ChanBaek'in Esareti

421 28 40
                                    

"Şaka yapıyorsunuz değil mi?"

Sehun kocaman olmuş gözlerle önündeki afişe bakıyordu. Karşısında büyük boy bir EXO posteri vardı. Hani şu olay olmadan önce çekilenlerden bir tanesi.

Tepkisi çok komikti aslında. Bir postere bakıyordu bir de yanındakilere, sonra tekrar postere ve tekrar yanındakilere. Bu döngüden kurtulabildiğinde "kendisi" olduğu söylenen kişiyi inceledi. Günlerdir şok üzerine şok yaşıyordu. Belki her şeyi kabullenebilirdi ama bunu asla. Aynada gördüğü kişi ile bu kişi arasında dünyalar kadar fark vardı.

"Şaka yapmadığımıza emin olabilirsin." Baekhyun gülerek yaklaştı ve omzunu ısırmaya başladı. "Sen bizim küçük civcivimizsin."

Baekhyun hala geçenlerde Sehun'a bunu ilk -Sehun'a göre ilk kendisine göre ise belki bininci- kez yaptığındaki tepkisini hatırlıyordu. Önce sıçramış ve sonra şok içinde bunu neden yaptın diye sormuştu. Baekhyun'un o andaki mutluluğu yüzüne yansımıştı. Ve gayet kayıtsız bir şekilde şu cevabı vermişti. "Çünkü aramızda hala süt gibi kokan tek kişi sensin."

Sehun gözlerini şüphe ile Kyungsoo'ya döndürdüğünde onun ferahlatıcı gülümsemesiyle karşılaşmıştı. Nedense her olan şeyde onun onayını almak zorunda gibi hissediyordu kendisini. Başka birine güvenemeyecekmiş gibi. Bu tuhaf hisler içerisinde cebelleşiyordu işte.

En önemli olaylardan biri ise Sehun'un ailesiyle karşılaşmış olmasıydı. 

*Flashback*

O günün içerisinde hastaneye götürülmüştü Sehun. Bir sürü teste girmiş ve haliyle fazla yaralı olan vücudu yorulmuştu. Enfeksiyonları sebebiyle de yoğun bir antibiyotik tedavisi almak zorunda kalmıştı. Fazlasıyla yorgun olduğu için doktorlar gizli bir şekilde onu hastanedeki bir odada konuşlandırmışlardı. Baekhyun ve Chanyeol de bunun üzerine havaalanından aldıkları ailesini hastaneye getirmişlerdi. Onlar gelene kadar Suho Sehun'a ailesinin resimlerini göstererek isimlerini öğretmeye çalışmıştı. 

"Hyung'um bana benziyor. Yada ben ona." Demişti. Suho da bunun üzerine gülerek ona aslında kendisinin de öz abisi olduğunu ve en az kendisini de onun öz abisi kadar sevdiğini söylemişti. Sonra Sehun ona dönüp odada bulunan herkesin hem gözlerinin dolmasına hemde kahkaha atmasına sebep olabilecek bir şey söylemişti. 

"Benim zaten bir Hyung'um var." 

Suho yıllar önceki zaman gibi bozulmuş bir şekilde bakıp omzuna vurdu. Sehun da meraklı bakışlarla çevresindekilerle ilgiliydi. Özellikle diğerlerinden daha sesli gülen Kyungsoo'yla. Gözlerinde yine o 'Ne? Yine bilmeyerek ne söyledim?' ifadesi vardı küçük olanın. Jongdae de gözlerinden kenarında duran gülmesinin sonucu yaşları parmaklarıyla alıp kolunu Sehun'un omzuna attı. 

"Bazen gerçekten hafızanı kaybettiğin konusunda bizi uyuttuğunu düşünüyorum. Ancak bu kadar aynı tepkileri verip hatta aynı şeyleri söyleyebilirdin."

*Flashback End*

EXO'nun yurdunda yıllardan sonra gelen gerçek mutluluk vardı. Uzun zamandır bu kadar canlı değildi ortam. Hem yazın gelişi mutluluk yaratıyordu hemde Sehun'a her gün yeni bir şeyler öğretmek hoşlarına gidiyordu. Mesela her gün düzenli bir şekilde şarkılarını dinliyordu Sehun. Ve her seferinde grubun ana vokallerinin seslerine hayran kalıyordu. Chen, Baekhyun ve Kyungsoo bu konuda gerçekten büyüleyicilerdi. Ama onu asıl etkileyenin Kyungsoo olduğunu kendine itiraf etmesi zor değildi. Her şarkıda farklı tonlara, farklı hislere bürünen sesi dinlemekten kendini alamıyordu. 

"Neydi adı... Lightsaber? Oradaki rap kısmı benim sanırım ve arkadan da senin sesin geliyor değil mi?" 

Kyungsoo dalgınca elindeki replik kitabına bakıyordu. Film teklifleri geliyordu ve elbette yönetmenler ona önce rolle ilgili bilgileri gönderiyorlardı. Sehun'un sesini duymasıyla başını kaldırdı ve gülümsedi. "Evet benim sesim. O kısmı beraber söyledik Sehun." Açıkçası onun bunu hatırlayabilmesini dilerdi. Çünkü Sehun o gün o kadar mutluydu ki. Birlikte kayıt odasına girmişler ve şarkıyı tek seferde kusursuz bir şekilde söylemişlerdi. 

DARK RAINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin