Ertesi gün okula gittim. Gelirken Gür de oradaydı. Evet o küstah çocuğun adı Gür.Esmer teni beyaz lacosa o kadar uyum sağlamıştı ki.Saçları her zamanki gibi rüzgarda savruluyordu.
Yakışıklılığı kadar kalbi de güzel olsaymis keske.Ama maalesef o kadar kötü kalpli ki.
Sınıfa doğru gidiyordum.Bir ses;
-Günaydın Buğlem.Ya ben şey, dün yaptıklarım ve dediklerim için çok çok özür dilerim. Beni affedebilirsen ne mutlu bana,dedi .Şaşkındım ne yalan söyleyim .Ama ona hala sinirliydim.-Ne o yoksa ailen mi kızdı?
-Hayır ben pişman oldum,dedi.
Affetmek erdemliktir,derdi babam hep.Bende tam ona onu affetigimi diyecekken cantamda bir ıslaklık sezdim.Yok artik. Daha neler .Bunu da mi yaptın be !Sen artık çok oldun ama.Cantamdaki sulugumun kapağını açmış.Ben dönünce de cantam sırılsıklam.
-Yeter ama artik.Sen çok oldun ,dedim sinirli bir şekilde.Oysa gulerek sınıfa koştu.
Artik ona karşı nefretten başka birşey hissetmiyordum.Okulun ilk seneleri böyle geçti.Artik büyümüş ve ortaokula geçecektim.İlkokul dört sene boyunca bana eziyet gibi gelmişti. Ben okulu çok seven biri olarak yine pes etmeyip derslerime adapte olmaya çalışmıştim.
Emegimin karşılığıni da almıştım. Bütün bir ilkokulu pekiyiyle gecmistim.Ortaokul ilkokulumun çok da uzağında değildi.
Gidip gelebiliyordum rahatlıkla.
Sınıftakilere gelince ilkokularkadaşlarımın aynısıydı fakat bir beş on kisi karma olmuştu .Kimisi de farklı bir ortaokula yazılmıştı.
Siniftaki çoğu kişiyle iyi anlasiyordum.Kimisi de en az Gür kadar sinir bozucuydu.
(Arkadaşlar bu bolum biraz kısa olmuş olabilir ama asil hikaye ilerleyen bölümlerde. Sizi sıkmamak için kısa kesiyorum.Bilginize .
Umarım begenirsiniz...)