Duâ İle Sevdim

Edi ile Büdü

ILGAZ'IN AĞZINDAN

Bu kaçıncı bardak bilmiyorum. Üçten sonrasını saymadım. Her zamanki gibi sinirlendiğimde gece kulübüne gittim. Genelde dedeme sinirlenip buraya gelirdim. Ama bu defa durum farklıydı. O kız beni sinirlendirdi. Ne yaptığını bilmiyorum ama yine de ona öfkeliydim. Önce elini cam kesti. Tamam birazda benim suçum vardı. Ama dolaylı olarak. Aramıza giren, stor perdeye gözüm takılı kalınca odaları temizleyen temizlikçiye perdeyi çıkartmasını söyledim. O da sağolsun beni kırmadı. Kıramazda.
O odaya girdiğinde beni fark etmesini bekledim. Bekledim ve elime bir koz geçirdim. Elinde az önce ona verdiğim fotoğrafım vardı. Ve ona bakıyordu. Başını kaldırdı ve gözgöze geldik. Geldik ki ne geldik. Kahve gözlerinde korkuyla karışık şaşkınlık vardı. Valla sen onu az önce perdenin arkasından beni keserken düşünecektin. Şimdi yaktım çıranı Hazal.
Sakar, elindeki çerçeveyi yere düşürdü. Yüzünü buruşturunca kötü birşey olduğunu anladım. Odadan fırladım.
Odasına girdiğimde şaşkın şaşkın bana bakıyordu. Eli ise cam kırıkları içindeydi. Ona belli etmemeye çalıştım. Ben elini düşünürken o çerçevemi düşünüyordu. Aslında ortada hastanelik bir durum yoktu. Ama yinede o teklifi sundum ona. O ise korktuğunu belli etmemeye çalışarak teklifimi reddetti.
Elini avucuma alıp yavaşca açtım. Eli sıcaktı. Gözlerini kapatıyor, kendini sıkıyordu. Oysa buna gerek yoktu ki. Ben annemden antremanlıydım. Annem vefat etmeden önce yarasına pansumanı ben yapardım. Pansumanını bitirdiğimde yapamadım sanıp bana çatacaktı. Ama atacağı ok geri döndü. Teşekkürü zar zor etti. Ben ise teşekkürüne içten içe böbürlensemde bunu ona göstermedim. Ve her zamanki gıcıklığımı konuşturdum.
Bugün akşama kadar holdingteydim. Açıkçası zaman nasıl geçti anlamadım. Aşağıda Sinan'ı beklerken Alev geldi yanıma. Bir yerlere gidelim teklifini sundu ama o an havamda değildim teklifini reddettim.
O her zamanki gibi bana göre boş boş konuşuyordu. Asonsörden inen Sinan'a baktım. Gülüyordu. Yanında ise Hazal. Bu kız hangi arada iyileşti. Tamam kötü bir yara değildi ama. Bu kadar iyilikte fazlaydı. Kahkahaları lobide yankılanıyordu. İçten içe kızdım bu duruma. Sinan'ı kıskanmıştım sanırım. Evet kesinlikle Sinan'ı kıskandım. Yoksa Hazal'ı değil yani.
Belki de kıskançlıgımdan o an misilleme yapmak istedim. Elimi Alev'in beline doladım. Alev zaten çoktan hazır bu duruma. Hazal'ın yüzüne baktım tek bir ifadesi değişmedi. Niye değişsinki? Ben kimim ya da o kim?
Bu duruma daha da öfkelendim. Yine sebepsiz yere. Canını acıtmak istedim. Tam yanımızdan geçerken canını acıtacağını düşündüm. Ama nafile. Her zamanki gibi umrunda değildim. Alev'in yanına döndüm. Öfkemi kusmak için Alev'i öptüm. Evet öptüm. Herkesin içinde. Dedemin kulağına gideceğini bilmeme rağmen öptüm. Arkamda Hazal'ın beni izlediğini düşünerek öptüm. Umrunda olmayacağını bilmeme rağmen öptüm. Alev hiç düşünmeden hevesle bana karşılık verdi. Aniden ittim onu. Sanki kötü birşey yapmışımda yapmamam gerektiğini sonradan hatırlamış gibi.
Çıktım holdingten ve buraya geldim. Yanımdaki bar taburesine giyim tarzı midemi bulandıran sarışın bir kadın oturdu. Derin göğüs dekolteli ve bacaklarını sergileyen bir elbise vardı üzerinde. Normal bir zamanda olsa onunla bir gece geçirmeyi düşünebilirdim. Şimdi ise bende bir tutukluk vardı.Onu incelediğimi görünce beğenildiğini sanmış olacak ki bakışlarımdan cesaret alıp sordu.

- Senin gibi birisini nasıl yalnız bıraktılar yakışıklı?
Haklıydı kendimi övmüş gibi olmayayım. Girdiğim ortamlarda farkediliyordum. Özellikle kızlar tarafından. Bazen Hazal'la takışırken dediklerim yanlış değildi yani. Ama sadece onu sinir etmek için diyordum bunları. Yoksa egom filan yok yani. Eminim Hazal benim hakkımda öyle düşünüyor. Banane düşünürse düşünsün. O kız nerden çıktı şimdi?
Benden cevap bekleyen sarışına döndüm. Onu güzel bulmaya çalıştım. Tamam güzeldi. Her erkeğin sahip olmak isteyeceği cinsten bir kadındı. Bir hafta önce benimde ama şimdi hariç.