Arkadaşlar öncelikle bir açıklama yapmamız lazım ancak onu bu bölümden sonra attığımız Duyuru isimli bölümde açıklayacağız duyuruyu okumanızı rica ediyoruz
Bu arada tatilin ilk haftasındayız hepinize dolu dolu bütün yılın yorgunluğunu atarken eğleneceğiniz bir tatil dileriz...
Bölüm Şarkısı: Ayna-Ölünce sevemezsem seni
Keyifli Okumalarr.....
Demir'den:
Azra'nın telefon etmesiyle Asel'in kriz geçirdiğini duyduğumda büyük bir panikle Bargu ve Kuzeyle okuldan çıkmıştık Kuzey arabayı kullanıyordu Barguyla biz arkada oturuyorduk Bargu bana destek olmaya çalışıyordu hepimizin yüzünde endişe vardı Bargu ve Kuzey Asel'i hemen sahiplenmişlerdi. İçimde ki sıkıntı gitmiyor hatta gittikçe artıyordu kalbim bir el tarafından sıkılıyordu sanki. Daha sonra telefonum çaldı telefonu elime aldığımda Asel'in avukatı Ahmet Bey'in aradığını gördüm. Asel'i taciz eden, psikolojisini bozan üvey babası Orhan Kancı'yı mahkemeye vermiştik ve 2 yıldır da hapisteydi ondan kurtulduğumuz için rahatlamıştık ama Asel'in içinde hep bir korku vardı ya kaçarsa ya yine beni bulursa diye içimi büyük bir korku kapladı ve hemen telefonu açtım
"Ahmet Bey ne oldu?"
"Demir Bey maalesef bu sabah Orhan Kancı hapisten kaçmış"
"Nee? Biraz önce bir telefon aldım Asel'in kriz geçirdiğiyle ilgili şuan hastaneye gidiyorum bu olayın Orhan Kancı'yla ilgili olma olasılığı var mı?"
"Demir Bey ben Orhan Kancı'nın Asel Hanım için hapisten kaçtığını düşünüyorum"
"Peki, ben hastaneye gidiyorum."
"Tamam, Demir Bey polislerde hastaneye sorgu için gelecekler."
Dediğinde onaylar mırıltılar çıkararak telefonu kapadım ya Orhan Kancı yüzündense ya benim meleğime yine dokunmuşsa Asel'i hayata döndürmek için ben neler yaşadım o kadar çabaladım her gece kabuslarla uyanığında hıçkıra hıçkıra ağladığında onun yanındaydım onunla birlikte bende ağladım tam her şey düzeliyor kabuslar artık yok oluyor Asel'in yüzü artık daha çok gülüyor derken ve onu mutlu etmeye yeminli biz varken ben yine koruyamamıştım onu ben nasıl abisiydim onun o kadar yol sarf ettikten sonra yine başa dönecekti meleğim, ben yine onun iyileşmesi için her şeyi yapacaktım ama içimde ki bu vicdan azabı nasıl geçecekti ben yine onu koruyamadım,koruyamadım.... Gözümden bir damla yaş düşerken Bargu fark etti ve sordu
"Telefonla kimle konuştun kardeşim?"
Kuzeyde dikiz aynasından bana baktı cevabımı bekliyordu
"Asel'in avukatı Ahmet Bey'le konuştum üvey babası Orhan Kancı, onu mahkemeye vermiştik 2 yıldır hapisteydi bugün sabah hapisten kaçmış, ilk seferinde elimden kurtulmuştu ama eğer bu seferde Asel'imin saçının teline dokunduysa ölümü benim elimden olacak katil olmak falan umrumda değil gerekirse ömrümün sonuna kadar hapiste yatarım ama Asel'in güvende olması için her şeyi yaparım bu zamana kadar ağabeylik görevimi yapamadım onu koruyup kollayamadım."
Asel'den:
İlk dört dersi bitirmiş ve öğle arası zamanı gelmişti. Cem ve Azrayla aşağı indim her zaman ki gibi ben arka bahçede kimse oturmadığı için arka bahçeye onlarda kantine gitti yiyeceklerimizi alıp daha sonra yanıma geleceklerdi. Arka bahçede boş bir banka oturdum ve kendi kendime gülümsedim bu aralar hep böyle mutluydum. Her gece gördüğüm ve ağlayarak uyandığım kâbuslar bitmişti yeni bir sayfa açmış gibiydim eski karanlık sayfaları tozlu bir rafa kaldırmış ve bembeyaz bir sayfaya gülümsüyordum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İHANETİN ARDINDAN
ChickLitİhanetin acısını tatmış bir kalp aşk ile tekrar atabilir miydi? Kusursuzun aşkını yaşayan kalp kusura aşık olabilir miydi? Sevgilisinin kusursuzluğuna aşık olan bir adam. İhaneti kaldırabilir miydi? Kaldıramadı... Kusurların kusursuzlaştığı bir a...