BÖLÜM 5: GEÇMİŞTEKİ HATIRLAR

24 2 0
                                    

Akşam oluyordu hala gelmedi, endişelenmeye başlamıştım. Belkide ağır bir tepki verdim. Gerçekten de onun suçu yoktu belki de... zaten neden hep başkasında suçu arıyorsam benim dikkatsizliğim, evden uzaklaşmam, ormana gitmem benim suçum onlar haklı aslında ben onlar için sıradışı birşeyim ve birden hayatlarına girdim. Düşündüklerime şaşırmıştım, hatta kraliçeye bile hak vermiştim. Evet biraz fazla tepkim vardı, onlar beni buraya zorla getirmediler, ben onların hayatlarına girdim. Umarım o bay güvendedir. Kurtun kendi olduğunu söylemişti.. yani o.. yoo mantıksız, ne mantıksız? Burada herşey normal yani o bir kurtadam gibi birşey mi? Sanırım... tabi ya "kurt gibi açım", "o kurt bendim", tabiki zaten o belli ediyordu ama ben farketmedim. Şimdi olayları anlamışken bir aptallık yaptığımı farkettim, kahretsin aptal ben. "Normal olan benim asıl normal olmayan onlar!" ne saçmaladım ben ya! Ah aptal ben! Şimdi ne yapacağımı düşünüyordum ama yapacak pek de birşey yoktu. Dışarı çıkamazdım. Evde de durmak istemiyordum. Dağıttığım masayı topladım ve etrafı biraz temizledim. Bu kafamı dağıtmaya yetti ama yapacak başka bir iş kalmadı. Kendimi koltuğa attım, yorulduğumu farkettim. Kapı açıldı, gelen oydu. Elinde 3 tane tavşan, 5 tane balık, 2 geyik, birsürü meyve vardı. Onları yere koydu ve kapıyı kapattı. Yüzüme bakmadan konuştu.
- Kusura bakma Selly. Seni incittim-
Derken lafını kestim ve konuşmaya başladım.
- Hayır hayır! Asıl suçlu benim! Seni suçlamaya hakkım yok! Birde burayı dağıttım. Asıl sen kusura bakma!
- Yoo.. Önemli değil. Sana birşey olmadı değil mi? Dedi. O gidince duvara yumruk atmıştım ve ağrıyordu. Biraz kan vardı, ne kadar gizlesem de elimi gördü.
- Elini temizleyelim! Dedi ve içerden bir kutu getirdi. Merhemi eline aldı.
- Ben yaparım, teşekkür ederim.
- Tabi.. Al. Dedi ve merhemi bana uzattı, sonra da sargıyla sardık. Bana baktı. Dedi ki:
- Sana olanları anlatacağım. Herşey kraliçenin küçüklüğünde başladı. Kraliçenin, abisi vardı ve kraliçe ona hayrandı. Onunla uyur, onunla uyandırdı, onunla yemeğini yer, ondan başka kimseyle konuşmazdı, onsuz durmaz, sanki nefes bile alamazdı. Yıllar geçti ve ikisi de büyüdü ama aralarındaki sevg hiç azalmadı, hatta kat kat arttı. Kraliçenin abisi buranın en iyi şifacılarından biriydi, bir gün araştırma için insan sınırına girdi. O sınırda insanlar tarafından katledildi. Bu haberi kraliçe duyunca yıkıldı. Günlerce, aylarca, yıllarca yemek yemedi. Artık ölümün ucundaydı. Bir sabah uyandı ve eskisi gibiydi, ama bu sefer daha nefret dolu ve kindar biri olarak! İnsanlara olan öfkesi yıllarca kat kat arttı ve bizim dünyamıza aykırı birşey yaptı....
- Evet?! Ne yaptı?
- Senin gibi biri de buraya gelmişti. Kimse onu burada tutmak istemiyordu ve biz barışa inanıyoruz bence gitmeyi hak ediyordu. Ama kraliçe herkesin gözü önünde o insani yedi! Tepkiler büyüktü ama kimse birşey demedi daha doğrusu diyemedi. Bize aykırı olan birşeyi yapınca tek yönetim kalktı kimse kraliçeye güvenmediği için, vampirlerin ayrı kral ve kraliçesi, elflerin ayrı kral ve kraliçesi, meleklerin ayrı kral ve kraliçesi vardı. Böylece türlerin kendi kral ve kraliceleri oldu. Kraliçe buna sinirlendi ve karşı çıkmak istedi ama itiraz ederse tüm halk ona isyan edecekti ve tahttan indirilmeyi göze alamadığı için izin verdi. Bu yaptıklarına rağmen hala insanlardan nefret ediyordu ve birgün "insan sınırına gidiyoruz" dedi. Biz ne olduğunu anlamadan sınıra gittik. Her türden yaklaşık 300 kişi gelmişti. Anlayacağın gibi biz kazandık. Baya bir insan öldü ama insanlar hiçbir şekilde pes etmediler. Kraliçe onların kökünü kazımak isterken kraliçe meğer hamileymiş ve insanlardan biri bir silahla kraliçeye vurunca... çocuğunu düşürdü. O ani kriz ile bayıldı ve biz kazandığımız halde geri çekildik.
Sanki kazandığını gözüme sokmaya çalışıyordu. Devam etti:
- Kraliçe bunalıma girdi. Bütün türler onun için ne yapacağımızı düşündük. Bizim kralımız ise bazı önemli işleri için yoktu ama o işin ne olduğunu ve niye aylarca sürdüğünü bilmiyoruz! Kral geldi ve kraliçenin durumunu gördü. Kraldan güç alan kraliçe yeniden hayata döndü ve ikside krallığın başına geçtiler, yeni ve katı bir kural geldi. Artık insanlarla konuşmak, onlara acımak, herhangi birşey kesinlikle yasaktı ve bu kuralı çiğneyenin sonu ölüm olacaktı. İnsanlarla olan tüm bağımızı kestik. Normalde bizim hiçbir cezamız ölüm değildir, bu ilk ve tek anlayacağın. Geçmişimiz bu işte burada huzur, mutluluk içinde yaşamak için vampirlere bile katlanıyorum ama keşke baştan gelmeseydim diyorum. Yapacak birşey yok bu bizim kaderimiz. Buradan çıkış yok! Burası : GINJOKI!!!

Gizemli OrmanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin