Profesörün Öğrencisi (H.P)

Bozulmaz Yemin

Glamer içindeki kara enerjinin gardiyanını yok ettikten sonra gerçekten rahatlamıştı...Yerli-yersiz bayılmaları son bulmuş ve Snape'te kendisini rahat bırakmıştı...Aslında şu sıralar nedenini bilmediği bir biçimde kendi grubundan Draco Malfoy adında bir oğlanla ilgilenip duruyordu ve ara ara derslerine girmediği de oluyordu...Özel dersler ve kendisine yıl başı balosunda siyah uzun kadife bir elbise hediye edip,arka bahçede kendisiyle dansettiğinden beri kendisinin adama karşı özel hisleri olmuştu...Ama Glamer'ın aklına adamın ne kadar çekici olduğu geldikçe hemen düşünceleri uzaklaştırıp kendini ayıplardı...Kendinden yaşça büyük bir adama öyle duygular beslemek ayıptı...
Bu düşünceler içerisindeyken bir kızın koluna dokunmasıyla bir dağıldı düşünceleri...
"_Glammm...Tatlım,120.sayfadaki büyü için yardım eder misin bana???"
Evet...Gerçekten de Snape'in dediği olmuştu...Çevresindeki pek çok kız derslerde elde ettiği mütiş başarı sayesinde kendine saygı duyuyor ve pek çok kişi de ondan yardım istiyordu...
Tabii,sundukları şey gerçek arkadaşlık değil,sadece menfaatti...Gene de,genç kız artık kendiyle alay edilmemesinden oldukça hoşnuttu...
O sırada başka bir mekanda...
Iki cadı kuytu ve tekin olmayan sokaklarda yürürken fısıldaşıyorlardı
"_Sisy...Karanlık lord ona güveniyor..."
"_Hayır...Karanlık lard yanılıyor..."
Siyahlar giyinmiş iki cadı ara sokaktan çıkarak bir malikanenin önünde durdular ve kapıyı çalarak usulca açılan kapıdan içeri daldılar...
Severus ise bir odada rahat bir sandalyede bacak bacak üstüne atmış bir biçimde elinde gazetesini tutuyorken
birden odaya iki cadının girmesiyle gazeteyi çabucak aşağı indirdi ve kapıya doğru asasını sallayarak kapıda duran tombul,çirkin adamın suratına kapıyı kapadı
"_Kaybol kılkuyruk..."
Cadılardan biri olan Sisy söze girişti...
"_Neden burda olduğumu bilmiyorum..."
Severus sözü alır...
"_Bana güvenmemekte haklısınız...Sonuçta evrenin en büyük büyücüsünü kandırdım...Dumbledore büyük bir büyücü ve ancak bir aptal bunun aksini iddea edebilir..."
Ardından şöminenin üzerinde duran bir kutuyla oynayan genç cadıya seslendi
"_Onu yerine koy Bella...Bizim olmayan şeylere dokunmamalıyız..."
Kadın usulca kutuyu yerine bırakırken severus sözüne devam etti...
"_Karanlık lord Dumbledore'un ölüm emrini Draco'ya verdi..."
Genç kadın oturduğu sandalyede huzursuzca mırıldandı
"_Ama o daha çocuk..."
"_karanlık lordun fikrini değiştiremem...Ama Draco'ya bir yardımım dokunabilir..."
Simsiyah,kıvırcık ve uzun saçlı olan cadı hemen atıldı
"_Yemin etmelisin Severus..."
Son kelimeyi adeta tıslayarak söylemişti
"..._Bozulmaz yemini et..."
Severus yapmayacağını söylediği zaman omzuna bir kedi misali dokunarak mırıldadı
"_Korkak..."
Bu Severusu'un en ince noktasıydı ve korkak değildi...Kesinlikle hiç bir zaman korkak olmamıştı...Bu kelimeyi kendine hakaret sayıyordu...
"_Asanı çıkart...Hemen..."
Severus ve Draco Malfoy'un annesi olan genç kadın hemen ciddiyetle birbirlerinin bileklerini tutarak hafif yan çevirdiler ve bileklerin arasında beyaz bir bulutumsu parlaklık dolanmaya başladı...
Siyah uzun ve kıvırcık saçlara sahip olan cadıysa kedi gibi severus'un omzuna sürtünerek korkunç derecede sakinlik içeren bir sesle konuştu...
"_Sen Severus Snape...Draco Malfoy'a göz-kulak olucak mısın..."
"Olucam..."
"_Peki...Eğer görevi başaramazsa,onun yerine yapıcak mısın???"
"_Yapıcam..."
Büyü bittiğinde Severus aşağı inip kapıdan çıktığında omzunda bir el hissetti
"_Hmm...Bakın burda ne varmış..."
Severus arkasını döndüğünde kadının elinde havada tutarak dalgalı,kahveden kızıla dönen bir saç telini incelediğini gördü...
O saç teli Glamer'ınmı???
"_Severus...Bu şanslı kadın da kim böyle hmm???"
Severus bu kelimeyle baştan aşşağı kızardı...Siyah saçlarının yüzünü kapatmasına izin vererek başını aşağı eydi...
"_Alakası yok...Benim öyle şeylerle işim olmaz...Okuldaki kızlardan birinindir o..."
"Hmm...Yoksa...Şu meşur  kara enerji taşıyıcı mızın saç teli mi bu???"
Severus kırdığı potla daha da kızaran yüzünü sağa çevirerek konuştu...
"_Daha önce de söyledim Bella...Çevrende o kadar çok kara büyücü var ki...Artık hayali kokular bile burnuna gelmeye başladı...Hıh...Saf kara enerjiymiş...Daha neler..."