Berrin yol boyunca derin düşüncelere dalmıştı.Hayatını doğru kelimelerle tamamlayamıyordu.Ve içinde bir huzursuzluk hakimdi.Aysel bunu farketmiş olmalı ki sürekli arkadaşının kafasını dağıtmak istiyor ona meyhanede olanlardan bahsediyordu.Fakat Berrin ne kadar da onu dinlemiş gibi yapsa aslında aklı başka yerlerdeydi.Hayatını düşünüyordu her seferinde.
(Ve tabi ki yarını.)Kaçıp,kurtulmak istiyordu bu şehirden.Bütün hayalerini,umutlarını,yalnızlıklarını her şeyi bir bavula sığdırıp gitmek istiyordu.
(İstanbul...Aslında bir zamanlar küçük Berrin'in hayal şehri ..Fakat onu İstanbul öyle bir karşılamıştı ki adeta bir tokat gibi suratında hissetmişti acısını.Gecesine bile hayrandı bu şehrin bir zamanlar.Fakat nefret doluydu şimdi gözleri.Gecesine çok kırgındı.Kaldırımlarına küfrediyordu her geçerken.Hayatın karanlığını,pisliğini ve çaresizliğini fıaıldıyordu kulaklarına..)
Ama ne mümkündü gitmesi!
Ve bu yalnızlık her seferinde bir umut fısıldardı kulağına...Berrin,çok dalgınsın be yavrum.Bak iyisin işte.Hem ben Selami'yle konuştum senden için bir kaç gün dinlensin dedi.
Berrin az bir zaman dilimi de olsa mutlu olmuştu.En azından bir kaç gün istemediği hallere girmeyecek ve en güzeli de birilerinin gönlünü hoş tutma çabasına erişmeyecekti.Yekta gözlerine inanamadı.Bu dünkü aklında kalan arabanın plakasıydı.Ve aynı adamlardı.Yekta düşüncelerine hakim olamadan arabayı takip etmek istiyordu.Hemen park ettiği arabayı alıp doğruca plakanın peşine düşmüştü.Belki de bu adamlar onu kalbinin götürdüğü sese ulaştıracaktı.Kendini dinlemeden ve ilk defa istemsizce mantıksız bir şey yapıyordu Yekta.Elinde sigarasıyla gidiyordu.#Siyahlı kadın#
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZIN SİYAHINDA
Teen FictionGrilerde kaybolmuş bir hayatın içinden.. Beyoğlu sokaklarında beyazlığı arayan siyahın hikayesi.. Bir o kadar masum bir o kadar kirli..?