"Nerdesin sen Hazal?"diyen babama cevap vermedim.Odama çıkıp üstümü değiştirdim.Teyzemler ve dayımlar gittikleri için evde bir tek babam,ben ve Ayça kalmıştık.Aşağı inip Ayça'ya baktım.Ders çalıştığını görünce rahatsız etmek istemedim.Babamla konuyu konuşmak için uygun zamandı.Salonun ortasında durmadan bir ileri bir geri giden babamın yanına gittim.Geldiğimi görünce "Bana bak sen çok terbiyesiz olmaya başladın!"diye bağırdı.Sesi oldukça otoriter ve kabaydı."Bunu sen mi söylüyorsun?"dedim sakince."Bana terbiyemi vermesi gereken sen değilmiydin?"diye ekledim."Ne demek istiyorsun?"dedi.Biraz daha sinirlenmişti şimdi."Terbiyemi vermek yerine,başkalarıyla zaman geçirmeyi seçtin ya.Tıpkı o İnci dediğin kadın gibi.Sahi neyi var o kadının.Bence sürtüğün teki..."dedim kaşlarımı kaldırarak.O anda hiç beklemediğim bir şey yaptı.Tam yanağıma kocaman,sert bir şaplak attı.İşte bu ilk şaplağım olmuştu.Bana kıyamayan annem burda olsa ne derdi kim bilir..."İşte bunu yaptığına pişman olacaksın..Bundan sonra ki hayatına Ayça ve ben olmadan devam edeceksin çünkü!"dedim kendimden emin bir şekilde."Ne demek o?"dedi."Seni mustakbel karın İnci'ye bırakıyorum demek."dedim ve hızlıca odama çıktım.Hemen gardroptan büyük valizimi alıp raftaki elbiseleri içine yerleştirdim.Küçük valizede Ayça'nın giysilerini yerleştiririm diye düşündüm.Ayça'nın odasına girdiğimde hala ders çalıştığını gördüm.Beni görünce kafasını kaldırdı."Hadi gidiyoruz Ayça!"dedim."Nereye?"dedi merakla."Ayça nereyeyse nereye sen hazırlan ve dediğimi yap!"diye bağırdım.Ses tonumun biraz yüksek olduğunu anlayınca daha alçak bir sesle "Birazdan söyleyeceğim ablacım."dedim ve gülümsedim.Babama olan öfkemi çocuktan çıkaramazdım.İstemsizce kalkıp elbisesini giydi.Ayça'nın eşyaları da alındığına göre artık gidebilirdik.Ama nereye gidecektik.Teyzemlerin yanına,Antalya'ya gitsem olurmuydu?Bir süre düşündükten sonra başka değişik yerlerin benim için daha iyi olacağını düşünmüştüm.Uzun düşünceler sonunda İstanbul'a v
gitmeye karar verdim.Hayatımı orada kuracak ve mutlu olacaktım.En azından bundan sonra annemi aldatan adamı görmeyecektim.Valizleri ve ceketimi alıp aşağı indim."Nereye gidiyorsun sen Hazal.Ben senin babanım.Sen benim himayemdeyken kendi kararlarını veremezsin!"diyen babama kin dolu gözlerle baktım."Şimdi mi aklına geldi benim babam olduğun?"dedim."Ya Ayça onu nereye götürüyorsun?"dedi.Benim soruma cevap verememişti.Bende ona cevap vermemiştim.Ceketimi giyip dışarı çıkarken Ayça "Nereye gidiyoruz abla?Ne zaman geleceğiz?"diye sordu."Gelmeyeceğiz Ayça."dedim sessizce."O zaman beni hiç bir yere götüremezsin abla!"dedi."Olmaz Ayça mecburuz!" dedim gözlerinin içine bakarak."Gelmiyorum ben!"dedi bağırarak.Bir kaç saniye bekledim.Çaresizce"Peki.."dedim.Son bir defa doya doya sarıldım kardeşime.Sonra yavaşça dışarı çıktım.Ayça pencereden bana bakıyordu.Babam odasına gönderene dekte bakmaya devam etti.Hava serindi.Rüzgarın çıkardığı sesi duydukça içim ürperdi.Gözlerimi kapatıp şehrimin kokusunu içime çektim.Çağırdığım taksi yarım saat sonra gelmişti.Havalimanına gidene kadar şehrin sokaklarını,caddelerini izledim.Bir ara gözlerim kapanmıştı.Bir kaç dakika sonra şoför "Geldik Hanımefendi!"dedi.Ücreti verip çıktım.İşte gelmiştim.Uçak biletimi aldıktan sonra bineceğim saati beklemeye başladım.Ezgi'yi arayıp havalimanında olduğumu söyledim.İlk başta çok şaşırdı ama sonra en doğrusunu yaptığımı söyledi.Ezgi'nin destek çıkması bana çok iyi gelmişti.Uçağın kalkış saati gelmişti.Şehrimi özleyecektim.Biraz hüzün biraz da heyecanla uçağa bindim.Yaklaşık 30-40dakikada İstanbul'da olmuştum.Şehrin sokakları yabancıydı.Fakat o kadar canlıydı ki hemen içim ısındı.Kalbilecğim bir otel buldum.Yarın olur olmaz kendime göre küçük,kullanışlı bir ev arayacaktım.Görevli yanıma gelip valizimi aldı.Kalacağım pansiyona götürdü.Tam o sırada birisi sertçe koluma çarptı."Dikkat etsene be!"diye öfkeyle bağırdım."Asıl sen önüne bak,körmüdür nedir!"diye karşılık verdi.Gece gece nerden çattım belaya diye düşündüm.Görevli pansiyonun önüne geldiğimizi söyledi.Valizleri içeri alıp kapıyı kapattım.Kendimi pudra pembesi renkteki yumuşacık yatağa attım.Burası çok şirindi.Tek kişilik bir yatak vardı.Orta boy tv'nin karşısında oturmak için rengarenk, yuvarlak,üç tane minder duruyordu.Duvarların rengi kırık beyazdı.Küçük bir mutfak ve banyo vardı.Buraya geldiğim için kendimi çok şanslı hissettim.Çok yorgun olduğum için ılık bir duş almanın beni gevşeteceğini,ve rahatlatacağını düşündüm.Bütün yorgunluğumu üzerimden attım.Çıktıktan sonra üzerime tavşanlı pijamalarımı giydim.Giymediğim zaman götümün donduğunu itiraf edebilirim.Pijamaların vermiş olduğu huzurla hemen uyudum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİ ÇOK SEV❤
Подростковая литератураAnnesinin ölümüyle sarsılmış ve ardından sorunlar yaşamış bir kızın önüne çıkan tatlı bela ...Aşkı bulmuşken onu koruyabileceklermi?...Hazal öğrendiği şeylerle bu aşkın yolunda yürümeye devam edecek mi?💁💓