{ 2. BÖLÜM }

48 4 0
                                    

Gözlerimi açtığımda  nerede olduğumu anlamaya çalışıyordum. Ağlamıştım. Gözlerim şişmişti. Kızarmıştı. Barış öyle söylerdi. Ağladığımda gözlerim büyür ve kızarırdı. Bu yüzden ağlamamı hiç istemezdi ve onun yanındayken hiç ağlamıyordum.

Gözlerimdeki yaşlar kurumaya yüz tutarken etrafı incelemeye başladım.
Geniş bir salondu. Eski dönemin hakim olduğu odada , 8 kişilik masa ve eskitme bir koltuk takımı vardı.
Ve tabloları da unutmamak lazım. Bu dekorasyon bir yerlerden çok tanıdık geliyordu. Ama bu tanıdıklığın nereden geldiğini anlamamıştım.
Odayı incelemeyi bırakıp buradan nasıl kurtulacağımı düşünmeye başlamıştım. Kaçırılmıştım. Evet bunu fark etmiştim. Ama kim beni neden kaçırsın ki ?

Elim , ayağım her yerim sanki şu sandalyeye montelenmişti.
Sandalyenin üzerinde kurtulma gösterisi yapmıştım. Ama bu kurtulma gösterisinin işe yaramadığı çok belliydi.

Kapının gıcırtılı bir şekilde açılması yüzümü şekilden şekile sokmama sebep olmuştu.
Yüzünü tam anlayamasamda tanıdık bir sima olduğuna adımın Aslı olduğu kadar emindim.
Adam yanıma daha da yaklaştıkça bu simayı işte şimdi farketmiştim.

Poyraz.

Nasıl ya . Nasıl çıkmıştı hastaneden ?
Anlamsız bakışlarım onu mutlu ettiği kesindi. Çünkü suratıma bakarak pis pis sırıtıyordu. Zafer elde etmişçesine .
Elleri ile önce saçlarımı okşadı.
İğrenç bakışlarım onu süzerken ondan bir kere daha nefret etmiştim.

"Nasıl çıktın sen hastaneden ? "

Sandelyenin etrafında dolaşmaya başladı. Arkama geçince de eliyle saçımı arkadan koparırcasına çekti.

"Bunun önemi yok şu an küçük sevgilim. Yanındayım işte . Sana geldim . Senin istediğin gibi . "

Saçlarımın dipleri inlercesine sızlıyordu.
Saçımı bırakması için sandelyede hareket etmeye başladım. Ama omuzlarından aşağı ittirerek beni durdurdu.

Hala kafasında aynı senaryoyu yazıyordu.

"Ne saçmalıyorsun sen ya ? Ben neredeyim, beni nereye getirdin . Ben seni hiçbir zaman da istemedim. "

Elini saçlarımdan hafifçe çekerek , saçımı çektiği yere bir öpücük kondurdu.
Pislik herif .

"Canın çok acımadı değil mi ?"

"Şizofrensin sen , şizofren . Manyak herif. Bırak beni ."

Bağırarak yüzüne bu sözleri söylediğimde sinirlendi.
Etrafı dağıtmaya başladı. Önce kitaplıkta ki kitapları yere serdi , sonra masanın üzerini dağıtttı. Bir kaç tabak ve bardak kırıldı. Bardak yere düşüp kırılınca bağırmaya başladım.

Korkmaya başlamıştım.

Sonra yere oturup bir kaç kitap karıştırdı. Kitabın bir tanesinin ön kapağında bir fotoğraf buldu.

"Bak sevgilim ilk öpüştüğümüz gün. Her yaptığımız, her yediğimiz, her gittiğimzi yerin fotoğraflarını çekerdik seninle.
Sen fotoğraf çekmeyi çok severdin benim küçük Aslım."

"Kes sesini. Seni daha fazla duymak istemiyorum. Beni hemen çöz. Bu saçmalıkları duymak zorunda değilim. "

Ayağa kalkıp fotoğrafı masanın üzerine bırakıp fotoğrafın üzerini sevdi. Korkum da çok artıyordu.
Dağıttı kitapların başına gelip onları toplamaya başladı. Kitapları toplarken de bana eski iğrenç anıları anlatıyordu. Belki yaşandıkları an güzel anı olarak kalmışlardı ama şimdi benim için kabustan daha fazlası değildi.

2 Gece 2 ÖlümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin