Steve Rogers ve Tony Stark birbirlerinden tanımayan kişilerdir. Biraz tatili hak ettiklerini düşünerek bir otele rezervasyon yaptırırlar ve birbirlerinin tatile gittiğini bile bilmemelerine rağmen otelin bir hatası üzerine ikisi aynı odayı rezerve e...
Tony gözlerini açtığında odadaki seslerden başka bir şey duymuyordu. Yataktan ayaklarını sarkıttı ve kafasını sola çevirdi. Steve bavulunu hazırlıyordu. Kendi yastığında da bir not vardı. Nota bakmadan Steve'e doğru ilerledi. Yere çömelmiş sarışın adamın arkasına eğildi ve ona arkasından sarıldı. Bu sefer Steve kıpırdamamıştı ve bavulunu hazırlamaya devam etti. "Hiç bir yere gidemezsin, bebeğim." Steve hiç bir tepki vermeden devam etti. "Ne yani dokuz yaşında bir çocuk gibi küsecek misin?" Sarışın adam hâlâ tepki vermiyordu.
"Dün olanlar için özür dilerim." Tony kafasını Steve'in sırtına yasladı ve gözlerini kapattı. "Nereye gideceksin? Hm, konuşmayacaksın öyle mi?" Tony cevap gelmeyeceğini bilmese de biraz bekledi. "Ben de geliyorum."
Steve bir kaç dakika içinde bavulunu hazırlayıp kapıya yönelmişti. Tony koşup yataktan notu aldı ve cebine koydu. Steve'in peşinden gitmeye başladı.
Otelin park alanına geldiklerinde Steve motoruna bindi. Tony de Steve'in arkasından binip düşmemek için Steve'e sarıldı.
***
Yaklaşık on dakika sonra ıssız ve oldukça sıcak bir yere gelmişlerdi. Etrafta hiç insan yoktu. Sadece uzun otlar vardı. "Neden durduk?" dedi Tony. Steve motordan indi ve otlara doğru yürümeye başladı. Tony yolun ortasındaki motoru yolun kenarına sürdükten sonra Steve'i takip etti. Uzun otların arasına girdi ve nereye gittiğini bilmeden yürümeye devam etti.
Otlar bittiğinde karşısında gölün kenarında bağdaş kurmuş oturan sarışın adam vardı. Tony de aynısını yapıp Steve'in yanına oturdu. Göle bakmaya başladı. Çok rahat ve huzurlu hissediyordu. Kafasını Steve'in omzuna yasladı. Bu göl yerine su ile aynı renkteki gözlere bakmak istedi.
Sarışın adamın yanaklarından tutup kafasını kendine çevirdi dudaklarını birleştirdi. Şimdi istediği gözlere bakıyordu, hem de istediği şekilde. Steve hissettiği hazın etkisi ile gözlerini kapattı ardından Tony de aynını yaptı ve dengelerini kaybedip göle düştüler.
Steve'in sırtı ıslanmıştı, Tony'i kendi üstüne aldı. Hâlâ dudakları ayrılmamıştı. Etraflarında ne olduğu umurlarında bile değildi. İkisi de hayatlarındaki en güzel rüyayı yaşıyormuş gibi hissettiler. Hayat onları bilerek bir araya getirmişti. Evrenin onları seçtiğine eminlerdi.
Steve istemsizce Tony'nin yanaklarından tuttu ve ona daha da yakınlaşmak istermiş gibi kendine çekti ve öpüşmeyi daha da derinleştirdi. İçindeki birlikte olma isteği gittikçe artıyordu. Bir eliyle Tony'nin belinden tuttu ve kendine daha da çekti. Onunla aynı bedende olmak istiyordu. Eliyle tuttuğu Tony'nin arkasını avuçladı.
Tony ellerini Steve'in göğüslerinin üzerinde gezdirdi. Bedenine salgılanan adrenalin durmaması için yalvarır gibiydi. Dudaklarının arasından geçirdiği dilini sarışın adamın diline değdirdi. Steve'in kendi ağzının içinden uzanan dili emmesini hissetti. İçindeki hazı durduramıyordu. Buna rağmen kendine karşı geldi ve sarışın adamın üstünden kalktı.
"Barıştık mı?" dedi esmer adam.
Steve ilk defa konuştu. "Hayır."
***
Steve yatağın yattığı kısmını düzelttikten sonra, "Eğer ben dokuz yaşında bir çocuksam sen de on yedilik bir ergensin." dedi.
"Çünkü... Sanırım bir nedeni yok?" Steve bir kaç saniye düşündükten sonra, "Neden seni affedeyim?" dedi.
"Çünkü hayatındaki en güzel öpüşmeyi benimle yaptın."
"En güzeli olduğunu nereden biliyorsun?"
"Daha önce hiç öpüşmediğini söylemiştin."
"Peki, yine de seni affetmeyeceğim çünkü o kaltakla konuşuyordun ve beni umursamadın bile. Sana sabah yaptıklarımı hemen unutmuştun. Benim de sinirim bo-"
"Çeneni kapatıp affetsen daha kolay olurdu."
"Çenemi kapatmaz isem ne yaparsın?"
"Kapatırım."
"Nasıl olacakmış o?"
"Göstermemi ister misin?" Tony sinsice sırıttı. Steve ne yapacağını anlamıştı.
"Evet, isterim."
Tony, dudaklarını Steve'inkilere bastırdı. Steve tek eliyle Tony'i kendine çekip diğer elini kahverengi saçların arasına daldırdı. Kendini Tony'e iterek öpüşmeyi derinleştirdi. Bir kaç dakika sonra ikisinin de erkekliği sertleşmişti. Steve, Tony'nin üstüne çıkmış ve kendi erkekliğini avuçluyordu. Tony, Steve'in göğsünün kendisine değmesine dayanamayıp tişörtünü çıkarmıştı. Steve de aynısını yaptı. Bellerinden yukarısı çıplak kalmıştı ve göğüsleri birbirine değiyordu. Dudaklarının arasında dilleri dans ediyordu. Tony, Steve'in saçlarını sıkıca tutmuştu. Steve boşta olan sol elini yatak ve Tony'nin arkasının arasına itip esmer adamın arkasını sıktı.
Steve, Tony'nin üstünden kalkıp pantolonunu açmaya kalkıştı ama bir el onu durdurdu. "Hazır değilim, Steve. Bu kadar ileri gidemeyiz."
"Ne? Gerçekten mi? Evlenmeden olmaz falan mı diyeceksin? Eğer öyleyse seninle hemen burada evlenebilirim."
"Üzgünüm."
Steve, Tony'nin yanına yattı ve esmer adama dönüp elini yanağında gezdirdi. Kendini tutamayıp Tony'e sarıldı.
"Neydi şimdi bu?"
"Sadece seni istiyorum. Bu yüzden sarıldım."
"Emin değilim."
"Ne var? Fanlar sarılamaz mı?"
"Fanlar da sarılır ama sapıkların sarıldığını pek sanmıyorum." Tony elini sarı saçlar arasında gezdirdi.
"O kaltağı bir daha senin yanında görmek istemiyorum."
"Sen nasıl istersen, patron."
"Sen benim sözlerimi sevmeye başladın sanırım."
"Evet, bebeğim."
"BEBEĞİM' demeyi kesmen için ne yapmalıyım?"
"Beni öpmelisin, bebeğim."
"Bunu asla yapmam."
"Bak ben sözümde durup hiç yapmamışım."
"Tabi tabi." Steve, sarıldığı esmer adamdan ayrılarak, "Ben de kalman için koluna asılmıyorum." dedi.
"Anlamadım?"
"İlk gün öyle demiştin. Danışmanın oradaydık."
"Gördün mü her sözümde duruyorum."
"Kesinlikle çok dürüstsün, bebeğim."
İkisi de sırıtıp birbirlerine bakarak uyudular.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.