D-1-

95 17 2
                                    

Herkes okumaya başladığı tarihi ve saati buraya yazsın.

Yine bir kimya dersinin ortasında hocanın tahtaya yazdığı sorularla bakışıyordum. Aslında kimya dersini hiç sevmezdim fakat 4 ay önce olan olaydan sonra araştırma yapmaya karar verdim. Kimya öğretmenimde bana bu konuda çok yardımcı oldu. 4 ay önce bir gücümün olduğunu öğrendim. Daha doğrusu öğrendik, çünkü bunu öğrendiğimizde yanımda bir sürü kişi vardı. Öğrenmemiz pekte iç açıcı bir olayla olmadı tabi, yanlışlıkla birini boğuyordum az kalsın. O gün bugündür suyu kontrol etme gücüm sayesinde dışlanıyorum. Ve zorbalığa uğruyorum.

Ben bunları düşünürken kapı çaldı. Düşüncelerimi bir kenara bırakıp kapıya döndüm. Gelen okul müdürüydü, müdürden sonra sınıfa iki kişi daha girdi.

"Evet arkadaşlar bunlar okulumuzun yeni öğrencileri, Hanna Wilson ve Alex Baker umarım iyi anlaşırsınız geçebilirsiniz" dedi. Okul müdürümüz.

Hanna bana doğru yürümeye başladı. Oldukça hoş bir kızdı sarı, orta boy saçlarıvardı ve yeşil gözleri ilgi çekiciydi. Alex ise fazlasıyla tatlıydı. Hanna yanımdaki boş sıraya oturdu. Alex ise yan sıradaki Blake'in yanına oturdu.
Ders boyunca Hanna'yla hiçbir şey konuşmadık. Teneffüs zili çaldığında Hanna ve Alex hızlıca sınıftan çıktılar. Kesin önceden tanışıyodurlar. Bende kalkıp kafetaryaya indim. Karnımın gurultusu 1 kilometre öteden duyulurdu. Kafetaryaya geldiğim gibi yemek aldım. Masaya doğru geçerken yere kapaklandım. Yinemi bıktım artık. July bana çember takmıştı.

"Hey ucube önüne bak" diyip. Tiz bir kahkaha attı. Sonrada bardağını elime doğru düşürde lanet olsun elim kanıyordu. July yüzüme doğru eğilip

"Ah pardon acımış olmalı" dedi. Hızlıca yerden kalkıp kafetaryanın çıkışına doğru yürüdüm. Tam o sırada biriyle çarpıştım. Çarpıştığım kişi hızla elime bakıp kanayan elimi tuttu ve çekti.

"Üzgünüm" diyip. Yanından ayrıldım ve lavaboya gittim. Elime baktığımda kanamadığını sadece ufak bir izin kaldığını gördüm. Nasıl olurdu daha az önce elim kanıyordu. Sanırım iyice kafayı yiyorum.
Okuldan sonra direk eve gittim. Ve hızlıca odama çıktım. Aradan üç dört saat geçtikten sonra sıkıldım. Ve bardaktaki suyla oynamaya başladım. Suyu kaldırabildiğim kadar havaya kaldırdım. İndirmeye başladığımda birden kontrolu kaybettim. Ve bütün su üzerime döküldü.

"Neden tam olarak kontrolü ele alamıyorum." Diyip bardağı yere ittim. Annemler sesini duymuş olacakki hemen odama girdiler. Benimle konuşmaya çalışsalarda sırt çantamı alıp evden çıktım. Karşı kaldırımda bugün okula yeni gelen Hanna'yı gördüm. Umursamadan yürüdüm. Yarım saat kadar yürümüşümdür. Barın kapısının önüne geldim. Girip girmemek konusunda kararsız kalsamda içeri girdim. En son ne zaman geldiğimi hatırlamıyorum. Bara girdiğim gibi direk barmenin yanına geçip oturdum. Bir içki söyledim ve etrafa bakındım. Ah hayır olamaz yinemi, July ve Matt buradaydı hani şu bana zorbalık yapanlar. Barmen içkimi bırakıp diğer müşterilerle ilgilenmeye başladı. Ben yine July ve Matt'e bakarken July beni gördü. Eliyle beni arkadaşlarına gösterdi. Hepsi birden gülmeye başladı. Bu içkiyi onların başından aşağıya dökmek istiyordum.

"Sanırım bunu yapmasan iyi olur." Dedi yanımdaki bir ses, sesin sahibine döndüm. Bu Alex'ti okula yeni gelen tatlı çocuk.

"Anlamadım neyi yapmasam iyi olur." Dedim.

"O içkiyi onların başından aşağıya dökmesen iyi olur diyorum." Diyip hafifçe sırıttı.

"Sen nasıl..." cümlemi bitirmeme izin vermeden.

"Ee bana ne ısmarlıyorsun?" Diye sordu. Ciddimiydi bunların benimle derdi neydi.

"Hey sizin benimle derdiniz ne Hanna ve sen sürekli benim olduğum yerlerdesiniz."

"Ben burda Hanna'yı göremiyorum. Ayrıca bu iyi bir şey inan bana" dedi.

"Nasıl yani." Dedim.

"Boşver" diyip yanımdan uzaklaştı. Ne demek istemişti. Onların benim etrafımda olması nasıl iyi olabilirdiki. Hem o benim düşüncelerimi nerden biliyor. Sesli bir şekildemi söyledim. Kesin sesli söylemişimdir.
İçeceğimi bitirip bardan ayrıldım. Sahile doğru yürüdüm. Gittikçe sesler artıyordu. Sanırım parti vardı. Ah ne güzel yanlız kalamıyacakmıydım. Geri dönerken bir çığlık duydum. Tekrar sahile döndüğümde birinin boğulmak üzere olduğunu gördüm. Hızla partinin olduğu yere gittim. Herkes gibi denize bakıyordum. Hiç kimse gece olduğu için girmek istemiyordu. Hem dalgalar çok büyüktü. Onu kurtarmak için denize girseler bile kendileride boğulabilirdi.

Tanrım çocuk ölücekti. Bir şeyler yapmalıyım. Sakin ol Clair ve kontrolü eline al dalgaları yenebilirsin. Hızlıca bir kayalığın arkasına geçip ellerimi denize doğru uzattım. Bütün gücümle kontrol etmeye çalıştım. Sanırım başarmıştım. Dalgalar durmuştu. Denizde dalga yoktu. Herkes şaşırmış bir şekilde denize bakıyordu. Sırıttım. Bu özel hissettirmişti. Denizin dalgalanması durunca bir kaç çocuk denize girip çocuğu çıkardılar. Bir zaman sonra ambulans geldi ve çocuğu götürdüler.

Bazen elimizdeki güçler birilerine zarar verir, bazende o güçler birilerine yaşam umudu doğurabilir.

Kenarda oturmuş öylece etrafıma bakınırken Alex, Hanna ve öğlede kafetaryada çarpıştığım çocuğu gördüm. Bu çocukdamı onların arkadaşıydı. Bana bakıyordular. Yaptığım şeyi görmemişlerdir umarım. Birde onların zorbalığına uğrayamazdım. Onların yanına gidip ağızlarını aramaktan başka çarem yoktu. Onlara doğru ilerlerken. Uzun boylu, koyu renk saçlı bir erkek onların yanına gidip bir şeyler söyledi. Onlarda hemen oradan uzaklaştılar. Acaba o çocuk kimdi odamı bizim okuldaydı.

Sahilde biraz daha vakit geçirip. Eve doğru yürümeye başladım. Bugün olanları düşündüm. Elimin hızlıca iyileşmesi ve Alex'in garip şeyler söylemesi sanırım dünyanın en garip insanı ben değilmişim.

Bölüm şarkısı: Human(Chiristina Perri)
Multimedya: Clair

Herkese merhaba ilk bölümümüz ne kadar acemilik olsada umarım beğenirsiniz. Karakterler bir sonraki bölümlerde yavaş yavaş oturmaya başlayacak.💞

DOĞAÜSTÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin