O gece Astrid tuhaf bir gürültüyle uyandı. Kaos, yanında değildi ve yatağında tek başınaydı. Genç kadın kaşlarını çatarak neler olduğunu anlamaya çalışarak etrafına bakındı. Kapalı pencerelerin ardından tuhaf bir
ışık geliyordu. Dışarıdan gelen sesler evi yerinden sarsacak gibiydi. Astrid, geceliğine sıkıca sarıldı ve ayağa kalktı. Başlarda çok dikkatli davranıyordu. Ancak Rex' in ağlayan sesini duyduğunda koşarak evden dışarı çıktı.
Delirmiş bir kalabalık evin hemen önünde duruyordu. Ellerinde meşalelerle son derece kızgın bir kalabalıktı bu. Sarışın ikizlerden tut da Kaito' ya kadar herkes oradaydı ve gerçekten çok öfkeli görünüyorlardı.
Kalabalıktan iki kişi Rex' i sıkıca tutmuş ellerinde dev bıçakları köpeğin boğazına dayamışlardı. Astrid, koşarak köpeğine ulaşmaya çalıştı. "Durun!" diye bağırdı. "Ne yapıyorsunuz? Durun!"
İki kişi kadını Rex' e ulaşamadan yakaladılar. Sahibinin çırpınmalarını görünce havlamaya ve çırpınmaya başladı. "Rex" diye bağırdı Astrid. Kadını çırpınmalarını umursamadan iki erkek hazırladıkları sunağa getirdiler. Elleri arkadan bağlandı. Kaito, Astrid' in önüne geldi. Genç kadın, ceylan gibi büyük kahverengi gözlerini ona dikti. "Ne yapıyorsun, Kaito?" dedi gözlerini yakan yaşların arasından.
Zalim Kaito' un yüzü acımasızdı. Katılaşmıştı. "Bunun olması gerek, Astrid" dedi sertçe. "Baban her ne kadar iyi bir arkadaşım olsa da oğlumu ve köyümüzün geleceğini düşünmek zorundayım. Onu büyüledin. Oğluma büyü yaptın. Gelecekteki lideri bu durumdan kurtarmak hem babası olarak hem de şimdi ki lideri olarak bunu yapmak zorundayım."
Astrid, çırpınmaya devam etti. "Ben senin kızınım" dedi sertçe. "Cadı falan değilim ben, Kaito. Beni sen büyüttün ne olduğumu herkesten daha iyi biliyorsun."
O zaman Kaito' un gözlerinde yaşlar parladı. "Biliyorum" derken sesi titredi. Zalim Kaito ağlamak üzereydi ve kendini çok zor tutuyordu. "Ancak bu köyü sakin tutmak zorundayım. Onların iyiliği için kurban vermem gerekiyor ve onlar senin kanına susamış durumdalar." Kaito, Astrid' in saç örgüsünü eline doladı ve boynunu ortaya çıkaracak şekilde başını geri çekti. "Beni affet"
Astrid, gözlerini sımsıkı yumdu. Kalbi korkuyla atıyordu. Rex, karnındaki çocuk...
Kaos...
Astrid' in kalbi korku ve heyecanla tekledi. Gözleri açıldı ve dudaklarından tek bir kelime dua gibi çıktı. "Kaos"
Kaito' un palası meşalelerin alevinde parladı ve hızla aşağı indi. Metalik bir sesle pala paramparça oldu bir anda.
Kaito şaşkın bir şekilde elindeki palaya ve tuhaf bir şekilde kaderine razı görünen kadına baktı. Köpek şaşkın insanların elinden kurtuldu ve efendisini kurtaran kişinin yanına gitti.
Rex hiçbir zaman Kaos' a ilgi göstermemişti. Ondan her zaman korktuğu için uzak durmayı uygun görmüştü. Kaos, ona gülümsedi ve kafasını okşadı. Ardından yanında köpekle kızgın kalabalığın içinden yürümeye başladı. Kalabalık bir kızıl deniz gibi ikiye ayrılarak ona yol verdi. Babasının tam önünde durdu.
Kaos, sanki o anki durumda hiçbir terslik görmüyormuş gibi rahat bir duruşu vardı. Elleri ceplerinde ve dudaklarında ufak bir gülümsemeyle duruyordu. Astrid, şaşkınlıkla ona baktı. Az önce palayı kıran kendi kocası mıydı?
Erkek başını hafifçe yana eğdi. "Aile ziyaretine mi geldin, Kaito?" diye sordu neşeli bir sesle. "Anlarsın ki saat biraz geç oldu"
Kaito, doğruldu. Kaşlarını çatmış ona bakıyordu. "Bunu senin için yaptığımı anlaman gerekiyor, oğlum" dedi. "Bu cadının büyüsünden seni kurtaramazsam gelecekte ne köyümüz ne de sen iyi durumda olmazsın"
Kaos bunun üzerine başını arkaya atıp kahkahayı bastı. "Köyün iyiliği mi?" derken sesi daha da yükselmişti. Eliyle karnını tutarak iki büklüm oldu. Ardından bir anda sanki bir işaret almış gibi doğruldu ve ciddiyetle babasına baktı. "O kadın köyü yerle bir etmemi engelleyen tek şey" dedi sakince.
Kaito, oğlunun sözlerini anlamamış gibi gözlerini kırpıştırdı. "Kaos sen neden bahsediyorsun?"
Kaos, başını eğip Rex' e baktı. Köpek onu destekler gibi havladı ve erkeğin ateş gibi yanan gözleri zaferle parladı. "Bundan" diye fısıldadı.
"KAOS! YAPMA!"
Astrid' in sözleri Kaos' un alev alan bedeninin ardından havada asılı kaldı. Genç kadının kalbi korku ve heyecanla atmaya başladı. Bugüne kadar sadece bir kere gördüğü o muazzam ejderha siyah alevlerin içinden yükselmeye başladı. Alev alev yanan gözleri ve devasa kanatlarıyla yükseldi. Öfkesi ve dehşeti köyün liderinin ve karısına zarar vermek isteyen insanların üzerine yöneltilmişti. "Kimse benim kadınıma zarar veremez"
Rex, koşarak sahibinin yanına gitti ve bileklerini bağlayan ipleri kemirerek çekmeye çözdü. Astrid, iplerden kurtulunca koşarak ejderhanın yanına gitti. Devasa kara ejderha kadını sırtına yerleştirdi ve köpeği kuyruğuyla yakaladı.
Gözyaşları artık kadının yanaklarından aşağı boşalıyordu. Ejderhanın sırtındaki yeleye sıkıca tutundu ve yüzünü yumuşak tüylere gömdü. "Gidelim, Kaos" diye fısıldadı. "Bu insanlarla artık bir bağımız kalmadı."
Ejderhanın farklı planları varmış gibi durdu. Ardından derin bir nefes alıp içindeki tüm alevi püskürtmeye başladı. Topluluğu alevden bir çemberin içine aldı ve eskiden evleri olan kulübeyi ateşe verdi. Ardından kanatlarını çırparak yükseldi. "Bu iş daha bitmedi" dedikten sonra arkasını döndü ve gecenin içinde kadın ve köpekle yükselerek kayboldu.
Ardında korku ve kafası karışmış bir koca bir köy bıraktı...
Ejderhası onu ormanın derinliklerinde kimsenin gitmeye gücünün ve cesaretinin yetmediği Ejderhaların İnine götürdü. Mağaralarla dolu volkanik bir dağın eteklerinden tepesine kadar yükseliyordu. Her zaman sıcak ve her zaman duman kokularıyla doluydu. Sadece ateş çiçekleri denen özel bir tür bitkinin yetiştiği bir yerdi burası.
Kaos, yene indi ve kadınla köpeği üzerinden indirdi. Ardından insan bedenine döndü. Astrid, derin bir nefes alarak başını kaldırdı ve volkanın tepesine baktı. Kalbi korkuyla atmaya başladı ancak derin bir nefes alarak kendini sakinleştirmeye çalıştı. "Şimdi ne yapacağız?" diye sordu ancak kalbinde bu sorunun cevabından korkuyordu.
Kaos, kolunu kadının omzuna atarak onu kendine çekti. Rex ikisinin etrafında koşuşturmaya başlamıştı. "Şimdi gerçek ailenle tanışacaksın, Astrid" diye fısıldadı Kaos kulağına. "Benim ailemle. Sen onların
prenseslerisin. Karımsın ve varisimin annesisin." Yüzünü saçlarına gömerek derin bir nefes aldı. "Daha da önemlisi sevdiğim kadınsın. Seni koruyup kollayacaklar ve sana asla sahip olmadığın o aileyi verecekler, sevgilim" diye fısıldadı. "Hayallerin gerçek olacak. Sana söz veriyorum."
Astrid, bundan emin değildi. Çünkü hayalleri hiçbir zaman bu yönde olmamıştı. Ancak yine de kalbindeki korkulardan kocasına bahsetmedi. Yorucu bir gecenin ardından yorgun düşen bedenini dinlendirmek istiyordu sadece. Gözlerini kapatarak yorgun bedenini kocasının kollarına bıraktı.
Kaos, hafif bir gülümsemeyle onu kucakladı. "İyi uyu, güzelim" diye fısıldadı. "Yarın senin için büyük bir gün olacak" Bakışları Rex' e kaydı. "Hepimiz için öyle olacak"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNLEYEN ALEV
FantasiGerçekler görünenin ötesindedir. ... İnleyen Alev 26 Ağustos 2013 yılında kaleme alınmış olup, Facebook da Ezgi Deniz'in Kaleminden sayfasında yayınlanmıştır.