1.BÖLÜM

163 33 6
                                    

multi medya:Derin
Bölüm şarkısı:Kill of the night

Saatlerdir durmaksızın bilmediğim sokaklarda koşa bildiğim kadar hızlı koşuyordum. Biraz daha hızlanıp arkamda ki adamlardan kurtulmam gerekiyordu ama benim koşacak gücüm değil adım atacak halim dahi yoktu.

Arkama baktığım da adamlar hâlâ peşimdelerdi hatta aramızda çok az bir mesafe vardı. Son kez tüm gücümü vererek koşmaya başladım. Küçükken spor dallarıyla ilgilendiğim için daha önceden de koşu yarışmalarına katıldığım için daha iyi koşuyordum. Ama hayatımda hiç bu kadar çok, bu kadar uzun süre koşmamıştım.

Izimi kaybettirmek için soluma dönerek herhangi bir sokağa girdim. Biraz koştuktan sonra çıkmaz bir sokak olduğunu fark ettim. İçimden bir siktir çektim, ne yapacaktım ben şimdi.

Ne yapacağımı bilmiyordum bir an önce karar vermeliydim. Ya arkamdaki demirliklere tırmanıp diğer tarafa atlayıp koşacaktım ya da geldiğim yolu geri dönüp adamlara yakalanmadan kaçmam gerekirdi ki bu imkansızdı. Sokağın başından adım sesleri gelmeye başladığında tek çarem demirlere tırmanmak oldu.

Demirlere tırmandığım da arkama baktım. Ah! kahretsin bu adamlar hiç yorulmuyor muydu?
Hâlâ eskisi kadar hızlı koşuyorlardı. Demirlerden aşağıya baktığım da biraz yüksekti fakat atlayamayacağım kadar da yüksek değildi.

Demirlerden aşağıya atlayıp biraz daha koşma başladım. İzimi kaybettirmek için durmadan farklı sokaklara giriyordum. Tekrar sol tarafa döneceğim sırada 'Ah!' diye inledim. Benden bir veya iki yaş büyük kumral birinin üstüne düşmüştüm. Kahverengi gözleri, belirgin yüz hatları ve sert çene kemiği ile gerçekten muazzam birisiydi.

"Yerin çok rahat ha? Tabi buldun böyle yakışıklı, kaslı birini bırakmak istemiyorsun anlıyorum ama ımm... çok ayıp herkes bize bakıyor. Bence eve gidelim ha? Ne dersin?"

"Ha?" dediğim de sırıtıp

"Kalksan artık diyorum" diyince bulunduğumuz konum yeni aklıma gelmişti hemen ayağa kalktım.

"B-ben çok özür dilerim bir anda..."diyemeden arkamdan beni kovalayan adamların sesi duyuldu.

"Hey! Dur artık eninde sonun da yakalanacaksın zaten." dedi. Ben onları tamamen unutmuştum. Ah! kahretsin sokağın başından bana sesleniyordu ben tam kaçacaktım ki biri bileğimi tutmuştu. Arkama baktığımda az önceki kişi olduğunu gördüm bu hâlâ gitmemiş miydi.

"Nereye gittiğini sanıyorsun. Bunlarda kim neler oluyor?..." O konuşmasına devam ederken ben sadece adamlara odaklanmış onlara bakıyordum.

"B-bak gitmem gerek daha sonra her şeyi anlatırım" deyip hızlıca koşmaya başladım. O da bunun şaşkınlığı ile hala orada duruyordu.

Iyi de ben onu bir daha nerde görecektim ki?
Her neyse diyip koşmaya devam ettim. Bir süre daha koştuktan sonra dinlenmek için gizli bir yer aramaya başladım. Adamlar gözükmüyordu ve ben cidden çok yorulmuştum. Iki binanın arasında ki küçük boşluğa girip oturmaya başladım. Buralardan hiç araba geçmiyor mu ya diye isyan ediyordum. Burada olduğumdan beri yaklaşık dört yada beş tane araba geçmişti. Keşke o an aklıma gelseydi de otostop çekip eve gitseydim.

Adamların hâlâbeni bulabilecekleri ihtimali aklıma geldiğinde biraz daha koşmaya başladım. Arkama döndüğümde sinirden kıpkırmızı olmuş iki beden beklemiyordum. Neyse ki biraz geri deydiler bunu fırsattan istifade bilerek hızla koşmaya başladım.

Biraz daha koştuktan sonra her hangi bir evin bahçesinden içeri girip beklemeye başladım.

Bir süre daha bekledikten sonra adamların sesini duydum.
"Abi kızı bulamadık" diyip bir süre karşı tarafı dinledi.
"Bilmiyorum peşindeydik sonra bir çocuğun yanında gördük bizi görünce hızlıca koşmaya başladı bizde peşinden giderken o çocuk karşımıza çıktı bizi engelledi."

Ağzım şaşkınlıkla açılmıştı ne yani o bana mı yardım etmişti?

"Tamam" diyip telefonu kapattı. Yanında ki adam da ne olduğunu sorunca olayları kısaca anlattı. En sonda eğer kızı bulmadan oraya gidersek yapacakları mı biliyorsunuz dedi kapattı diye yanındakine açıkladı.

Adamlar beni bulup tekrar Toygar'a götürecek diye çok korkuyordum. Adım sesleri gelince gittiklerini anladım.

Dizlerimi kendime doğru çekip kollarımı da üstünde birleştirdim duvara yaslanıp bir süre burda beklemenin iyi olacağına karar verdim. Bir süre sessizce ağlamaya başladım. Sonra bu bahçeden çıkmam gerektiğini hatırladım. Ağlamaktan artık gözlerim kızarmıştı ve benim ayağa kalkacak dermanım kalmamıştı.

"Hey sen oradaki baksana"
Duyduğum sese doğru kafamı çevirdim. Yanıma doğru gelirken birşeyler söyledi ama anlamadım. Başım o kadar çok ağrıyordu ki deliklerinden birşey anlamamıştım.

O bana soru sormaya başlamıştı fakat ben hiç birine cevap vermemiştim.

"Hey sana diyorum iyi misin?" Elini önümde sallayarak konuşmaya devam ediyordu. Hafifçe kafamı onaylar anlamda salladım.

"Hadi gel içeri geçelim." Dedi biraz daha oturduktan sonra ayağa kalktım. Kalktığım gibi dengemi kaybetmiştim. Hemen beni belimden kavramıştı. Gözlerimi kapatmakmak için çabalıyordum ama nafile.

En son beni kucağına alıp taşımaya başladığını hatırlıyorum gerisi karanlık...

°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•

Merahaba canlarım ilk bölümü okuduğunuz için hepinize teşekkür ederim. Umarım beğenmişsinizdir.
Vote ve yorumlarınızı bekliyorum.😙

Ayrıca yazım hataları varsa da üzgünüm. Telefondan yazdığım için biraz olabilir

KAÇIŞ SONU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin