OFİSTE 1

37.3K 594 6
                                    

Cathy masasına yaslandı. Kafası oldukça karışmıştı. Ne yapacağını bilmiyordu. Yıllardır çalışarak sahip olduğu her şeyi yitiriyormuş gibi hissediyordu. Tanrım!  Luke bana yardım eder mi?  acaba diye düşündü. Oysa işler yolunda giderken birden bire müşterilerini kaybetmeye başlamıştı. Nasıl olduğunu hiç anlamıyordu.  Asla anlayamayacaktı da.

Şimdi hiç tanımadığı bir adam gelip şirketinin patronu olacaktı. Umay ajans. 10 yıl önce burada bir çalışan olarak başlamıştı. Sıradan bir çalışandan yaratıcı direktör pozisyonuna yükselmişti. Maaşı zamanla artmıştı. Sevgili Luke. Hayatında tanıdığı, ona yardım elini uzatan tek adamdı. Üstelik hiçbir zaman hiç birşey talep etmemişti. Şimdi 60 yaşında eşi ile birlikte dünya seyahatine çıkmışlardı. Gitmeden önce kendisine söylediklerini hatırladı.

-Üzgünüm küçüğüm,  hisselerimi Max'e satmak zorundaydım. Artık bu işler için çok yaşlandım. Biliyorsun kendimi çok yorgun hissediyorum.

-Ama Luke sen olmadan burayı yaşatamam.

-Haydi ama Cathy, sen bugüne kadar tanıdığım en güçlü kadınsın. Buraya ilk geldiğin halinle şu anda sahip olduklarına baksana.

-Sen olmasan asla başaramazdım Luke, bunu biliyorsun.

-Çocuğum diye sevgi ile seslendi Luke. Sen içindeki melekten alıyorsun bu gücü. Ajansımızın ismini değiştirerek yaptığın marka çalışması ile  satışlarımız neredeyse yüzde kırk arttı. O yoğun ve zor zamanlarımda sen olmasaydın asla bu işi başaramazdım. 

-Evet ve sen bana hiçbir şey talep etmeden ortaklık verdin.

-Doğru ama sen de karşılığında emeğini, yaratıcılığını ve her şeyini koydun. Hadi ama Cathy, neredeyse on yıldır hayatında doğru dürüst bir erkek olduğunu hatırlamıyorum. Sürekli çalışıyorsun ve hayatı ıskalıyorsun kızım.

-Yapma Luke,  Andrew'u ne çabuk unuttun.

-Andrew,  evet çok iyi hatırlıyorum,  zavallıyı üç aya kalmadan postaladın.

-Biliyorsun o da hayatımın merkezi olmak için çok ısrarcı oldu. Bu durumda postalanmayı çoktan hak etti diyerek kahkaha attı Cathy.

-Ben çıkıyorum Cathy,  seninle birlikte geçirdiğim son çalışma günü bu.

Evet diye düşündü Cathy, on yılın sonunda son gün. İçinde babasını kaybediyormuş gibi bir his vardı. Luke ve eşi onu kızları gibi sevmişlerdi. Sanki olmayan çocuklarıydı. Neredeyse her hafta sonunu onlarla geçirirdi. En verimli çalışma günü olan Cumartesiler hariç tabi. 

-Ama bana söz ver diye haykırdı Cathy, her zaman seni arayıp yine fikrini soracağım. O adamla nasıl çalışacağımı bilmiyorum. Nasıl biridir?  Hakkında duyduklarım çok da hoş şeyler değildi.

-Pek de haksız sayılmazsın. Piyasada acımasızlığı ile bilinir. Rakiplerinin canına okuduğunu duymuştum. Tayreks şirketine yaptıklarını biliyorsun adamları neredeyse bir işle piyasadan sildi.

-Hatırlamaz mıyım,günlerce gazeteler onun hakkında yazdı. Zavallı Tayreks çalışanları hepsi de işini kaybetti. Neden bu kadar zalim bir adama sattın hisselerini sanki.


-Nedenini gayet iyi biliyorsun Cathy, zor durumdayız ve bu şirketi kaybetmeni istemiyorum. Son zamanlarda bir çok işi elimizden kaçırdığımızı biliyorsun.Sonumuzun Tayreks'e benzemesini istemezsin değil mi. Buradaki bir çok çalışana karşı sorumluluğumuz var ve bizi yeniden güçlü duruma getirebilecek tek kişi o.  Yani seni ve bu firmanın çalışanlarını. Hem biliyorsun tamamen de ayrıldığım da söylenemez. Şirketin Yönetim Kurulunda  Fahri üyeliğimi devam ettireceğim.

-Tamam Luke sen bana bakma . Bencillik ediyorum. Oysa aramızda en çok dinlenmeyi sen hak-ediyorsun. Haydi git artık. Merak etme ben iyiyim. Max konusunda da endişelenme, birlikte çalışmaya başladığımızda neler olabileceğini göreceğiz zaten.

Cathy içinden yükselen korkuyu bastırmaya çalışıyordu. Aslında çok korkuyordu. Zira daha önce Max'in böyle girdiği ortaklıklardan tek başına şirket sahibi olarak çıktığını çok iyi biliyordu. "Max Carlione" diye haykırdı içinden "seni daha tanımadan nefret ediyorum".


İHTİRASHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin