➡(11. bölüm)⬅ "Namı Diğer Şapkacı"

26.1K 898 33
                                    

İçimden geldi. Yeni bir gif...
.........

Yazarın ağzından:

Genç adam karşısındaki kıza gözleri parlak bir şekilde bakıyordu. Onu affetmişti sonunda. Kendisinden bir adım uzakta olan kızın belinden tutup sıkıca sarıldı. Genç kız da anın şokunu atlattıktan sonra kollarını boynuna doladı adamın. İkiside birbirlerini çok özlemişti. Özlemle sarılıyorlardı. Genç adam artık genç kızı asla yanından ayırmicaktı. Birbirlerine deliler gibi aşıklardı. Genç kız adamın kulağına doğru fısıldadı,
"Çok özledim seni."
Genç adamın dudakları yukarı doğru kıvrılırken konuştu,
"Bende. Bende seni çok özledim."
Genç kızın yaşları çoktan akıp adamın omzunu ıslatıyordu. Genç adam bunu fark ettiğinde genç kızın yüzünü görebileceği şekilde geri çekildi. Bir elini kaldırıp göz yaşlarını sildi kızın.
"Ağlama. Canım yanıyor."
Genç kız bunları duyunca daha çok ağlamaya başladı. Şu an mutluluktan ağlıyordu. Adamın göğsüne kafasını yasladı bu sefer. Saçlarına konan öpücükler ile huzurlu olduğunun kanıtına vardı.

Hayalin ağzından:

Ardanın arkasından gelen alkış sesi ile ayrılıp o tarafa döndük. Tüm topluluk bizi alkışlıyordu. Dayım, muaneden kişiler, Halil amca, Yılmaz abi. Evet Yılmaz abide burdaydı. Gözleri gözlerim ile buluştuğunda göz kırptı. Bende içten bir şekilde gülümsedim. Arda elini belime koyup beni yönlendirdi topluluğa doğru. Yılmaz abinin önüne geldiğimizde bizi tanıştırıcağını anladım. Yılmaz abi tekrar göz kırptığında oyun oynayacağını anladım. Arda tam konuşucakken Yılmaz abi elini omzuma koyup kendine çekip sarıldı.
"Naber Hayal."
Adımı galiba Ardadan öğrenmişti. Bende bozuntuya vermeyip kollarımı beline sardım.
"Iyiyim Yılmaz abi. Sen nasılsın? Anlattığın durum nasıl oldu?"
Ardanın şu an yüzünde şaşkınlık olduğunu tahmin etmek zor değildi. Karnıma sarılan kol ile geriye doğru çekilip sert bir göğüs ile buluştu belim. Sinirle konuştu.
"Siz nerden tanışıyorsunuz!?"
Yılmaz abi cevap verdi,
"Ohoo çok uzun zaman oldu."
Ardanın karnımdaki eli daha da sıktı karınımı.
"Doğru mu Hayal?"
Yılmaz abi gülerken bende gülerek cevap verdim,
"Evet. Uzun zaman oldu"
Daha da sıktı. Karnım ağrımaya başlamıştı. İşte kıskandığı o zaman anlamıştım. Elimi elinin üzerine koydum acıdığını belli etmek istermişçesine. Koyduğum an elini gevşetti. Elini çektiğinde ona döndüm.
"Yok Arda ya. Dün tanıştık."
Kafamı yere eğip devam ettim,
"Hastaneden çıktığımda sahilde tanıştık. Orda öğrendim evlatlık amcan olduğunu."
Bunu diyince üstelemedi. Dayım yanımıza geldi. Kolunu omzuma koydu Ardaya bakarak.
"Yeğenimi üzme damat. Sana emanet."
"Tabi efendim. Ona gözüm gibi bakacağım."
Son dediği şeyi yüzme bakarak söylemişti. O an anlamıştım beni asla bırakmayacağını. Gülümsedim. Varlığından daha yeni haberi olduğum Ceren geldi. Sıkıca sarıldı bana. Ayrıldığında Ardaya döndü,
"Enişte sakın bu kızı bir daha üzme. Külahları değişiriz."
"Üzmem."
Cerenin ne ima ettiğini anlamıştım. Cerende gittikten sonra arka bahçe boşalmıştı. Arda bana döndü. Gözlerimin içine bakıyordu.
"Seni asla bırakmicam."
Utançla başımı eğdim. Şu an yanaklarım alev topu haline gelmişti. Kahkaha sesi duymam ile kafamı kaldırdım. Arda karnını tutmuş gülüyordu.
"Ya niye gülüyorsun?"
"Yanakların kızardı. Utandın mı?"
Sinirle arkamı dönüp yürümeye başladım. Ne yani utanamaz mıyım? Kolumdan tutulup çekilmem ile sert bir göğüse çarptım.
"Özür dilerim. Sadece ne bilim benim önümde hiçbir kız böyle utanmamıştı. Komiğime gitti."
Sinirle konuştum.
"Tabikide benden başka hiçbir kız senin önünde utanamaz. Saçını başını yolarım."
Şu an onu acayip derecede kıskanmıştım. Ama yani tabikide benden başka kız seninle konuşmaz bile. Yani konuşabilir ama resmi bir dille.
"Benim hayalim kıskanmış mı beni?"
İki yanağımıda sıkıyordu. Çocuk gibi seviyordu resmen.
"Ya ne yapıyorsun Arda? Çocuk muyum ben?"
"Sinirliyken bile çok güzelsin."
Dalga geçmesine mi sinirlenim, yoksa iltifat etmesine mi sevinim? Kolunu omzuma atıp yürümeye başladı. Bende onunla birlikte yürüyordum. Ama hâlâ sinirim geçmemişti. Muanenin önüne geldiğimizde kolunu omzumdan attım.
"Çantamı alıp geliyorum."
İçeri girip odama yöneldim. Önlüğümü çıkarıp astım. Aynı yerden çantamı aldım. Dışarı çıktığımda Ardanın Yılmaz abi ile konuştuğunu gördüm. Endişeli bir hali vardı. Yılmaz abi de bir şey anlatıyordu. Yanlarına geldiğimde konuşmayı kestiler. Yılmaz abi bana gülümseyip konuştu,
"Görüşürüz Hayal."
Bende gülümsedim,
"Görüşürüz Yılmaz abi."
Yanımızdan ayrıldığında Ardaya döndüm. Aklıma gelen şey ile soru sordum.
"Bana telefon numaranı verir misin? Bende yok. Ama benimkinin sende olduğundan yüzde yüz eminim."
"Aynen öyle."
Telefonumu çıkarıp söylediği numarayı yazdım. Acaba onu ne diye kaydetsem? Buldum,
"Mafya Babası"
Kaydettiğimde arabasına doğru yürümeye başladık. Bindiğimizde sürmeye başladık. Benim evin önüne geldiğimizde arabadan indim. Ben eve girene kadar Arda orda durup beni beklerdi. Eve girdiğimde git işareti yaptım. El sallayıp gitti. Kapıyı kapattığım an sevinç çığlığı attım.

.........

Muayeneye girdiğimde Tuana yanıma geldi direk.
"Hayal hanım dün sizinle özel olarak konuşmak istiyen hastanız içerde. Dün gittiğiniz için bugün geldi."
Kaşlarımı çattım.
"O bahsettiğin hasta Arda değil miydi?"
"Hayır. Siz dün gittikten sonra geldi. Burda olmadığınızı söylediğimde gitti."
"Tamam."
İçeri girdiğimde siyah paltolu bir adam arkasını dönmüş camdan dışarı bakıyordu. Kafasında aynı siyah eski tür bir şapka vardı. Kapının sesini duymuş olacak ki yavaşça arkasını döndü. Kırklı yaşlarında biriydi. Beyaz saçı belli oluyordu kolayca şapkasının altında. İçine beyaz bir gömlek giymişti. Galiba tek renk buydu açık olan. Bir gözü kapalı duruyordu. Rahatsız olduğunu o zaman anladım. Gülümsedi.
"Sen Hayal Kılıç olmalısın?"
"Evet benim. Özel olarak konuşmak istemişsiniz?"
"Ah evet. Ciddi bir rahatsızlığım varda."
Koltuğa geçip oturdu. Bende montumu çıkarıp önlüğümü giydim. Çantamı da astıktan sonra sandalyeme oturdum. Gülümsedim.
"Adınız neydi?"
"Arif. Arif Demir. Ama bana şapkacıda derler. Lakabım."
Ayağı kalktı bir anda. Dedikleri şeyler ile kaşlarımı çattım. Odadan çıkıcakken arkasını döndü.
"Bu arada Ardaya selam söyle. İsmimi verirsen tanır."
Diyip çıktı. Ne demişti o az önce? Ardaya selamı mı söyle. Bu adamın Arda ile nasıl bir bağlantısı olabilir ki? Telefonumu çıkartıp Ardayı aradım. Ikinci çalışta açtı.
"Alo"
"Alo Arda. Arif Demir kim? Diğer bir adı ile Şapkacı?"
"Hemen uzaklaş ondan!"

 Arif Demir kim? Diğer bir adı ile Şapkacı?""Hemen uzaklaş ondan!"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

.........

Acaba Arif Demir kim? Namı diğer Şapkacı. Şimdi herkes kötü biri olduğunu anlamıştır. Bakalım bu adamın altından nasıl bir oyun çıkıcak. Öbür bölümde belki cevabını alabiliriz. Biraz kısa oldu biliyorum. Ama öbür bölümde inşallah uzun yazarım. Görüşürüz...

Kelime sayısı: 917

Mafya (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin