arda soruları sıralamış cevap bekliyordum, tabi beyefendi konuşursa.
'Sırayla cevaplamam gerekiyor sanırım ben Umut, doktor sayılırım, en yakın kendi evim olduğu için hastaneye kadar taşımak istemedik ama hastaneden doktor ve hemşire çağırdım zaten az önce çıktılar. Bayıldığın sırada ayağını burk muşsun ve çatlamış o nedenle alçıya almak zorunda kaldılar. Açıklayıcı oldu mu?''
Umut dedi doktor sayılırım dedi kendi evine niye getirmişti ki? Bir de istemedik dedi kaç kişiler acaba, ah ben nasıl burktum ki hatırlamıyorum. Sinirle ama sakince nefes almaya çalıştım.
'Peki, çok mu kötü olmuş ayağım da kaç gün kalacak ayağımda bu alçı şeyi doktor sayılmayan Umut.'' Söylediğim şeyle sinirlendiği belli olduğu halde derin bir nefes aldı tam konuşacakken odanın kapısı açıldı. Bir kadın ve benim yaşlarımda bir kız girdi içeriye ama sanki ben bu kızı bir yerden tanıyor gibiydim, zihnimi çalıştırmak için uğraşırken kız yanıma yaklaştı.
'Belis canım iyi misin, yol da seni görünce ben ısrar ettim Umut'a, en yakın ev olduğu için eve getirelim diye'' Hey bir dakika bu kız beni tanıyor e ben niye hatırlamıyorum, ayıp olacaktı kıza yüzüne bön bön bakıyordum. Uzunca bakmış olmalıyım ki, ' Umut unutkanlık yapar mı bayılma hatırlamadı sanırım beni, ah Belis nasıl hatırlamazsın, seçmeli dersten tanışıyoruz, sonradan fark etmiştik ya hani aynı sınıfta olduğumuzu' şimdi çakmıştı şimşekler kafamda,
'Ah evet şimdi hatırladım sen, hareketli kızsın sen, kusura bakma adını hatırlamıyorum hareketli kız diye kaldı aklımda'' dediğimde kıkırdadı, arkada annesi olduğunu tahmin ettiğim kişi ise kahkahayı basmıştı ama Umut denilen kişiden mimik kıpırdamamıştı ruhsuz ve ardından annesi konuştu.
'Ah kızım her yerde belli ediyorsun demek ki çok hareketli olduğunu'' deyince kız annesine güldü. Sonrasında bana dönüp, 'Evet canım adım Ceylan, nasıl ağrıyor mu başın ya da ayağın ha bu arada annem Esma ve Umut abim sayılır ama abi dememi bende o da istemiyor.''
Dediğinde baka kaldım nasıl yani, ilk tanıştığımızda sanki tek çocuk olduğunu söylediğini hatırlıyordum. Ama şimdi böyle bir şey söylediğini desem kötü olurdu, annesine gülümseyip Umut'a baktığımda hala tepkisiz bir şekilde yüzüme bakıyordu. Gram duygu olmamalı bu çocukta. Duygusuz insan evladı.
'Memnun oldum, benimde ismimi söylemişti Ceylan, peki ben artık gitsem. Evdekiler merak eder. Taksi çağırabilir misiniz?'
'Ne taksisi biz bırakırız seni değil mi Umut'
Umut'un sesi çıkmadı, kapıya ilerledi ve çıktı. Bu sanırım evet demekti. Çünkü Ceylan öyle davranıyordu, beni kaldırmış, üzerimi düzeltmiş. Yan koltukta masumca büzülmüş çantamı alıp koluma girdiğinde etrafı süzdükten sonra kapıdan çıktık.
Arabaya bindiğimizde daha rahat oturabilmem açısından ön koltuğu biraz arkaya çekip Umut'un yanına oturmak zorunda kalmıştım, Umut tek kelime etmezken ben yolu navigasyona girmiştim. Konuşmayacağı belliydi, en azından bende konuşmaktan kurtulurdum. Tabi Ceylan soru yağmuruna tutmadığı sürece diye düşünürken;
Ceylan yol boyu susmamış, konuştukça konuşmuştu sadece gülümsemek ve başımı sallamaktan başka bir şey yapasım gelmiyordu. Eve getirdiklerinde arabanın saatinde akşamın 9'u olduğunu gördüm evdekiler şimdiye merak etmiş olmalılardı, geç gelecek olduğumda kesinlikle haber verirdim. Kapıya kadar Ceylan yardım etmiş, girmemi bekliyordu, sanırım eve davet etmeliydim. Annem kapıyı açtığında, anında çığlığı basmıştı. Ardından sorularını sıralamıştı.
'Kızııım neyin var ne oldu sana ay birde alçı yapılmış, kim çarptı, nerede düştün önemli bir şey mi girme doktora geri gidelim, Ah be kızım, Kerim koş kızımıza bak. Ah deli kızım. ' dediğinde daha devam etmediği için şanslıydım. Babam gelene kadar salona yürümeye çalıştım, Ceylan hala kolumda beni içeriye kadar taşıdı babamla salonun kapısında karşılaştığımızda gülümsemeye çalıştım, Allah'tan annem gibi değildi. Yoksa yanmıştım yani.
Sakince kısaca evdekilere durumu anlattığımda sakinleşmişlerdi, Ceylana çok teşekkür etmişler, kapıdaki Umut'u içeriye davet etmek istediklerinde Ceylan sanırım tanıdığı için gelmeyeceğini hatta kendisinin de kalkması gerektiğini söyledi.
Kapıdan çıkarken yolda telefon numaramı aldığı için mesaj atacağını söyledi, ben teşekkür edip sarıldıktan sonra kapıdan çıktı. Annem ve babamın yardımlarıyla yukarıya odama çıktığımda rahatça yatağıma uzandım, sonunda odamdaydım, sabahtan beri kavuşmayı özlediğim yatağım.Canım yatağım. Neyse yatak konusunu abartmama gerek yok, kısaca çok özlemiştim.
Telefonun sesini duyduğumda Ceylanın kendisine ait olduğunu belirten bir mesaj gelmişti.
Sonrasında kısa bir stalk yapmak adına Ceylanın instagram hesabını bulmuş ve Umut detayını araştırmak istemiştim fakat ona ait bir detay bulamadım, sadece instagram da değil diğer tüm sosyal uygulamalara girmiş yine de tek bir şey bulamadım. Google yazdığımda bile hiçbir şey çıkmadığında sinirle telefonu yanıma bıraktım. Sonrasında uykuya dalmak, bugünü bitirmek adına gözlerimi kapadım.
.
Sabah alarmın sesiyle uyanmayı tercih ederdim fakat annemin ve ufaklığın tiz sesiyle uyandığımda gözlerimi devirmeden duramadım, saat kaçtı ki uyandırıyorlardı. Ufaklık erkek kardeşim, Emir. Her ne kadar o doğduğunda pabucum dama atıldığı için kıskansam da çok seviyordum ufaklığı.
Gözlerimi açtığımda Emirin, yanıma yatmaya çalıştığını fark ettim. Annemin ise başucumda dikilerek,
'Evet, Belis Hanım uyanmanın zamanı geldi, alarmını kapattım. Bu halde okula gidemezsin diye ama saat baya geç oldu. Kalk artık hem hastaneye gidelim ne zaman çıkacağına dair bilgi alalım dün bilmediğini söylemiştin.''
Ah tabi ya dün doktor sayılırım diyen beye sorduğumda o sorumu cevaplamamıştı. Annemi cevaplamadan elime telefonu alıp Ceylanın numarasını tuşladım. Bir süre çaldıktan sonra açtığında sesi baya uykulu geliyordu benim gibi o da uyumuştu sanırım.
'Efendim canım, kötü bir şey mi var?''
-'Yok, canım sanırım uyandırdım ama abine alçının ne zaman çıkacağını sormanı isteyecektim.''
'Ah tabi ama evde değil ki. Dur ben onu arıyım sonra sana dönerim''
-'Bekliyorum canım'
Telefonu kapadıktan sonra annem yüzüme bakmayı kesmiş çevreyi toplamaya girişmişti. Her zaman ki dağınıklık halimdi. Bende o sırada telefon ile uğraşmış emirle bir sürü snap efekti denemiştim sonunda telefon çaldığında ekranda kayıtlı olmayan bir numara ile bakışıyorduk.
----
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Belis
Teen Fiction. , İlk duyduğumda bu kızın bu kadar güzel bir isme sahip olacağını düşünmüyordum, dikkatimi çekmişti fakat çekmemeliydi. Kendimi tanıyordum, birini daha üzmemeliydim, buna kendimde dahildim. Tam da bunları düşünürken konuştu, ismimin a...