Multimedia:Bölümde radyoda çalan şarkı.
***
Bildiğim bütün duaları okuyordum. İç organlarım kendi aralarında ayin yapıyordu. Midem bir anlık vesvese ile isyan çıkardı, açlıktan olsa gerek kurt uludu sandım. Kalbim tribe girip vücuda kan pompalamayı kesti.
Böbreklerim fırsattan istifade mesaneye amonyak kokulu sıvıyı gönderiyordu.Çişim geldi işte, herkes de Ekim ne zaman işeyecek diye gözlerini bana dikmişti. Beyin çoktan error verdiği için tepki verememem gayet normaldi bence. Hayır yani, tepki verirsem anormal kaçar zaten.
Alaaddin'in sihirli lambası olsaydı şimdi ve cin, bir dilek hakkın var deseydi zamanı geriye sarmayı isterdim.
Böyle on sekiz yıl öncesine falan gitsem, Ayfer olacak annemin karnına ışınlansam. Oh! Ekmek elden su gölden. Ne eksiğin vardı da çıktın ordan, anlamam ki. Gül gibi geçinip gidiyordun orda. Ne gerek vardı dünya kargaşasına, haksız mıyım?
"Memo sakin ol..."
Yusuf, beni gerçek dünya ile buluşturdu Mehmet'e seslenince. Ama Mehmet, koşar adım Çakır'ın karşısına dikildi. Formasının yakasından tutup Çakır'ın yüzüne yumruğu geçirdi.Çakır, yalpalayarak geriye düştü. Ben ise istemsiz bir şekilde çığlık attım. Çakır'ın da tepki vereceğini düşündüm ama düşündüğüm gibi olmadı. Burnu kanlar içinde kalmıştı ama umrunda değildi beyefendinin.
Gözleri gözlerime kilitlenmişti. İnadına yapıyordu bugün her şeyi. Neyi vardı bu çocuğun?
Mehmet kendini kaybetmiş, benim etrafımda dönüp duruyordu. Doğrusunu söylemek gerekirse çok korkuyordum. Sinirden benim de yüzüme bir yumruk geçirebilirdi sonuçta.
Etrafımda dönmeyi kesip tekrar Çakır'ın yüzüne eğildi ve formasının yaka kısmından sol eli ile tutup kendine çekti. Sağ yumruğunu havaya kaldırıp yüzüne vuracağı anda elinden tuttum.
"Mehmet dur! Yapma, lütfen...Lütfen, yapma." Gözleri sinirden kan bürümüştü. Göz bebeklerine dokunsam gözyaşı yerine kan damlayacaktı nerdeyse.
Ne kadar süre gözlerime öyle baktı hatırlamıyorum ama yumruğunu tuttuğum elimi, geriye itince kendime geldim. Büyük adımlarla uzaklaştı yanımdan.
"Nereye Memo? Gel şuraya." Yusuf arkasından seslendi ama Mehmet adımlarını daha da hızlandırdı. Miran ile Yusuf arkasından gidecekti ki, "Sakın peşimden gelmeyin. Yemin ederim peşimden geleni çok pis sikerim." dedi Mehmet. Aynen bunları söyledi. Nadiren küfür ederdi. Sanırım şuan fazlasıyla sinirli bana.
"Kafama silah dayasan gitmem ben peşinden Yusuf. Genç yaşta, üç çocukla sokaklarda yaşayamam ben. Yavrularımı babasız büyütemem. Ne diyeceğim onlara büyüyünce?"
Miran yine tam kendine uygun bir dille konuşmuştu. En dramatik anlarda bile dalga geçilecek bir şey buluyor bu çocuk.
Ama Yusuf dayanır mı bu sözlere? "Oğlum gerizekalı mısın sen yoksa tipin mi öyle gösteriyor? Kadın mısın lan sen? Çocuk falan doğurmaktan bahsediyorsun. Bir de üç tane..."
"Belki üçüz doğuracağım. Nerden biliyorsun? Bizim ailede dokuz doğuran bile var, genetik yani."
Yusuf'un siniri gevşedikçe gevşedi tabi. "Kurduğum o koca cümle de, gerçekten sadece bu kısma mı takıldın? Ben başka bir şey demiyorum Miran. Aynı şartlar altında yarışmıyoruz. Benim katil olabilme ihtimalim artıyor çünkü."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Sap Bir Aşk #Wattys2021
Humorİki sap bir olursa ne olur?... Aşk olur aşk! Aşkın en sap hali. Bir anne atasözü der ki, "Tom olalı bir Jerry tuttun sonunda." Acaba tuttular mı? Bence onlar hala sap, hep sap... Bir baltaya sap olamayan sapların hikayesi... Yayım Tarihi:07.05.20...