Hugo Ravenclaw

97 10 0
                                    

"Hmm... Benimkisi okulun kuzeyinde. Lily'ninkisi güneyde. Bence sizinkiler batı ve doğudalar."
"Salazar eminim batıyı seçerdi."
"Bir Hufflepuff kesinlikle doğuyu seçer."
"Öyleyse seçenekleriniz azaldı." dedim. Hafif bir tebessümle. Aslında onlar hakkında içimde tanımlayamadığım bir sıkıntı var. Noel'e az kaldı ve şu ana kadar olaylar genelde hep ben ve Lily'nin etrafındaydı. Stella ve Salazar olayların çoğuna yardımcı özne kaldı. Bu benini hem rahatsız ediyor hem de ürkütüyor.
Hepimiz dört bir tarafa dağıldığında ben de kuzeye, kütüphaneye doğru seri adımlarla yürümeye başladım. Açıkçası oraya dönmek ürkütücü. Sonuçta orada gözlerimin önünde birileri öldü ve 'puf' oldu.

Düşüncelerimi ve hayal gücümü zincirlemeye çabalayarak 'giriş' e doğru gitmeye başladım. Henüz bir kütüphane görevlisi gelmediğinden kütüphane kapatılmıştı ve öğrenciler yanlızca bir profesör eşliğinde buraya girebiliyorlardı.

Şükürler olsun, burada da ayrıcalığım ve geçiş hakkım var. Fakat... Tuhaf bir yoldan.

Şu anda da teknik olarak zaten kütüphaneye değil, Sırla Odasının kapısının bulunduğu kızlar tuvaletine gidiyorum. Orada gerçekten haddinden fazla ağlayıp zırlayan basilisk tarafından öldürülmüş bir kız var. Gerçekten sinir bozucu biri olduğunu duydum, sanırım zavallı devasa yılana başka seçenek bırakmamış.

Tuvalete vardığımda yapmam gerekeni tiksintiyle yeniden kafamda sıraladım.

Soldan yedinci kapıya ilerle.

Bölmedeki klozetin içine gir.'

Alhomora' de.

Madam Republic -Yoksa Bayan Ravenclaw mu demeliyim?- nedense okul için böyle bir önlem alarak kütüphaneye geçiş için bu türden bir kapı temin etmiş ve insanların klozete düşme ihtimaline karşı da (büyük annem sanırım ayrıntılara fazla dikkat ediyormuş) kullanılmayan bir tuvaleti seçmiş. Tabii klozetin de özel olmasına dikkat etmiş, Myrtle da bu konuda onu desteklemişti.

Kısacası Hugo, temizlik takıntısını ve bir adet Mızmız Mrytle' ı geçmek zorundaydım.

"Mrytle?" dedim sesimi olabildiğince tatlı çıkarmaya çalışarak. "İsmin Mrytle, değil mi?"

Şu girmem gereken klozetin olduğu bölümden birden gözlüklü, yüzü keder dolu yarı saydam bir kız fırlayıverdi. "Ne istiyorsun?"

"Ah, bu kadar kaba olmamalısın Mrytle, adımı bile sormadın daha."

"Ah, kendini çok mu önemli sanıyorsun? Seni kibirli küçük velet, ben senden kaç yaş büyüğüm biliyor musun?"

"Eh, aslına bakarsan bilmiyorum."

"Adın ne?"

"Hugo. Fakat soyadım konusunda şüpheliyim."

"Nedenmiş o, yoksa annen ile baban ayrı mı?"

"Ah, hayır. Ron ve Hermione gayet iyiler, yani son bıraktığımda öyleydiler."

"Sen bir Weasley'sin! Saçlarından anlamalıydım, karakterini o süpürge kafalı kızdan almışsın ufaklık."

"Hey,i bana ufaklık deme Rose zaten kafamı şişiriyor! Ve sana soyadım konusunda kararsız olduğumu söyledim, Weasley mi yoksa... Yoksa Ravenclaw mu? Sence hangisi?"

"Ulu merlin! Demek Dia'nın bahsettiği oğlan sensin! Eh, ben siyah saçlı birini beklıiyordum, kızıl değil.  Her neyse, sen benimle vakit kaybetme. Klozette su yok bu arada, şanslısın."

İnanılmaz, diye geçirdim içimden, bir soyadı görüp görebileceğin tüm kapıları açıyor.

"Hey! Ne dediğini duyabiliyorum, o klozeti boşu boşuna mı feda ettim sanıyorsun? Yani bu bir bakımdan da gerekli bir önlemdi ama- her neyse Noel'den sonra buraya geleceksin Weasley!"

"Tabi ki de Mrytle, yani sanırım. Hoşçakal!"

Alhomora!

Sonunda. Bulalım şu aynayı.

ERKEN: Dört Renk Pusula Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin