1.Bölüm: Toplantı ( Yeniden Düzenlendi )

29.5K 1.6K 334
                                    

Canlarım merhaba. İlk bölümü elim yüreğimde yayınlıyorum. Görme engeli olan bir birey olarak kendimi ve sorunlarımızı ne kadar yansıtabilirim endişesi var yüreğimde fakat umuyorum ki başımı eğilmeden, alnımın akıyla hikâyemin finalini yayınlayabilirim. Bizi anlamanız için yüreğinizle okumanız yeterli. Kendinize çok iyi bakın. Sevgiyle kalın. Desteğinizi esirgemeyin. 😍😘❤

Bu bölümü, her zaman yanımda olan ve " Tezer Kandemir " ismini kullanmama izin veren melek kalpli birtanecik ablam FSTezer ablama ithaf ediyorum. İyi ki varsın ablam😍😘❣

💙BÖLÜM YENİDEN DÜZENLENDİ

~~~~~~

  Güneşli ve cıvıl cıvıl bir izmir gününde, gözlerini göremediği gökyüzüne doğru kaldırıp mavi rengin nasıl birşey olduğunu hayal etmeye çalıştı.

  Özgürlüğün, mücadelenin, hırçınlığın ve kendisinin en çok sevdiği şey olan denizin rengiydi mavi. Belki de babası bu saydığı özelliklerin hepsini taşıyacağını hissettiğinden adımı Mavi koymuştu.

Dünyada ne kadar renk varsa hepsini merak ediyordu. Mesela gözlerinin rengi olan yeşili, küçükken üzerinden hiç çıkartmadığı kırmızı elbisesinin rengini ve daha nicelerini.

Sahil kenarında oturduğu banka sırtını dayayıp ellerini iki yana açtı ve kocaman bir gülümseme bahşetti gökyüzüne. Yanından geçen insanlar belki deli diyorlardı kendisine ama bir bilseler hayatta kalabilmek için nasıl mücadele verdiğini, işte o zaman kesin deli derlerdi bu yüreği yaralı ama ruhu çocuk olan kıza.

Deniz kokusunu ciğerleri bayram etsin diye derin derin içine çekti. İçinde mutlu kelebekler uçuşurken kulağına gelen konuşmaları takmadı bile. Kimisi " Vah yazık. " diye kendisine acıyor, kimisi ise " Allah kimsenin başına vermesin. " diyerek durumunu çok vahim bir hale sokuyordu. 

  En başta insanların söylediklerini kafasına taksa da zamanla kendisinin değil asıl onların durumunun çok vahim olduğunu anladı. Gülüp geçmeyi de öğrendi haliyle.

Huzurun kollarındayken çalan telefonuyla o kollardan gerçek dünyaya hızlı ve sert bir geçiş yaptı. Telefonunun ekran okuyucusu bangır bangır Selin'in aradığını söylüyordu. Can dostunu daha fazla bekletmemek için cebinden çıkardığı telefonunun cevapla simgesini kaydırıp kulağına götürdü.

" Efendim kuzumm. "

" Mavişimm! Sen nerdesin? Hani benim şirkete gelecektin? "

Mavi küçük bir kahkaha atarak ayağa kalktı ve çantasını koluna takıp bastonunu eline aldı.

" Senin şirketin mi? "

" Ayy tamam Mavi. Benim yüzlerce çalışanından biri olduğum şirkete ne zaman geleceksin? "

" Tahminlerime ve bana yolu tarif eden teyzenin dediklerine bakılırsa şu an şirketin karşısındaki sahildeyim. Arkamı dönüp üst geçite geleceğim ve sora da şirk.... "

" Tamam kuzummm benim çok az işim var beş dakikaya yanındayım. Dikkatli ol. "

Selin daha Mavi sözünü tamamlayamadan telefonu yüzüne kapattığında Mavi bunun intikamını alacağını kafasına not etti.

Bastonu ile bulduğu, kabartma yolda  diğer bir söylemle sarı yolu takip edip üst geçitteki engelli asansörüne doğru yürüdü. Asansör gelip kapısı açıldığında asasöre binecekti ki arkasından birinin seslendiğini duydu.

" Biraz acele eder misin? Toplantımı kaçıracağım! "

Mavi'nin duyduğu kadın sesiyle kaşları çatılmıştı. Evet acelesi olabilirdi ama kendisi de hızlı adımlarla merdivene binemezdi ya?

AŞKI GÖREMEZSİN ( TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin