kızların hepsi dikkatini çekmeye çalışır gibi tam karşısında oturmuş gülüşüyorlardı. kuzenlerim olmasalar çoktan yolmuştum saçlarını başlarını...
ablamın ısrarlarıyla kızların yanına gitmiştik. tam karşısında oturuyordum ve öyle umursamaz egolu birşeye benziyordu ki, kafasını bile çevirmiyordu. o an kalkıp kafasını kırasım gelse de içimden -namuslu çocukmuş he kimseye de bakmıyor, yok ya kesin sevgilisi vardır, yoo neden sevgilisi olsun ki...- kendi kendime konuşuyordum. önümüzde ki o göl gibi soğuk suya girmeyi düşünüyorlardı. Allahım bu salaklar neden böyle. beni öldürün o suya girmem. oturmaya devam eder bi şekilde havlularını elimde tutuyor o'nları izliyordum. bu da egosundan ölür sadece müşterilerle ilgileniyordu. tam bi salak gibi etrafında dolanmaya başladım. normalde oraya girince kalkana kadar yerimden kıpırdamayan ben etrafı tavaf ediyordum. ee napıyım yani göz görmeyince arıyordu...
yengemlerin bağırışından sofranın hazır olduğunu anlamıştım. yine suratımda o memnuniyetsiz tavırla masaya doğru yürüdüm. ablamın masaya zorla oturttuğu bir gün ve tabiki yine sövüyordum...
önüme etleri doldurmuşlar 'buse bunlar bitsin lütfen' diye söyleniyorlardı. ama kimin umrunda? dedikten 3 dakika sonra kusmak için onun önünden koşarak geçtiğimi hatırlıyorum.