*Hikayeyi okurken şarkıyı açınız.
Nerede olduğumu, nereye gittiğimi bilmiyordum. Ayaklarım zihnimi umursamadan sürüklüyordu beni. Kendimi birden mezarlıkta buldum. Kız kardeşimin mezarında. Dikildim öylece konuşmadan. Kalbim tek huzuruma, canıma sürüklemişti beni. Her şeyimdi o benim. Bir kardeşten öteydi. Canımdı, cananımdı. Kalbimi biliyordu, sanki cansız bedeni bile şuan zihnimi okuyordu. İstemsizce kendimi yere çökerken buldum. Ayaklarım tutmuyordu sanki. Bedenim alev alev yanıyordu. Kalbim sanki kulaklarımda atıyordu. Kalbimin her vuruşunu sarsılarak hissediyor duyuyordum. Kulağımı soğuk mermere dayadım. Cansız bedeni hala hayattaymış gibiydi kalp atışlarını duyuyordum. Sanki kardeşim yaşıyormuş gibi. Sıra sıra çam ağaçlarının karşısında duruyordum. Sağımda yeni yeni açan beyaz laleler... Solumda kardeşimin mezarı üstünde yeni filizlenen zeytin ağacı ve kıpkırmızı karanfiller... İncitmekten korkarak yavaşça dokundum karanfillere, en sevdiği çiçekti onun. Bir hıçkırık düğümlendi boğazıma ' Necla, canım. ' dedim usulca. Gözlerimden yaşlar boşandı. Ne zamandır oturuyordum burada sahi ? Şafak söküyordu semada. Başımı kaldırdım. Döküldü ağzımdan kırık dökük bir kaç söz. Beyaz bir ay doğuyordu o sıra söğütlerin ardından. Ayla beraber nazlı doğuyordu kalbime sanki. Ve o an düğümleniyordu boğazıma birkaç unutulmaz gün anılardan. Her gelişimde olduğu gibi aynı şeyleri yaptım. Sustum avaz avaz. Susarak anlattım her şeyi ona. Oturdum öylece orada. Bugünün anısına, tutsaklığın anısına dedim. Düşlerim tutsaktı benim. İçimden bir ses hep öyle kalacak diyordu. Her gelişimde olduğu gibi yavaşça aldım toprağın üstündeki taşlardan birini. İncitmekten korkar gibi karanfillerden birinin yaprağını kopardım usulca. Yanımda ondan bir hatıra parçası düşüncesiyle ayrıldım oradan. Eve doğru gidiyordum hiç gitmek istemezcesine. Adımlarım geri geri gidiyordu sanki. Ama bazı şeylerden kaçış yoktu. Eninde sonunda gerçeklerle yüzleşmek gerekiyordu. Her ne kadar istemesen acıtıyordu bazı şeyler canını işte. Hem de en derinden.
Havayı ciğerlerimde hissediyorum. Kaç sigara içtiğimin farkında değildim. Ölüm yoluydu yürüdüğüm. Kafamda ki tek soru belki de sormaktan hiç vazgeçmiyeceğim. Hayatta ki en büyük acı nedir? Aşk mı? Can mı? Yoksa ikisini tek bedene sığdırmak mı ?
Düşüncelerle boğuşurken eve varmıştım. Oysaki olmak istediğim yer bambaşkaydı. Ben sadece onun yanında olmak istiyordum. Olmadı Nazlı bu son bize yakışmadı. Ömrüm boyunca unutmayacağım bu sonu. Unutmayacağım yaşamak isteyip de hayallerimi mahvedeni. Umutlarımı yeşerttiği gibi onu tüketen kadını unutmayacağım. Unutmayacağım verdiğin sözlerini. Unutmak için çırpındığım günlerim olacak. Biliyorum ama seni istesem de unutamayacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşlerim Tutsak
Non-FictionGeçmişin bağrından kopup gelen ve hala süregiden bir hikaye... Bir yaşanmışlığın ötesinden çok yaşanmamışlıkların hasreti ve umudu. Söylenmesi gereken ama sis perdesinin arkasında kalan bir hayat...