-2-

6 0 0
                                    

-2-


Gayet normal bir şekilde bina içerisine ilerlerken çevredekilerin bizden gözlerin alıp gelen kişiyi ya da kişileri izlediklerini gördüm.

.

Başımı çevirmek istedim ama vazgeçtim, az çok tahmin ediyordum ki. O sırada Ceylan, 'Umut ve arkadaşları geliyordur kesin, bakışları hemen aldılar '' dediğinde kıskanma duygusu hissettim. Kendim adına değil Ceylan adına, Umut'u kıskanmıştı sanki. Ama boş verdim zaten oturduğumuz an sorguya çekecektim. Fazlasıyla merak ediyordum artık.

Bina içine girdiğimiz de ders saatine yarım saat olduğuna bakıp kantine ilerledik, kahvaltı yapmamıştım ve kahve içmeliydim.

Ben fındıklı kahve, büyükçe bir kaşarlı tost ve çikolatalı süt almış Ceylan ise sadece sade kahve almıştı. Oturduğumuzda 'bunun hepsini yiyeceğini söyleme sakın, kilo alabilirsin.'' Dediğinde yeni ısırdığım tost vardı ağzımda neredeyse gülerken boğuluyordum. Sırtıma yavaşça bir iki kez vurduktan sonra 'Ölüyordum senin yüzünde, ah tatlım bana bir şey olmaz istersen günde 10 öğün yiyeyim yine de almıyorum metabolizma meselesi'' dedim ve daha çok güldüm. Gözümün içine ters ters bakıp etrafına bakınmaya başladı.

O sırada kantin kapısından içeriye girenler yüzünden ikinci kez boğulma tehlikesi yaşadım, bu sefer daha fazla oturamadan kantinin arka tarafında kalan tuvalete doğru koştum.

Tuvalete geldiğimde az önce yediklerimin hepsini çıkarmış, hala öğürüyordum. O çocuğun ne işi vardı, ne yüzle benim olduğumu bildiği okula gelirdi. Daha fazla delirtmek miydi amacı.

Yanıma Ceylan geldiğinde yüzüme dikkatli bir şekilde bakıyordu. 'Yok, bir şeyim bir an midem bulandı, hadi yukarıya çıkalım.'' Dediğimde sormadı. Çantamı alıp da geldiği için kantin tarafına geçmeden direk yukarıya çıktık. Görmemem gerekiyordu o pisliği.

.

Ders bittiğinde bende bitmiştim sanırım, ara verdiğinde çıkmamış kantine gidenlerden su ve kahve istemiştim, kendime gelmek için. Ceylanla fazla konuşmamıştık hala konuşmadığım ve merak ettiğim için ya bize ya da cafeye gidelim diye teklif etmeyi düşündüm.

Arabalara doğru ilerlerken park yerinin orada Umut ve bir arkadaşı duruyordu tamda Ceylanın arabasının yanında, yanlarına gittiğimizde Umut;

'Ceylan, dersin var mı başka ya da işin'' Ceylan şaşırmış bir şekilde yüzüne baktı.

'Dersim yok ama Belis ile bir yerlerde oturabilirim ne oldu?'' Umut ismimi duyunca yüzüme baktı, yine tepkisiz. Bende başımı Ceylana çevirdim, hala çözememiştim bu çocuğu.

'Tamam, benim arabamı alsana, bir yere gitmem gerek benimki o kadar yol kaldıracağını sanmıyorum. Kısa zamanda servise gitmesi gerek. Bugünlük idare eder seni.''

Uzun yol, kaldırmaz gitmez, bir yere gidiyordu sanırım.

'Tamam, sorun olmaz al ' diyerek hevesli bir şekilde anahtarını uzattı, diğer anahtarı da aldığında başıyla işaret ettiğinde arkasından ilerledim.

Tam arabaya binmek üzereydik ki. Arkadan Umut seslendi. 'Heveslenme küçük yerin anahtarı bende başka bir şeyle de uğraşma, dikkat et arabama.'' dediğinde Ceylanda ki tüm heves kaçmıştı. Başını usulca sallayıp bindi, bende yerleştiğimde hareket ettik, okul sınırlarından çıktığımızda Ceylan;
'Ah be direk niyetimi anladı şuraya bakacaktım, hiç açmaz hep anahtarını saklar oranın of ya'' dediğinde cidden merak etmiştim. Gösterdiği yer küçük kilitli torpido gözüydü.

BelisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin