Ben, O ve Diğerleri..

3.7K 71 20
                                    

Okula gelmiştik. İnerken Fred arkamdan yaklaşıp kulağıma bir şeyler fısıldadı.

F- "İki dakika konuşabilir miyiz?"

M- "Ne oldu Fred?"

F- "Ya iki dakikacık Yüce İsa üstüne yemin ederim ki."

M- "Tamam tamam geliyorum." dedim ve bir ağacın arkasına geçtik. Beni ağaca dayadı kolunun tekini omzumun üstünden ağaca dayadı. Ben utana sıkıla konuşmaya başlamasını bekliyordum.

F- "Şey, bugün hangi derslerin var? Ona göre programımı değiştirebilirim de."

M- "Bunu sormak için bu kadar yakın olmak zorunda mıydın?"

F- "Rahatsız olduysan çekileyim prenses." 

Bana prenses demesi içimim erimesine yetiyordu açıkcası. Ama umursamaz tavırımı hiç bozmadan konuşmaya devam ettim.

M- "İyi olur ama böyle çok daha iyi."

F- "Söyleyecek misin artık?"

M- "Önce Tarih dersim var sonra da Geometri. Diğerlerini hatırlamıyorum şuan."

F- "Tarihte görüşmek dileğiyle."

M- "Görüşürüz." 

Yanımdan uzaklaşmıştı bile. Gerçekten gelecek miydi acaba? Neyse ilk derse girip bunu görecektim. Sırama oturdum. Gözlerim onu arıyordu. Daha gelmemişti. Bir süre bakınmak zorunda kaldım. Etrafım gerçekten ucubelerle doluydu! Belli bir gruba ayrılmış canlılar vardı. İlk grup: Popülerler. Her şeylere bir cevapları vardı, kızları sürtüğün tekiydi, erkekler de tıpkı pezevenk gibi.. İkinci grup: Kendi çapında eğlenenler. Bunların da kimi burnunda kalem taşıyordu, kimi siyah-kara tahtanın yanında sınıfı karartmak için konulmuş siyah çöp kutusuna bir şeyler isabet ettirmeye çalışıyordu. Ve son grup: İnekler. Her şeyi bilen, popülerlerin küçük köleleri. Ben bunlardan biri olamam diye düşünürken sınıfa öğretmen ile birlikte Fred girdi. Sözünü tutmuştu. Girer girmez öğretmene teşekkür edip bana göz kırptı. 

Ders başlayalı daha 5 dakika ya olmuştu ya olmamıştı. Zaman geçmiyordu. Bir an da kafama bi kağıt geldi. Kağıtta "Biliyorum sıkılıyorsun. Beni izle bugün, bu ders, sıkıcı olmayacak" yazıyordu. Atan tarafa baktığımda Fred'in gülümsemesiyle karşılaştım. Hoca her arkasını döndüğünde deli deli hareketler yapıyordu. Hoca zaten yeni nesil şarkıcıların düşmanıydı. Hep konuyu onlara getirip dersi kaynatıyordu. Ben gözü yaşlı gülerken sınıftaki herkeste bana katılıyordu. Öğretmenin ders anlatması tamamen bozulmuştu çoktan. Zaten anlatsa kimse dinlemiyordu. Bir sohbet havasında dersi bitirdik. Tenefüs zili çaldığında Fred yanıma geldi ve konuşmaya başladık.

F- "Derste hiç sıkılmadın dimi?"

M- "Sen çılgının tekisin."

F- "Biliyorum. Beni bu hâle senin aşkın getirdi."

M- "Ya deme öyle utanıyorum bak."

F- "Peki prenses nasıl isterse."

M- "Prensesin teklifinin hala geçip geçmediğini merak ediyor."

F- "Hangi teklif yoksa?"

M- "Ya okuldan kaçalım demiştin ya, hadi gidelim."

F- "Süper hemen çıkalım o zaman." dedi ve aşağı indik. Okuldan çıktığımız gibi ortalıkta gezinmeye başladık. Aç olup olmadığımı sordu. Açtım ve zaman geçmiyordu bende evet dedim. O zaman gel dedi ve elimden tutarak bir lokantaya soktu. Lokantanın girişi ışıl ışıldı. Tek sorun eşcinsel lokantası olmasıydı. Biz bunun farkında değildik tabi. İçeriye girer girmez bir masaya oturduk. Gelen garsonun kötü bakışları vardı üzerimizde. O kötü bakışlar altında menüden istediklerimizi söyledik. "Ben siparişler gelene kadar tuvalete gideyim." dedim ve kalktım. Tuvalete ilk girdiğimde gördüğüm şey karşısında şok olmuştum. İki kız öpüşüyordu ve birbirlerini elliyorlardı. Girmemle çıkmam bir olmuştu tuvaletten. Masaya geri dönerken birde ne göreyim! Bizim yakışıklı garson bir erkekle öpüşüyordu. Neyseki beni görmeden masaya oturdum. O oturduğu yerden bizim masayı görmesi zaten imkansızdı. Fred'in yanına gider gitmez bana şu kelimeleri söyledi.

F- "Az önce ne gördüm bilemezsin!"

M- "Yoksa iki kişi öpüşüyor muydu?"

F- "Evet ama.."

M- "Eşcinsellerdi."

F- "Nerden bildin?"

M- "Tuvalette ve masada öpüşenleri gördüm bende."

F- "Yoksa burası.."

M- "Evet eşcinsel lokantası."

Fred onlara gerçekten yargılayıcı gözlerle bakıyordu. Alaycıydı. Onu uyardım ve özür diledi. Yemeğimiz geldi neredeyse nefes almadan o yemekleri bitirip hemen kalktık. Fred'e okula gitmem gerektiğini bugün beni babamın alacağını söyledim. Fred kabul etti ve beni okula bırakıp oradan uzaklaştı. Liam'ı arayıp okuldan beni almasını söyledim. Zaman geçmek bilmiyordu...

..

Liam sonunda gelmişti. Arabasına bindim. "Hemen Mr. Sezars'ın evine sür!" dedim. Mr. Sezars'ın evini gözetliyorduk. Gelen giden yoktu. Çantamdan giysilerimi çıkarıp arkada giyindim. Liam zaten giyinik gelmişti. Ve son dokunuş maskeler! Etrafta kamera olabilirdi. Maskeleri de takıp eve gittik. Anahtarı elbet bir yere koymuştu. Her yeri aradık. Paspasın altını, kapının üst kısmını.. Bulamamıştık. Tam giderken yanlışlıkla kolum bir vazoya çarptı. Vazo kırılınca içinden bir anahtar çıktı. Sanırım bu işi de başarmıştık. İçeri girdik. Tertemiz bir evi vardı. Odasına çıktım koşarak. Bütün her yeri karıştırdım. Elime bir sürü fotoğraf geçti ve tabi para. Evinin fotoğraflarını çekip. Ona bir mesaj attım.

*Mesaj*

Evine girmek çok kolaydı. Arabana üzüldüm sanırım tamirdedir. İşini seviyorsan benim dediklerimi yapmak zorundasın. Ve tabi sevgilinin ölmesini istemiyorsan! Bu mesajı gördüğünü kimseye söyleme ve yalnız başına 3. caddedeki parka gel saat 21:00'da orada olacağım. Sakın ikinci bir insan olmasın senin zararına bebeğim.

Sevgiler;
Sapığın.

Bugün, o saatte orada olacağım. Ama şunu söylemeliyim gelsede gelmesede pişman olacak!

BABAM BIR GAY!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin