Kafamı evet anlamında salladım.
- Bende öyle düşünmüştüm. Dedi kral ve
- Şimdi dışarıda bekle senin için birini yollayacağım.
Arkamı döndüm ve dışarı çıktım. Bu da neydi böyle hepsi kafayı yemiş. Ne kralı? Ne kraliçesi? Böyle bir yönetim yok! Nereye düştüm böyle? Eve dönmeyi bırak, hayatta kalmam bile bir ihtimal.. şimdi ne yapacaksın Selly? diye kendi kendime söylendim. Bu sırada biri omuzuma dokundu. Arkamı dönünce uzun boylu, kahverengi saçları hafif yüzüne değen, kaslı bir yapıya sahip, açık kahve ile sarı arasında kalmış gözleriyle bana bakan bir bay gördüm. Yaşı hemen hemen benle aynı yani en fazla 2 yaş büyüktür benden. Bana baktı ve
- Sen Selly misin?
- E-evet.
Dümdüz bir evet mi dedim? Cidden kekelemeye de başladım açlıktan şimdi düşüp bayılacaktım hemen o eve gitsek iyi olur. O bay önümde yürümeye başladı ve beni takip et anlamında kafasını salladı. Hadi ama bu insanların... yani bu... ne desem ki onlara... işte bunların hiç dili yok mu? Kafaları olmasa neyle haberleşecekler acaba? Birden bir kıkırdama geldi ve önümdeki bay arkasını döndü. Bende hemen ciddileşip hiçbirşey olmamış gibi davrandım. Ağlayacak yere gülüyorum bir de cidden delirdim sanırım. Bana üzerine giymem için uzun siyah bir pelerin verdiler. Giyince yüzümün görünmediğini farkettim. Bu aynı buraya ilk geldiğimde gördüğüm 2 kişinin kıyafetine benziyordu. Giydim ve baya da güzel durdu açıkçası. Yürümeye devam ettik. En sonunda bu şeylerden uzaklaştık ama hala o eve varamadık, gözüm arada kararıyordu. Şimdi bayılamam olmaz! Yoksa bu adam ya beni burada bırakır, yada yüzüme su dökerdi. Ama kendimi birden yerde buldum ve o bayın yanıma geldigini gördüm. Sonrasını hatırlamıyorum çünkü yine bayılmıştım.... Gözlerimi açtığımda tozlu bir koltuğun üzerindeydim. Beni ormanda bırakmamıştı yada üzerime su dökmemişti. Belkide kötü biri değil, yada bu kralın emridir diye düşündüm bu sırada tahtadan bir masa vardı ve mutfak diye düşündüğüm odadan ses geliyordu. Masaya doğru gittim bildiğim ve bilmediğim meyveler ve yemekler vardı. Bir kase salata, bir koca tabak dolusu ahududu, pişmiş bir geyik, ve bilmediğim garip şekilli meyveler vardı. Ben 3 ahududuyu ağzıma atmıştım bile ve 4. ahududumu alacakken bir ses duydum.
- Hey bir tek sen aç değilsin. Hem hazırlamamda yardım edeceksin bu sana ceza.
Şaşırmıştım. Ağzım açık kalacak kadar sonra farkedince kendimi topladım ve :
- Ne için ceza?
- Unuttun mu? Yolda bayıldın ve seni buraya kadar kucağımda taşıdım.
- N-ne?! Nasıl? Tabi ya kahretsin bayıldım. Aç olunca zayıf oluyorum. Teşekkürler bunun için.
- Teşekkür etme.. Yardım et çünkü baya bi ağırsın, kurt gibi acıktım.
- Hey!! Ben sporcuyum benden hafif kimse olamaz bi kere!
- Bunu yemekten sonra konuşalım açım...
- Tabi doğru hadi mutfaktaki yiyecekleri getirelim.
Bu neyin nesiydi bilmiyorum ama bana baya bir sıcak davranıyor ve bu hoşuma gitti sonunda normal biri ve birde beni taşımış ne utanç verici of Selly diye içimden yakındım. Mutfaktan herşeyi masaya getirdik ve ikimizde oturduk.
- Baya iştah açıcı değil mi? Dedi.
- Aynen. Dedim ve yemeye başladık. Yemekten sonra ikimizde farklı koltuklara oturduk.
- Burası da ne böyle? Dedim
- Burası Gojuki, buraya girdin mi çıkışın yoktur. Yani buraya alışmalısın bence..
- Kraliçe ölmemi istiyor. Yani yaşamam bile bir mucize.
- Ne? Ah doğru insansın sonuçta bu yüzden kraliçe böyle demiş olmalı.
- Burada neler oluyor bana anlatır mısın? Yoksa kafayı yiyeceğim!
- Boşver çok kurcalama ama umarım hayatta kalırsın.
- Nasıl boşvereyim! Ormanda beni kovalayan kurt yüzünden hiç bilmediğim bir yere düşüyorum. Sonra birkaç kişi beni bilmediğim bir yere götürüyor, iki tane kafayı yemiş kişi benim kaderimi belirliyor ve normal olmadığım için beni halktan uzak tutuyor asıl normal olmayan ben değilim onlar! Saçma sapan nedenden hayatta kalmam bile ihtimal! Sende bildiğin halde boşver diyorsun! Dedim sinirle ayağa kalkarak. Bana baktı :
- Aslında o ormandaki kurt.... Benim! Ama lütfen ben bilerek yapmadım tam yemek yediğim sırada seni duydum ve bana zarar verebilirsin diye düşündüm. Amacım sana zarar vermek değil inan bana. Ben.. Ben-
Derken sinirle masaya doğru yürüdüm ve masayı devirdim yemekleri kaldırmadığınımız için üstünde ne varsa yere döküldü, bay sinirle ayağa kalktı ve sinirle baktı.
- Ne yapmaya çalışıyorsun?!
- Senin yüzünden öleceğim ve senin sorun bu mu?!
Bana baktı ve sinirle bana doğru yürüdü. Beni mi dövecek diye düşünürken dışarı çıktı ve kapıyı arkasından hızla çarptı. Evde tek kalmıştım. Biraz önce güldüğüm insan, benim buraya geliş ve belkide ölüm sebebimdi. Ne yapacaktım şimdi? Kendimi buradan nasıl kurtaracak? Nasıl özgürlüğüme kavuşacaktım?!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizemli Orman
FantastikBurası Gojuki ; burada herşey normal. Mesela karşınıza bir kurtadam, elf, vampir, melek, peri,...vb. çıkarsa korkmayın bu oldukça sıradan bir olay. Peki aralarına bir insan girse ve orada hayatı boyunca esir kalsa... Bir kurtadamın dostluğu ve bir m...