10.bölüm
Bong Cha sabah,dünün mutluluğuyla uyanmıştı.
Aşağıdan bağırış sesleri geliyordu.
Hemen aşağıya gittiğinde üvey babası ile annesinin kavga ettiğini gördü.
Annesini ilk kez bu kadar sinirli,hüzünlü ve yorgun görmüştü.
Odasına çıktı ve büyük beyaz ayıcığına sarılarak güçleniyordu.
Toz pembe mini eteği ve üzerindede şeker bir tişörtle aşağıya indi.
Kavgaları hala devam ediyordu.
Bong Cha buna daha fazla dayanamadı ve
-''Yeter!Kesin şunu!'' diyerek masaya vurdu.
Annesi ise hemen ardından,sakince kızının yanına gelip onun saçlarını okşayarak
-''Biz ajjushiyle ayrılıyoruz.Eşyaları toplayacağım ve Japonya'ya,teyzenin
yanına gideceğiz.'' dedi.
Bong Cha'nın gözleri açıldı ve
-''Bana sormadan nasıl böyle bir karar alırsın?Japonya'ya gitmekte nerden çıktı şimdi.'' deyip odasına çıktı.
Annesi de arkasından çıkarak beraber odaya girdiler.
Üvey babası ise ardlarından sadece masumca bakıyordu.
Beyaz yatağın üzerine oturdular.
Annesi konuşmaya başlamıştı
-''Biliyorum canım evladım,sana yeteri kadar bakamadım seni hep eksik bıraktım.Ah şu fakirlik!Ben çok kötü bir anneyim değil mi?Bir kızına bile bakamayan,başkalarına muhtaç olan rezil bir kadınım değil mi?Ah canım evladım,eğer Japonya'ya gidersek teyzen bana orada iş bulacak rahat edeceğiz.'' demişti.
Bong Cha annesinin bu konuşmasından çok etkilenmişti ve ona kocaman sarılmıştı.
Bong Cha
-''Tamam,gidelim.Bu arada,sen dünyanın en iyi ve en güzel annesisin'' demişti ve annesinin gözlerinden akan yaşları bir bir siliyordu.
Valizini hazırlamaya başlamıştı ve camdan dışarı baktığında geçirdiği acı-tatlı olayları hatırlamıştı.
Babasını ilk kaybettiği gün,odasından gözüken büyük tepedeki parktı.
Dae Ho ile bile ilk kez orada karşılaşmıştı.
Babasının,kendi küçüklüğünün,ailesinin,arkadaşlarının bütün anılarını terk edip Japonya'ya gidecekti.
Hemde ilk uçakla.
Birden 'yanımda iyi ki Dae Ho var.Eğer o olmasaydı ne yapardım?İyi ki benimle heryere gelebiliyor.' diye içinden geçirdi.
Annesinin
-''Hadi Bong Cha,gidiyoruz.'' deyişiyle kendini toparladı ve gözünden akan iki-üç damlayı sildi ve bavulunu ve ayıcığını alarak aşağıya indi.
Üvey babası ve kız kardeşiyle vedalaşmıştı.Ae Hwa'nın gözlerinden yaşlar akıyordu.
Bong Cha şaşırmıştı fakat küçük bir tebessümle şaşkınlığını bastırarak Ae Hwa'nın yanağında bir öpücük kondurmuştu.
Daha sonra birdaha uğramamak üzere o evi terketmişlerdi.
***
Havaalanına varmışlardı ve hatta uçaklarının kalmasına sadece 15 dakika vardı.
En sonunda anons gelmişti.
Tam uçakların olduğu yere geldikleri anda kolye birden titremeye ve
Bong Cha'nın boynunu dehşet bir derecede yakmaya başlamıştı.
En sonunda kolye kırıldı.
Dae Ho birden ortada belirdi.Bong Cha Dae Ho'yu gördüğü anda annesine
-''Ben lavaboda mp3ümü unutmuştum.Onu almaya gidiyorum.'' diyerek
Dae Ho'nun yanına gitti.Bong Cha
-''Dae Ho,bu kolyeye ne oluyor böyle?'' dedi.Dae Ho'nun yüzü fena
derecede asılmıştı ve
-''Bunu söylemeyi gerçekten istemiyorum ama kolye kırıldı ve bizim aramızdaki ilişki de bozuldu.Eğer kolye yaratıldığı ortamdan başka bir boyuta geçerse yok olur.Bunu sana yeni söylemiş olmamın nedeni benim de yeni öğrenmiş olmam.'' dedi.
Bong Cha şaşıp kalmıştı ve
-''Bu,bu olamaz.Çok saçma...'' demişti.
Dae Ho ise
-''Birzdan ikimizin de hafızaları silinecek.Bu yüzden...sana son kez sarılıp öpebilir miyim Bong Cha-ssi?'' demişti ve bir adım atıp Bong Cha'ya yaklaşarak onu dudağından öpmüştü ve sarılmıştı.
Yavaşça geri çekilerek parmağını şıklatıp kendi dünyasına geri dönmüştü.
Bong Cha sessizce 'Dae..Ho..' diyerek ağlamaya başlamıştı.
Fakat sadece 10 saniye sonra Dae Ho ve Bong Cha'nın hafızalarından birlikte geçirdikleri tüm zamanlar silinmişti ve kırılan kolye de Bong Cha'nın boynunda yok olmuştu.
Uçağa binmişti fakat sanki kalbi hiçbirşeyi unutmamış gibi acı vermeye devam ediyordu.
Nedenini merak ediyordu ve istemsizce ağlıyordu.
Dae Ho ise hayatına devam ediyordu,hiçbirşeyden haberdar değildi.
Fakat Büyük Büyücü herşeyi biliyordu ve Dae Ho'ya bir şans vermek için onu insan yapacaktı.
Dae Ho'nun yanına gitmişti ve
-''Senin için haberlerim var.'' demişti.
Dae Ho ise meraktan çatlayacaktı.
Büyük Büyücü söze devam etti
-''Büyücülerin arasında en çok göreve katılmış olan büyücüye 'insan olma' hakkı tanınacak.Yanılmıyorsam sen bu görevde çalışalı 700 yıl olmuştur.Bu yüzden seni seçmeye karar verdik.'' demişti.
Dae Ho birden Büyük Büyücüye sarılıp yanaklarını sıkmıştı ve
-''Hangi aptal böyle bir şansı geri teper ki.Tabiiki de EVEEET!'' diye bağırarak odanın içinde koşturuyordu.
Ancak Dae Ho'nun insan olabilmesi için tam 3 yıl geçmeliydi.
