-10-

1.4K 76 31
                                    

"Çok sevdim"

"Peki ya neden? Neden izin verdin ölmesine?" Hızla bana döndü.

"Elimde olsa verir miydim? Onun o depoda sıkışıp kaldığını bilseydim kurtarmaz mıydım? Onu göreceğim son gün olduğunu bilseydim bırakır mıydım? Ayrılır mıydım!"

Gözlerimden yaşlar düştü yine. İlk defa bu kadar açık konuşuyorduk abimle bu konuyu. Neler olduğunun sadece %1'ini biliyordum. Abim geçiştirdiği için sürekli kapanıyordu konu. Bazen de ben duymak istemediğim için. Ama bu sefer emindim. Hazırdım. Her şeyi duymak istiyordum. Abimde anlatmaya hazırsa tabi... Sırtımı dikleştirdim ve Emin bir sesle konuştum.

"Her şeyi bilmek istiyorum."

Kafasını iki yana salladı. Çelişkide olduğu çok belliydi. Cesaretlendirmek için omzunu sıktım. "Lütfen abi."

Bir tepki vermeden karşıya bakmaya devam etti. Neredeyse 10 dakika bu şekilde bekledik ama ne ben bir şey dedim ne o. En sonunda pes edip denize biraz daha yaklaşacaktım ki konuşmaya başladı.

"Duru" dedi derin bir nefes alırken. "Benim bu hayatta neredeyse senin kadar sevdiğim tek kişiydi." Yere oturdu ve elimden çekti oturmam için. Ben de oturdum hemen.

Abimin dediği doğruydu. Beni sevdiği gibi seviyordu Duru ablayı. Hatta belki de daha çok. Ona baktığında gözünün içi gülüyordu. Üçümüz bir arada olduğumuzda, kimse dokunamıyordu onun keyfine. Bana onu saatlerce, beni ona saatlerce anlatırdı. O kadar mutlu biriydi ki, yüzünden hiçbir zaman gülümsemesi eksik olmazdı. İnsanlara yardım etmeyi severdi. Çetesine çetem değil; en yakın arkadaşlarım derdi. Benim abim eskiden yaşayan biriydi. Ben de öyleydim. Duru abla bir yandan benim en yakın arkadaşımdı. Sırdaşımdı. Yengemdi. O, o kadar iyi birisiydi ki! Komikti, iyi sır tutardı, beni eğlendirmesini en iyi o bilirdi. Genelde her şeyi dalgaya alan, iş ciddi olduğunda şefkatli kollarını açan biriydi. Masum, birazcık da süslüydü.

"Ne kadar sevdiğimi oturup anlatmayacağım şimdi. Sen zaten biliyorsun. O gün bana onu lunaparka götürmem için tutturmuştu. Hatta bilirsin seni de çağırmıştık."

"Sonra sen hasta olduğumdan gelmemem için çaktırmadan beni tehdit etmiştin ve tüm gün ağlatmıştın." Güldü ve başını aşağı yukarı salladı.

"Götürdüm işte. Eğlendik. Sonra Selim çağırdı bizi depoya. Efe'nin doğum gününü kutlayacaktık kendi aramızda. Duru'yu bırakmak istedim ama tutturdu geleceğim diye. İnadını biliyorsun." Hafiften güldü yine. Ben de güldüm. İnatçılık konusunda benimle yarışabilecek birisi varsa o da Duru abladır.

"Birlikte gittik depoya. Kutladık doğum gününü. Pastayı yerken işte babam aradı. Çocuklarla işe çağırdı bir şey konuşacağım diye. Biliyorsun iş yeri yakın depoya. İki dakika gider geliriz diye düşündüm. O zamanlar güvendiğim bir arkadaşım vardı yanında. Ona emanet ettim Duru'yu. Duruyu emanet edecek kadar çok güveniyordum çünkü."

Gözünden bir damla daha aktı. Kimdi o emanet ettiği kişi? Tanıyor muydum? Güveniyordum... Eskiden... Tanımamam olasıydı çünkü abim eskiden olan ve tanıdığım tüm arkadaşlarıyla hala arkadaştı. Şu an arkadaş olmadığına göre...

Kimdi?

Yüzüne baktım devam etsin diye.

"10 dakika sürdü ya da sürmedi. Geldiğimizde her yer alev altındaydı. Bağırdım çağırdım Duru diye. İçeri girmeye çalıştım. Ama sokmadılar. Gözümün önünde yandı Öykü."

Gözünü sildi ve dişlerini sıkmaya başladı. O korkutucu haline geri dönmüştü. "Tek o şerefsiz çıktı içeriden. Onu suçladım. Ben yapmadım bile demedi. O Duru'yu yaktı, ben de onun hayatını yakacağım. Yaptıklarım bir hiç."

"O kim abi?"

Derin bir nefes aldı önce. Titrek ve sessiz bir nefesti bu. "Eskiden çok güvendiğim biri."

Sesi o kadar kısık o kadar çatallı çıktı ki kalbimin tam ortasında bir boşluk oluştu. Acıdan başka bir şey işlenmedi beynime.

Abimin bu kadar yaralı olduğunu nasıl tahmin edemezdim. Tek yarayı sevdiğinden almamış ki o, sadece yanan sevgilisi değilmiş. Arkadaşı yanmış, kalbi yanmış, o yanmış.

Bu yüzden mi kimseye arkadaş demiyorsun, abi?

Abime sarıldım. Güçlü değildim, ağlıyordum.

Acaba canı çok yandı mı? Nasıl uğraştı o depodan çıkmak için? Ateşi görünce çok mu korktu? Öleceğini anladığında? Abime bağırmış mıdır 'kurtar beni' diye? Yapacaklar listesini tamamlayamadı diye mi üzülmüştür yoksa?

Disneyland'a gidecektik, hatırladın mı Duru abla?

Abim bana dönüp gözyaşlarımı sildi. "Bu konuyu bir daha aklına getirme tamam mı Öykü? O ölmüş olabilir, ben ölmüş olabilirim, ama sen yaşamaya devam edeceksin. Duydun mu?"

Cevap vermeden ağlamaya devam ettim. Kollarımı sarsarak tekrar sordu. "Duydun mu?"

Başımı iki yana salladım. Bu konu burada bitmemişti.

Daha alınması gereken bir intikam vardı.

Merak etme abi, artık ben varım.

Öykü Dinç...

_________________

Ben geldim. Bölümü nasıl buldunuz?


Oy vermeyi unutmayın. Sizleri seviyorum.

Bizim ÖykümüzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin