(1 Ay Sonra - "Düğün" )
-"Düğün gününde uyuyan gelini de ilk defa görüyorum. Kalk da hazırlan kuaföre gideceğiz." dedi annem gülerek.
-"Son kez yatıyorum yatağımda, bırak da biraz daha uyuyum." deyip yorganı kafama örttüm.
-"Olmaz. Geç kalacağız." diye üstümdeki yorganı çekti annem.
-"Of ya, uyutmadın iki dakika insanı." deyip uyuşuk uyuşuk yataktan kalktım. Herkes düğün günü böyle midir acaba? Ya da insan nasıl hissediyor? Şahsen benim sadece uykum var. Hızlıca duş aldım. Saçımı kuruttuktan sonra altıma kot pantolonumu giyip üstüme de elime ilk gelen tişörtü giydim. İstemesem de merdivenlerden aşağı indim. Bu evdeki son saatlerim. Bu merdivenlerden bile bir daha inemeyeceğim. Annem kahvaltı da ramen yapmayacak. Gerçi yapmasında. Ne zaman kahvaltı da ramen yesem günüm berbat geçiyor. Artık ramen yemekten nefret ediyorum. Ne çabuk değişiyor insanın duyguları, davranışları? Dün sevdiklerimizden bugün nefret ediyoruz. Dün yapmam dediklerimizi bugün isteyerek yapıyoruz. Kapıyı kapatıp evden çıktım. Arabaya bindim. Annemin şoföre işaret etmesiyle yolculuğumuz başlamış oldu. Kuaförde saçımı dağınık topuz yaptırdım. Ardından duvağımı taktılar. Upuzun, yerlerde sürünen bir duvak. Eskisinden de daha mı güzel oldum ne? Hafif bir makyajla kuaför faslını tamamladık.
-"Hadi gelinliğini giy. Son iki saatimiz kaldı." dedi annem..
Gelinliğin önü kısa arkası uzundu. Bembeyazdı.. Fazlasıyla saflık, temizliği simgeliyordu. Gelinliği giyince aynaya baktığımda "Gelinlik insanı ne kadar güzelleştiriyor." dedim gülerek. Ne kadar mutlu olsam da bir yanım hüzünlüydü. Bu muydu benim istediğim? Böyle bir düğün mü hayal etmiştim küçükken ben? Yangından mal kaçırır gibi aceleyle yapılan bir düğün. Babamın isteğiyle.. Ne olursa olsun kendi bildiğini yapan o kız nerde şimdi?
-"Giyindin mi?" diye bağırdı annem. Yavaşça kabinden çıktım. Beni gördüğünde gözleri dolmuştu.
-"Melek gibi olmuşsun. Çok yakışmış." dedi gözlerinden bir damla yaş düşerken.
-"Ne zaman büyüdün de gelin olursun?" diye ekledi. Yanına gelip gözyaşlarını sildim.
-"Ağlama yoksa beni de ağlatacaksın." deyip sarıldım. Neden sanki bir daha görüşemeyecek gibi hissediyorum?
-"İki prenses sarılıp ağlıyorlar mı? Yoksa bana mı öyle geldi." dedi gülerek Chanyeol. Her zaman ki gibi bizi kuaföre almaya gelmişti.
-"Ne ağlaması, sadece sarıldık." dedim annemden ayrılırken.
-"Kıskandım şimdi." deyip yanıma geldi Chanyeol.
-"Çok güzel olmuşsun prenses." dedi.
-"Gel buraya." deyip sarıldım.
-"Buradaki duygusal hava bölünecek ama son bir saat kaldı, gidelim mi artık?" dedi Chanyeol gülerek.
-"Tamam." dedi annem ve kuaförden çıkıp arabaya bindik. Artık düğün salonuna gidebilirdik. Sadece yakın çevreyi çağırmıştık. Nana ve bir iki arkadaşımızda gelecek akrabalar dışında. Sadece Kai gelmeyecek galiba. Bugün Amerika'ya gidiyor. Uğrayabilirsem uğrarım demişti. Annesi rahatsızlaştı ve tedavi için Amerıkaya gitti geçen hafta. Kai'de bugün gidiyor ve eğitimine orada devam edecek.
.....
İçimi değişik bir duygu kaplamıştı. Chanyeol'un kolunda Luhan'a doğru yürüyordu. Aslında kolumda Chanyeol değil de babam olması lazımdı. Ama her zamanki gibi benden hep uzakta. Nedenini de anlayabiliyorum aslında. Yani belki de anlamıyorumdur. İnsan kızını neden sevmez ki? Yaptığı açıklama da yeterli değildi.
![](https://img.wattpad.com/cover/12876961-288-k947571.jpg)