1. Bölüm

165 12 8
                                    

Multimedia:Çakır&Ekim

***
Bazı hikayeler ayrılıkla, bazıları aşkla, bazıları ise ölümle başlar. Bizim hikaye bir rüya ile başlar.

Bak! Güneş batıyor işte.
Bir gün daha yakınız.
Bu yağmur sensin işte.
Ordasın gökyüzünde.
...

"Ayça hala inanamıyorum ya. Resmen Zakkum'un konserindeyiz. Hem de en önde kız."

Elim kolum benden bağımsız bir şekilde eğlenirken Ayça, tepkisiz bir şekilde yüzümü incelemeye başladı. Sonra çenemi tuttu ve fok balığı gibi konuşarak yarım kalan beynimi de imha etti.

"Ekim bebeğim, fondötenin ve rujun göğsüne doğru yol almış ilerliyor. Sanırım vücudunda bir kazı çalışması var. Saçların, yaptığım spagettilerden bile berbat ve bir Bahar C. bunu asla kabul etmez, üzgünüm."

Saçlarını savurup iguana gibi yürüyerek yanımdan uzaklaştı Ayça.

"Kızım delirdin mi sen? Bahar Candan'ı mı yedin yoksa? Bunun başka bir açıklaması olamaz. Gel buraya."

Ayça gözden kayboldu bile. Her neyse şarkı söylemeye son gaz devam. Zakkum'a doğru çevirdim yüzümü ve
şarkısını mırıldanmaya başlamıştım ki, arkadan biri dürttü beni.

Hayatımın aşkı mı acaba? Ay çok heyecanlandım. Filmlerde olur ya, erkek kızı dürter ve viski ikram eder. O sırada aşk başlar ya hani. Öyle bir şey sanmıştım ama arkama dönmemle, donarak can vermem bir oldu.

"Mahmut Tuncer? Mahmut abi, senin burda ne işin var? Allah'ım nolur olmayan aklımla oynama."

Mahmut abi, sol elini sağ omzuma koydu. Sağ eli ile sahneyi işaret ederek IQ seviyemi, tek rakamlara indirdi.

"Ekim kızım, bunun kime ne faydası var?"

Söylediği şeye karşılık verecekken Mahmut abi yok oldu. Sahneye döndüm, Zakkum ekibi ortada yok. Gözümü ovuşturdum, sanırım kabus görüyorum ben.

"Ne oluyor lan?"

Konserdeki insanlar etrafımda çember oluşturarak halay çekmeye başladı. Herkes çılgınlar gibi halay çekiyor. Flash tv halt etmiş bunların yanında. Allah'ım lütfen uyandır beni bu kabustan. Daha fazla dayanamıyorum.

Herkes, 'kime ne faydası var?' diye senkron tutturmuş şemame oynuyor. Biri de kolumdan çekiştirip halay ekibine katıyor beni.

"Hayır, hayır istemiyorum. Hayır...!"

...

"Hayır...!"

Nefes nefese kalmışım. Çok şükür kabusmuş. Ödüm bokuma karıştı resmen. Nasıl bir bilinçaltım var benim Allah'ım? Hatırlamak bile istemiyorum şu rüyayı. Dilim damağıma yapışmış. Su deposu bitmiş çölde su arayan develere benziyorum. Sol tarafımda yatağımın hemen bitişiğinde duran komidine sol elimi uzattım, su dolu bardağı almak için.

Suyu kana kana içiyorum, gözlerim kapalı. Önce, hafiften biraz ağır, sert bir cisim çarpıyor dudağıma. Sonra midem ağzımdan dışarı çıkıp özgürlüğünü ilan etmek istiyor ama ben izin vermiyorum. Umarım tahmin ettiğim şey değildir. Gözlerimi açmamla bir adet babaanne dişi ile karşılaştım. Kusmak istiyorum. Allah'ım isyan etmek gibi olmasın ama niye böyle şeyler hep beni buluyor? 'Çünkü sen seçilmiş kişisin' diye bir ses duyuyorum. Gaipten sesler geliyor kulağıma. Delirmedim umarım.

İki Sap Bir Aşk #Wattys2021Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin