-8-

3.1K 177 34
                                    

Akşam olup Aqua Park kapandığında biz de havuzdan çıktık. Duş alıp hazırlandıktan sonra akşam yemeği yiyecektik restoran kısmında. Abim elindeki havluyu açıp yerimi almamı bekledi. Havlunun içinde yerimi aldığımda havluyu sardı ve saçımı dağıttı. Elini saçımdan çekerken eline vurdum. Omzumdan tutup kendine çekti ve asansöre doğru ilerledik. 4 tane olan asansörden birine biz binerken diğerinden onlar çıkıyordu. Onları görünce farketmiştim. Bugün hiç aklıma gelmemişlerdi. Abime baktım yavaşça. Asansörün düğmelerine basıyordu. Yaralanan biri olmadığına göre görmedi diyerekten stres yapmadım.

Odaya girdiğimizde abim dolaptan gri pantalonla gri kısa kollu bir gömlek aldı. O giyinirken ben de kendime iki parça etek üst takımımı aldım. O çıkınca ben girdim.

Ben çıkınca bön bön bana baktı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ben çıkınca bön bön bana baktı. İyi olup olmadığıma falan bakıyordu herhalde. Yaklaştı ve kafamı ellerinin arasına alıp incelemeye başladı.

"Yara falanda yok. Sanırım sen şu kaydıraktan etkilendin." Kafamı ellerinin arasından kurtardım.

"Ya abi bırak beni. Böyle gideceğim." Bakışlarıyla bana 'mal mısın' deyince ofladım ve üzerime deri ceket giydim.

"Gören gördü zaten bugün." Çenesi kasıldı ve kendi deri çeketini aldı. "O konuya hiç girme. Zaten sinirim bozuk. " Ofladım ve elini tuttum. Bana baktı.

"Kısmetini kapatacağım senin." Elinde kötü bir şey varmış gibi silkileyerek elimden kurtulmaya çalıştı. Kahkaha atıyorduk beraber. Sonra iyice tuttu ve kendine çekti. Kapıdan çıktık. Asansöre tekrar bindik. Abim -2'te bastı ama ana kattan birisi bastığı için asansör ana katta durdu. Ve tahmin edin ne olmuş olabilir? Sizce ne oldu?

Doğru tahmin! İçeriye giren iki kişiden biri A kişisi diğeri ise sanırım yandakçısıydı. Abim çocuğa baktı ama hiçbir tepki vermedi. Çocukta bize döndü ve selam verircesine hafif eğildi. "Selam Dinç." Sonra bana baktı ve sırıttı. "-ler. Dinçler."

"Ne istiyorsun Furkan?" Dedi abim bıkkın bir seste. A kişisi Furkan. Bunu aklıma yazarken köşeli jetonum düştü. Furkan bana çarpmıştı ve tutmuştu ama abim buna normalden daha fazla tepki vermişti. Üstelik benim bildiğime göre okulda abimin hoşlanmadığı Furkan adında bir çocuk vardı. Anlayacağınız. Bu Furkan, abimin okulundaki hoşlanmadığı -Bence nefret ettiği- Furkandı. Ve bana bilerek çarpmıştı.

Gözlerim iri iri oldu. Furkan bana baktı ve güldü. Abim beni arkasına doğru çok az çekti. Hafiften sendelerken ikisi de kolumu tuttu. Mavi gözlü çocuk sadece bakıyordu. Abim kolumda olan bir kendi eline bir de Furkan'nın eline baktı. O sırada asansör durdu ve ikisi de elini çekti. Abim bu sefer de elimi tuttu ve dışarı çıktık. Furkan mavi gözlü çocuğa baktı ve "Hadi gidelim Kutay" dedi. Aklıma direk 'Hadi gidelim Osman' gelince hafif kıkırdadım. Hepsinin bana baktığını farkedince gülmemi kestim. Önlerine dönüp bizden önce yemek salonuna giderlerken Furkan aklına bir şey gelmiş gibi durdu ve arkasına döndü.

"Bu arada dünkü anlaşmadan sonra bir şey istemiyorum. Sadece canının sağlığı." Abimin sinirlendiği elimi tutan elini sıkmasından belliydi. Bir dakika bir dakika, dünkü anlaşma demişti değil mi? Yani abim Furkan'ı görmüştü. Sadece rol yapıyordu. Allah kahretsin!

Flashback

Dün

Genç adam sigarasını bir kez daha çekti içine. Son çekişiyle biten sigarasını bankın kenarında çöp yerine bıraktı. Kardeşi uyumuştu ve her ne kadar kırılsa da ona kıyamamıştı. Kardeşi onun için her şeyden başkaydı. Kalbindeki en büyük odada saklıydı. Düşündü Koray, bir insan kardeşini bu denli sevebilir miydi? O seviyordu. Bir insan ne kadar çok sevebilirse o kadar çok seviyordu hem de. Hatta daha fazla. Onu korumak için her şeyi yapardı belki de. Denizi izleyip düşüncelere dalmışken arkadan ses geldi. Baktığında Furkan telefonu göstererek "Beni aramışsın." Dedi. "Gördüğünü bilmiyordum."

"Ben senin gibi salak değilim Kara. Seni de kardeşime bilerek çarptığını da biliyorum." Dedi adam pişkin bir şekilde ona bakan surata. Bu adamdan hiç hoşlanmamıştı. Para ve gurur delisi serserinin tekiydi. İntikam peşinde intikam alınacak şeyler yapıyordu ama yüzdüğü sular tehlikeliydi adama göre. Kardeşi derindi, çok köpek balığı vardı etrafında. Baştan uyarması lazımdı çünkü kardeşinin suyuna girerse yem olurdu.

"Bildiğini biliyordum Dinç. Sen zeki bir insansın. Anlamamak için gerizekalı olmak lazım. Ama sen de şunu anlamıyorsun. Umurumda değil." Furkan denize döndü. "Sana en büyük zarar verecek şeyi biliyorum artık."  Cebinden sigara pakedini çıkarttı ve Koray'a uzattı. "İster misin?"

Koray başını iki yana salladı ve gülüp bir adım öne attı. "Evet, bana verilecek en büyük zararı biliyorsun. Ama ne yazık ki ben de öyle." İki elinin birleştirip çenesine koyarak düşünürmüş gibi yaptı. "Ve işe bak. İkimizin de zayıf noktası aynıymış. Kardeşlerimiz." Furkan'a çevirdi bakışlarını. Sinirlenmişti Furkan. Kardeşini nasıl öğrendiğini bilmiyordu ama ona dokunulmasını istemiyordu. O çok masumdu Furkan'a göre.

Koray bir adım daha attı Furkan'a doğru. Şimdi tam olarak karşı karşıyalardı. "Benim kardeşim zehirlidir Kara. Dokunursan o zehir önce seni sonra tüm vücudunu öldürür. Kalbindekilerle birlikte." Elini adamın kalbine bastırdı. "Eğer öyle olmasını istemiyorsan şartımız olmalı." Furkan hemen anladı. Aileleri katmak istemiyordu savaşa. İşine gelirdi. O söylemeseydi kendisi söyleyecekti zaten. Üstelik Öykü'ye zarar verme gibi bir niyeti de yoktu. Uzun bir süre kızı izlemişti çünkü. Neden bilmiyordu ama kızın her şeyi hoşuna gitmişti. Abisine olan inadı. Bir şeyleri anlayınca pörtleyen gözleri. O çok tatlı ve masumdu. Tıpkı kendi kardeşi gibi.

"Anlaştık. Aileler yok."

Bizim ÖykümüzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin