Kalemle ritim tutarken gözlerim ayaklarıma kaydı. Ben kaçarken Korkmaz Bey o anki sinirle ayakkabılarımı camdan fırlatmıştı. Dudaklarımı birbirine bastırıp ofladım. Neydi bu adama bu kadar katlanmamın sebebi. Hayatımın iplerinin bu işe bağlı olması mı ? kesinlike! Dikkatimi dağıtan telefon sesi olmuştu. Korkuyla kulağıma dayadım.
'' Odama gel.''
'' Geliyor...'' cevap vermeme bile gerek kalmadan yüzüme kapatmıştı telefonu. Korka korka kapısının önünde buldum kendimi önce kapıyı tıklattım. Gel deyince ağır bir vaziyette kapıyı açıp yüzünü inceledim. Öfkesi hala dinmemişti. Karşısına dikildim ve ellerimi arkada birleştirdim. Bir süre sessiz kalınca fırsatı kolladım.
'' Özür dilerim.''
'' Baştan anlaşalım odamda bulunan hiç bir şeye dokunmanı istemiyorum. Aksi takdirde senin yüzünden katil olacağım.'' Başımı olumlu anlamda sallayıp sustum.
'' Bir tane kahve istiyorum bol köpüklü olsun.'' Başını tekrar gömdü dosyalarına. Hayır anlamadığım o ıvır zıvırdan ne anlıyorsa. Etrafı incelemeye başladım şimdi nasıl anlatacaktım derdimi. Elini saçlarına geçirip sıkıntıyla ofladı.
'' Ne bekliyorsun.'' Alev alan bakışlarını gözlerime dikince olduğum yerde sıçramak geldi içimden. Ödümü koparmıştı.
'' Bu halde nasıl gideceğimi düşünüyorum.'' Sabır dilercesine başını kaldırdı.
'' Ne varmış halinde.''
'' Ayakkabılarım öfkenize kurban gitti efendim.'' şirin şirin sırıttım. Bakışları ayaklarıma kaydığında gözlerinde ki suçluluk ifadesini bir sürede olsa kavradım ancak uzun sürmemiş tekrar o öfkesi dolmuştu gözlerine. Sırtını koltuğa yasladı ve tek kaşını kaldırdı.
'' Acıma mı beklemiyorsun heralde. Seni kovmadığma say.'' dudaklarımı sarkıtıp kaşlarımı çattım. Bu adamda vicdan falan yoktu. Arkamı dönüp odadan çıktım ve kapıyı hiddetle örttüm. O keyifli sırıtışı muhtemelen yine yayılmıştı yüzüne. Merdivenlerden inerken bir çok çalışanın tuhaf bakışları eşliğinde utanıp sıkıla yürüyordum. Çoğuda sırıta sırıta fısıldıyordu arkamdan. Umurumdayadı ama umurumda değilmiş gibi davranıyordum. Korkmaz Beyin istediği kahveyi kapıp daha fazla dikkat çekmeden odasına çıktım. Odasına girdiğimde uyuduğunu farkettim. Zavallı adam yorgunluktan başını koltuğa yaslamış uyukluyordu. 1 Saniye lafımı geri alıyorum. Bu adam zavallı falan değildi cin gibiydi mübarek. Aklıma gelen sinsi fikirle yanına yaklaştım ve masanın arkasına geçip iyice yanaştım. Yakından daha karizmatik duruyordu ama bunu düşünmenin vakti değildi. Uykusunun ağırlığından faydalanıp eğilerek ayakkabılarını çıkardım. Muhtemelen altın değerinde olan bu ayakkabılar intikam fitilini ateşlememe yeterdi. Ses çıkarmamaya özen göstererek pencereye yaklaştım ve camı açtım. Öncelikle birini yaralamamaya dikkat etmeliydim aşağı ufak bir göz gezdirdikten sonra ayakkabıları fırlattım. ancak dikkatsizliğim yine bir bedel ödetmişti. Ayakkabıların biri sokakta yürüyen adamın kafasına denk gelmişti. Panikle etrafı tarayan adama denk gelmemek için korkuyla camı kapatıp hızlıca çıktım odadan.
***
Başımı gömdüğüm masada dikkatimi tamamen uykuya vermişken uykumun kaçmasını sağlayan tıkırtı sesleri ve gözüme çarpan bir çift çorap olmuştu. Başımı kaldırdığımda karşımda dikilen Korkmaz Beye yutkunarak baktım ve uyuşuk bedenimi nihayet masadan ayırarak doğruldum. Bakışlarım öfkesinden kuduran adama sabitlenirken vereceği tepkiyi korka korka bekledim. Fakat en ufak bir tepki vermiyor sadece nefretle inceliyordu beni. Ben mahsumum der gibi baktım.
'' Seni öldürmemem için bana bir neden söyle.'' elimle saçımı kaşıyarak düşünmeya çalıştım ve sanki gerçekten bir neden bulmuşum gibi utana sıkıla ona baktım.
'' Sevimliyim ve suçsuzum.'' öfkeyle karışık gülerek başını çevirdi. Uzanıp kolumu kavradığında neye uğradığımı şaşırdım. Arkasından sürükler gibi beni koltuktan kaldırınca, ikimizinde çıplak ayakla olmasına gülmemek için dudaklarımı zorlukla bastırdım. Gerçi onda en azından çorap vardı. Hızla odasına geçtiğimizde kolumdan çekiştirerek itti beni içeri. Afallayarak yere yapışmam kaçınılmaz olmuştu. Bu kadarı da fazlaydı ama, hışımla ayağa kalkıp üzerine doğru yürüdüm aramızda çok ufak bir mesafe vardı. Kısa boyumdan dolayı başımı kaldırıp yüzüne bakabiliyordum. İyice yüzüme doğru yaklaştı oda ve alev alan bakışlarını gözlerime sabitledi.
'' Aptalın tekisin!'' ardından geri çekilip omuzlarımdan tutup beni zorla masasının olduğu tarafa çevirdi ve masanın üzerindeki kutuya uzattı işaret parmağını.
'' Aslına bakarsan vazgeçtim. Seni düşündüğüm için asıl aptal ben oluyorum.'' beni bırakıp masaya ilerleyerek kutuyu eline aldı ve bir çift ayakkabı çıkardı. Bir kadını mest edecek ayakkabılar sanki gözümün önünde dans ediyordu. Tek kelimeyle muazzamdı. Ancak korkmaz bey hışımla önüme atarak tekrar beni odasından kovdu. Bir günde iki defa batırmıştım her şeyi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACEMİ ASİSTAN (Sakarlar Kraliçesi)
ChickLitSakarlıklarıyla bezdiren bir kadın... Öfkeli ve bir o kadar anlayışlı bir adam... Klişelere kafa tutan patron ve asistanın hikayesi. '' Asistan neyi bekliyorsun.'' '' Özür dilerim hemen geliyorum efendim.'' Arkasından koştum. O önde ben arkasında il...