AK -9-

172 27 41
                                    


Esin'den...

Şafak'la tanışalı 1 ay oldu ve ben 1 aydır hiç olmadığım kadar mutluyum. Bu süre içinde beni öyle iyi tanımıştı ki neye nasıl tepki vereceğimi çok iyi biliyordu. Beni mutlu etmek için her şeyi yapıyordu. Tabi ki en çok sevindiğim kısım ise işe girmiş olması, aslında anlamıyorum bu yaşta bir adam çalışmadan nasıl para kazanıyor. İşe yeni girmiş olmasına rağmen cebinden parası eksik olmuyor. Yanıma her gelişinde hediye ve ya çiçek getiriyor. 3 haftadır düzenli olarak işe gidiyor ve her iş çıkışı mutlaka kahve içiyoruz. Tabi ki gün içinde aramalarını saymıyorum bile derken yine telefon çalıyor.

''alo Esin nasılsın?'' sesi biraz tuhaftı. '' ben iyiyim ama senin sesin kötü geliyor. Bir sorun mu var?'' sesini öyle duyunca bende tuhaf oldum.

''evet, bir sorun var'' sesi bu sefer daha üzgün. Bak şimdi merak ettim. ''ne gibi bir sorun? Benim yardım edebileceğim bir şey mi?'' derin bir nefes alıp vermenin ardından '' Hakan aradı, bizim çocuklar isyan ediyormuş. Uzun zamandır görüşemedik diye, senin için sorun olmazsa gideyim diyorum.'' Bu muydu yani canını sıçan içim rahatladı. ''tabi ki git neden sorun olsun?''

''seni göremeyeceğim'' bunu derken sesi o kadar kötüydü ki bir an ağlıyor sandım. İçim acıdı. Bir yanda da içime anlamsız bir sevinç yerleşti. ''Yarın görüşürüz, hem bizimkiler eve geç gelecek biraz fazla durabilirim yanında'' hala salak salak gülümsüyordum.

''O zaman yarın için iyi hazırlan sana sürprizim var.'' Daha ne diye soramadan tekrar konuşmaya başladı. ''Bu arada ben bugün seni görmezsem yarın akşama kadar dayanamam. Sizin oralarda bir yerde buluşmayı ayarlarım. Yanlarına gitmeden senide görürüm.'' Onay bekliyordu benden ''Olur tabi'' of ben zaten akşam arkadaşlarımla buluşacaktım iyi denk geldi bu durum. ''Şey ben zaten bugün arkadaşlarımla buluşacaktım.'' Tepkisini merak ediyordum. ''buluşacaktım?'' biliyordum zaten kendisinden onay almamı beklediğini. ''yani eğer senin içinde sorun olmazsa, bende uzun zamandır görüşemiyorum. Senden sonra çok ihmal ettim kızları.'' Başta ses gelmedi düşündüğünü belliydi sonra sıkıntılı bir sesle konuşmaya başladı. ''nerde buluşacaksınız?'' ah tabi aptal kafam kızlara sormayı unuttum. ''henüz sormadım ama senle konuştuktan sonra öğrenip haber veririm.''

''Tamam, sen öğren de ben akşam 5 dakika da olsa seni görürüm'' sesi değişmişti. Çıkmamı istemediği apaçık belli ama eve kapanacakta değilim sonuçta. Bu düşüncesi az da olsa canımı sıktı. İstemeden de olsa sesime yansımıştı. ''Peki, nasıl istersen.''

Şafak'tan...

Esin'le konuşmamızın üzerinden 3 saat geçmişti. Ne aradı ne de mesaj attı. Ben yanında yokken dışarı çıkmasını istemiyor olmam suç mu? Nereye gideceğini bilmiyorum. Benden uzaklaşmasını istemediğim için sesimi de çıkartamıyorum. Zaten gitme desem de beni dinleyeceğini sanmıyorum. En azından akşam o güzel yüzünü göreyim de biraz içim rahatlasın.

İşten koşar adım çıkıp arabama bindim. Zili çaldığım gibi açtı kapıda bekliyordu sanırım. ''bende seni bekliyordum kızlar çoktan buluşmuşlar çok geç kaldım.'' Bu ne telaş insan bir sarılır değil mi ama? ''tamam, sakin ol. Keşke önce hoş geldin deseydin boynuma sarılsaydın'' , 'efendim duyamadım'' duymaması normal sessiz söylemiştim. Esin bana karşı hala mesafeli, anlamadığım bir şekilde bana soğuk. ''bir şey demedim. Hadi giyin üstün de ben bırakayım seni daha çok geç kalma'' üstündekilerle gidecek değil yani, zaten çok güzel giydiği beyaz elbiseyle melekleri bile kıskandırır. Gözleri küçük olması rağmen rengi o kadar koyu ki karşısındaki insanı gözlerine hapsediyor. Her ne kadar makyaj yapmasa da pürüzsüz teni dikkat çekiyor. Ama bir dakika ruj mu sürmüş o? Of Allah'ım bu kız beni delirtecek zaten sarılmamak için zor duruyorum. Hiç şaşırmayın 1 aydır sözlüm ve ben daha elini bile tutmadım. El tutmayı bırak tokalaşmak için yaklaşmadı bile bende hoş geldin deyip sarılmasını bekliyorum. Peh hayeller hatyatlar dedikleri bu olsa gerek.

''Şafak sen beni duymuyor musun en hazırım üstümü değirmeyeceğim zaten yeni giyindim. Hadi lütfen gidelim artık'' ses tonunu yediğim kızarken bile bir ses bu kadar şefkatli çıkabilir mi. Sen hep konuş ben seni dinlerim. Hatta seni dinleyerek ve izleyerek ölebilirim.

''Of Şafak sana diyorum hadi gidelim.'' Elimi tuttu inanamıyorum. Tamam, arabaya çekmek için bile olsa tuttu sonuçta. Tuttu değil mi?

Hala aval aval Esin'e bakıyordum. Her neyse kendime gelmeliyim. Silkelenerek nefes alıp verdim. ''biraz fazla özenmemiş misin? Yanıma gelirken bile bu kadar özenmiyorsun.'' Sesim tahminimden de kırgın çıkmıştı.

''Uzun zaman oldu görüşmeyeli bende biraz dikkat edeyim dedim olmamış mı?'' ya sen bana böyle dudaklarını büküp, gözlerini şaşkınca açıp bakarsan ben nasıl kendimde kalayım ki bende insanım sonuçta. ''yok, hayır yanlış anladın. Hep güzelsin ama bugün çok daha güzel olmuşsun o yüzden dedim. Yanında ben olmayınca huzursuz oluyorum. Oturduğum yerde oturamıyorum. Kalbime ağrılar giriyor. Terlemeye falan başlıyorum. Sonra yanına birinin geldiğini düşünüyorum. Seni rahatsız ettiğini... o zaman zıvanadan çıkıyorum gözlerim kararıyor. Sanırım yine kötü oluyorum.''

''Şafak sen iyi misin? Sadece sensiz dışarı çıkıyorum diye böyle oluyorsan uzun süre ayrı kalmak zorunda olsak ne yapacaksın?'' ah ah düşünmedim mi sanıyorsun? Bütün düşüncelerim ölüme çıkıyor. ''sakın bir daha böyle bir ihtimalden bahsetme bile'' sesim istemsizce fazla çıkmıştı ki Esin korkmuş gibi görünüyor.

''Özür dilerim Meleğim bağırmak istemedim. Sadece senden ayrı kalmak ölümle eş değer o kadar''

Arabaya doğru adımladığımda Meleğim de arkamdan geliyordu.

20 dakikalık yolun ardından buluşacakları mekâna geldik fakat sanırım ikimiz de bu akşam arkadaşlarımızla bulaşamayacaktık. Neden mi? Arabaya bindiğimizden beri takip ediliyoruz. Hangi şerefsiz bu bilmiyorum ama çaresine bakmazsam Esin'im zarar görebilir. Hakan'ı arayıp destek istemem lazım.

Birkaç çalışta açtı telefonu ''oğlum neredesin sen ağaç olduk. Madem yengeyi bırakıp gelemeyeceksin neden aramıyorsun.'' Ne boş yaptı ya bu adam da ''bak benim ağzımı bozdurma da dinle. Ben yanız değilim.'' Aptal herif anlar inşallah '' biliyorum Esinlesin'' mal ya alamadı işte. 'canım kardeşim öyle değil yalnız değilim işte. Takipteyim ben sen anlarsın'' anla işte ya çalıştır beynini biraz takip ediliyorum diyemiyorum Meleğim korkmasın diye.

''ne diyorsun Şafak ya ne takibi bir dakika sen takip ediliyorsun'' , ''aferin kardeşim bildin. Yanımda Esin de var.'' Allah'ım ne olur Esin'e zarar gelmesin. ''kardeşim neredesin hemen geliyorum.'' Ahmet'e nerede olduğumuzu söyledikten sonra yola devam ettim. Biraz yol uzatmanın zararı yok. Ahmet'i ararken bir anda üstümüze silahlar yağdı Esin korkudan çığlık atıp başını eğdi. Aniden firen yapıp kendimi Esin'e siper ettim. Silah sesleri durunca doğrulup etrafıma bakındım. Tam karşımda Ahmet elinde silahla korku dolu gözlerle bize bakıyordu. Sanırım o da Esin için endişelenmişti. '' Esin, iyi misin.'' Sorduğum soruya bak, tabi ki de iyi değil '' Şafak, az önce ne oldu. Sen iyi misin bir şeyin var mı? Bu neydi? Vurulmadık değil mi?'' şoka girmişti nefes almadan konuşması bunu işaret ediyordu.

''Meleğim sakin ol'' hala konuşmaya devam ediyordu. Bir anda kollarımı bedenine sarınca sustu. Ama sanırım daha kötü oldu bu seferde ağlamaya başladı. Ben senin gözlerinden akan tek ir yaşa kurban olurum. Ondan ayrılıp elimle yüzünü okşayarak konuşmaya başladım.

''Esin'im lütfen sakin ol bak ikimizde iyiyiz. Ne olur ağlayıp ta beni öldürme'' yine sarıldım ve bu sefer o da sarıldı yavaş yavaş ağlaması durdu. Ahmet arabanın yanına gelip kapıyı açtı. ''Şafak, abi hemen çıkın arabadan. Araç değiştireceksiniz bunu ben kullanıp hedef şaşırtacağım. Eminim bu şerefsizlerden başkaları da vardır. Araç değiştirmek için indiğimizde tek el silah patladı ve ben hayatımın acısını yaşadım.

Eveeeet arkadaşlar yeni bölüm geldi. okuyanlardan iki ricam var beğenenler lütfen yıldıza tıklayabilir mi? diğer ricam ise iyi ve ya kötü her eleştiriye açığım lütfen düşüncelerinizi paylaşın. Şimdiden teşekkürler :)))

AŞKLA KARIŞIK - Güzel seven adamlar serisi 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin