-29-

561 56 32
                                    


"Xiaohan!"
Luhan rüyasından uyanmasına sebep olan sesin farkına varınca gözlerini açtı.

"Uyuya mı kaldın?"

Genç adam eli ile gözlerini ovuştururken başını ayakta dikilen arkadaşına doğru kaldırdı.

"Neler oluyor?"

Yixing, yer yatağının üzerinde oturan Luhan'ın yanına çöktü.

Bu sabah yaptıkları tartışmanın üzerine daha sıcak görünüyordu. Onun haricinde gün içerisinde bir kez daha konuşmuşlardı.
O zaman da soğuktu.

Yixing biraz ona doğru eğilip fısıltıyla konuştu.
"Aşçı ve cariye..."

Gözleri hızla açılan genç adam unutkanlığına lanet etti. Dudakları da açılmıştı.
"Ne, dışarıda mı?"

Uzun olan başını olumlu anlamda salladı. O karanlıkta, karşısında bebeksi suratıyla duran adamı görmek sinirini biraz olsun yatıştırmıştı.

Uzanıp pürüzsüz tenine elini sürmek istiyordu.

"Yorgun görünüyorsun, onları geri yollayacağım."

Asker gitmek üzere başını çevirmişti ki Luhan kolunu tuttu.
Yixing artık alıştığı atışları tekrar hissedince gözlerini yummuştu.

"Hayır, onları buraya getir. Bunu ertelemeyeceğim."

Bu atışları engelleyemiyordu. Yıllardır da engelleyememişti.
Gözleri bir anlığına omzu açılan geceliğe kaydı, ama sonra tekrar yüzüne dönmüştü.

"Gün içerisinde çok yoruluyorsun Xiaohan. Senin için endişeleniyorum, bugün için biraz daha dinlemelisin. Onlarla yarın gece görüşürüz, yarın yorulmamanı sağlayacağım."

Luhan hala kolunu tutuyorken ne dediğini bilemiyordu. İyi hoş ya bilmek de istemiyordu.

Oturan adam başını eğerek gülümsedi.
" İyiyim. "

Başını eğerken ki tebessümü, yanağında beliren gamze ve kırmızı dudaklar...
O gece Yixing'in gördüğü en güzel şeydi. Aynı atışlar yinelendiğinde onun kızarık dudaklarının tadına bakmak istiyordu delicesine.

Luhan eğik başıyla mırıldandı.
"Benim için endişelenmene gerek yok." - biraz bekleyip başını kaldırdı-"Hadi onlara içeri gelmelerini söyle."

Uzun olan başını sallayıp çömeldiği yerden kalktı. İyi ya Luhan'ın, kolunu kavrayan uzun parmakları da kaybolmuştu. Mükemmel gülümsemesi ve kırmızı dudakları da...

Kapının kulpunu tutmuştu ki tekrar onun güzel sesini işitti.
" Sana benim için endişelenmemeyi emrediyorum Zhang Yixing."

Yixing gitmeden o güzel gözlere takılı kalarak derin bir nefes aldı. Yıllardır bu işkencenin esiri olmuştu...
********

Orta yaşlı Aşçı ile göz göze geldi genç Prens. Aşçı yavaşça yere kapanırken mırıldanıyordu da;

" Majesteleri Qing Xiaohan Hazretleri."
Sesleri kısıktı çünkü geceydi ve kimsenin uyanmasını istemiyorlardı. Eğer gecenin bir vakti onları görürlerse her birinin başı büyük belaya girerdi.

Cariye kız da eğilirken Luhan tatmin olmuş bir şekilde gülümsedi.

Secde eden adam oturmaya başladığında ona döndü.
"Çin'li olduğunu işittim. Buradaki görevinden bahset."

Orta yaşlı adam başını 'evet' anlamında eğip konuşmak üzere dudaklarını araladı.
"İmparator Hazretleri tarafından görevlendirildim. Görevim Joseon Kralı'nı zehirlemek."

OH Kingdom-Forbidden Love ➻ HunhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin