8.bölüm
Bong Cha ertesi sabah kendini yatakta bulmuştu.
Dae Ho'nun geri dönüşünü rüya zannetmişti.
Fakat bu yanılgısı kısa sürmüştü.
Yanında kırmızı bir gül vardı.
Gülümsemişti ve o an heryer parıl parıl olmuştu.
Kahvaltıya indiğinde herzamanki görüntü vardı;Annesi çayları koyuyor,üvey babası çayı yudumlayarak gazete okuyor,kardeşi telefonu ile uğraşmaktan çubuklarıyla zeytini yakalayamıyordu.
Herşey normal gibiydi.
Masaya oturduğu an üvey babası gazetesini katlayarak arka sayfaya geçti.
Birden Bong Cha'ya dik dik bakmaya başlamıştı fakat hemen ardından ufak bir gülümsemeyle gazetesine döndü.
Bong Cha şaşkınlığını çubukların ucunu ısırarak belli ediyordu.
Her zamanki aşağılanma gitmiş yerine ufakta olsa bir gülümseme gelmişti.
Bu Bong Cha'yı daha da mutlu etmişti.
Kahvaltısı bittiğinde okula doğru yola koyuldu.
Herkes Bong Cha'ya selam vermeye başlamıştı.
Hea Jung ile karşılaştı ve gülümseyerek,sohpet ederek okul binasına girmişlerdi.
***
Dae Ho'da ise durumlar biraz farklıydı.
Jae Hye sürekli onu rahatsız ediyordu ve huzursuzluk çıkartıyordu.
Onu göndermek için türlü türlü şeyler yapsa da en sonunda başarısız
oluyordu.
En sonunda Büyük Büyücüye giderek durumu anlatmıştı.
Büyücü Jae Hye'yi başka bir ülkede,başka insanlara yardım edebilmesi için göndermişti.
Artık her ikisi de mutluydu;Dae Ho da,Bong Cha da..
***
Bong Cha ve üvey kardeşi yolda karşılaşmışlardı.Üvey kardeşi
-''Aigoo,evde görüyorum şimdi de okul çıkışında mı?Senden bıktım Bong
Cha'' diyerek kulaklıkları kulağına takarak müzik dinlemeye başlamıştı.
Bong Cha ise
-''Sana da merhaba Ae Hwa.'' diyerek gülümsemişti.
Evin önüne geldiklerinde üvey babasının yere düşmüş olduğunu ve nefes alamadığını gördü.
Ae Hwa,babasının yanından sakince geçerek eve girdi.
Bong Cha ise koşarak yanına gitti ve
-''İyi misiniz?Hadi hastaneye gidelim,tutunun bana'' diyerek ayağa kaldırmıştı üvey babasını.
Üvey babası ise
-''Ben iyiyim kızım.Teşekkür ederim.Seninle biraz konuşabilir miyiz?'' demişti üzgünce.
Bong Cha ise hiçbirşey anlamamışçasına kafasını salladı.
Bankların olduğu sahile gelmişlerdi ve bir banka oturmuşlardı.
Üvey babası
-''Söze özür dileyerek başlamak istiyorum.Bu zamana kadar sana kötü davrandım.Sen Ae Hwa'dan çok daha iyi,çok daha güzel,çok daha sevecendin.Bu da benim canımı sıkıyordu fakat şuanda anlıyorum ki çok büyük bir günah işlemişim.Neden sana öyle davrandığımı bilmek istiyorsan...'' demişti fakat Bong Ch a sözünü
-''Hayır,söylemeyin.Bilmek istemiyorum.Özrünüzü kabul ediyorum.Artık eve dönsek iyi olacak.'' diyerek kesmişti sesi titreyerek.
Ayağa kalkarak eve döndüler ve herzamankinden daha iyi anlaşmaya
başlamışlardı.
***
Ertesi gün okulda yılsonu balosunun tarihinin,yerinin yazılı olduğu panonun çevresi dolup taşmıştı.
Bong Cha,balonun 'haftaya cumartesi' olacağını gördü.
Heyecanlanmıştı ve hemen okuldan çıkarak büyük parka gitti ve kolyeyi ovalamıştı.
Dae Ho hemen ortalıkta belirmişti ve
-''Omoo,hiç çağırmayacaksın sanmıştım.'' diyerek kollarını 'çiçek olma' pozisyonuna getirmişti.Bong Cha,Dae Ho'nun yanına geldi ve 'aigoooo' diyerek burnunu sıkmıştı.
Dae Ho'nun o ciddi yüzünü birden büyük ve tatlı bir gülümseme almıştı.
Bong Cha üzgün bir suratla
-''Haftaya cumartesi balo var fakat gidecek kimse yok.Kimse teklif bile etmedi.'' demişti.Dae Ho
-''Omo.Nedense hiiç şaşırmadım.Bu çirkinlikle daha da bekleme bence.'' demişti fakat aklında şeytanca planlar fıldır fıldır dönüyordu.