-28{M}-

981 65 24
                                    


Sehun gülümseyerek baktı önünde oturan adama. Davranışları ile onu derinden etkiliyor ve kişiliğinin güleç yanını sürekli ortaya çıkarmaya itiyordu onu.

Yeni kestiği saçları ıslaktı. Başındaki havlu ile Sehun onun ıslak saçlarını kuruluyordu. Prens'in de kafasında bir havlu vardı. Nehire girip çıkan bedenleri saçlarının aksine çoktan kurumuştu.

Uzun olan da tıpkı onun gibi saçlarına kısa kesmek isterdi fakat burada koca bir krallığın Veliahtıydı, şu an için bu imkansızdı.

Sehun parlak gülümsemesini sürdürürken yeterince kuruladığını düşünerek havluyu onun nemli başından çekti.

Luhan minikçe kıkırdamıştı.
"Hayır..."
"Biraz daha yap."

Uzun olan aldığı emir ile havluyu ters çevirip tekrar onun başına koydu ve yumuşakça başını ovalamaya başladı.

Kısa olan onu affettiğine dair bir şey söylememişti. Hatta hala ona kızgındı ama Sehun nehirden çıktıktan sonra Luhan'ı da almış ve ikisi birlikte Saray'a gelmişlerdi.

Onları kapıda bekleyen Jongdae ile karşılaşmışlardı.

Luhan, Muhafız'ın kısa saçlarını gördü ve işte o an mırıldandı.
"Benim saçlarımı da kes Jongdae-ah."

Şimdi ise iki aşık bu vaziyette, sıcak bir ortam yaratan mum ışığında, birbirlerinin farkında olmadan gülümsüyorlardı.
Luhan odasını bir kez daha bu adama açmıştı.

Luhan oturduğu yerde kıpırdandı. Uzun ince parmaklarını başına çıkarıp onun ellerini tuttuğunda temasın getirisi zaten hızlı atan kalbi bir hayli hızlanmıştı.

Sehun'un ellerini durdurdu. Onun ellerini başından yavaşça çekerken kalçasını da hareket ettirerek yavaşça arkasına, yüzünü Sehun'a dönmüştü.

Uzun olanın gülümseyen yüzünü gördü. İyi hoş ya Luhan'da gülümsüyordu.

Birbirlerinin gülümseyen yüzlerine baktılar. Luhan'ın güzel gözlerine mumdan yayılan ışık vuruyor ve olduğundan daha da parlak görünüyordu.

Sehun'un yüzüne vuran gölge ise onun sert yüz hatlarını daha da ortaya çıkarıyor ve o daha da erkeksi görünüyordu.

Sehun onun güzel sıfatını seyrederken mırıldandı.

"Böyle de çok güzel görünüyorsun. "

Onun güzel, kısa saçlarından bahsediyordu. Uzun saçlı da, kısa saçlı da... Luhan her haliyle güzel görünüyordu.

Kısa olan sinirli görünmeye çalışarak bakmayı denedi. Kaşlarını çattı, dudaklarını büzdü.
Bu haliyle yeni doğmuş bir bebekle aynı yüz ifadesine sahipti.

Öfkeliymiş gibi yavaşça onun koluna vurdu ve aynı anda da mırıldandı.

"Delirdin mi? Bana iltifat etme. Seni hala affetmedim."

Prens'i güldürmüştü. Sehun ışık vurmasa da sevinçten parlayan yüzü ve gülümsemesi ile ona baktı.

Onu da hafiften güldürmüştü.
Luhan saklamaya çalıştığı gülümsemesiyle başını biraz aşağıya eğdi.

O an içinden geldiği gibi davranıyordu. Ne görev ne de başka bir şey. O, o an sevdiği adam ile oturmuş sohbet ediyordu. Hiçbir zaman normal olamayacağını bilse de kim bilir belki de olabileceği en normal zamandaydı, çünkü Luhan biliyordu ki bugünleri ileride mumla arayacaktı.

Tekrar kaldırdığı başıyla kendisini seyreden adama baktı. Sehun sanki bir sanat eserini seyreder gibi seyrediyordu onu.

Vücudunu hareket ettirdi ve ileri uzanıp onun başındaki havluya dokundu. Aslında dokunmak istediği onun ipeksi saçlarıydı.

OH Kingdom-Forbidden Love ➻ HunhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin