hala kütüphanesinde bu kitabı tutan var mı bilmiyorum ama işte...iyi okumalar ve özür dilerim:(
***
40
''Myungsoo-ah!~''
Hastane yatağındaki sıska çocuk sesin geldiği yöne döndü. Jongin yüzündeki büyük gülümseme ile kapıda duruyordu.
''Jongin hyung!'' Myungsoo'nun suratı öncekinden iki kat daha parladı.
Jongin, Myungsoo'nun yatağına doğru adım attı. ''Bugün nasılsın?''
''İyiyim!'' Myungsoo kafasını mutlu bir şekilde salladı. ''Sen nasılsın, hyung?''
''Hyung da iyi.'' Jongin başını sallarken gülümsedi. ''Hyung'un nerede?''
''Hyung eve birkaç yeni kıyafet almaya gitti.'' Myungsoo cevap verdi.
Myungsoo ona bağış mektubunu verdiğinden beri, yanından hiç ayrılmamıştı. Önceleri, Sunggyu bazen Myungsoo'yu kısa bir öğle tatilinde yalnız bırakırdı. Arkadaşlarıyla ya da bazen evinde uyurdu. Ama şimdi, boş zamanlarını Myungsoo ile harcamaya karar vermişti.
Myungsooo bir kez daha Sunggyu için bir yük olduğunu düşündü. Öncekinden daha kötüydü.
"Kardeşinle hiç konuşma fırsatım olmadı."Jongin dudaklarını birbirine bastırdı. ''Çok meşgul görünüyordu."
Myungsoo üzgünce gülümsedi ve başını salladı. ''O meşgul, hyung.''
''Çok zayıf görünüyorsun. Tekrar mı kilo verdin?'' Jongin elini Myungsoo'nun alnına düşen bir kaç saçı düzeltmek için uzattı.
Myungsoo sırıttı. ''Hayır, hyung. Endişelenme.''
''Daha fazla yemelisin...'' Jongin elindeki plastik kabın kapağını açtı.
''O nedir?'' Myungsoo gözlerini sevimli bir şekilde açtı.
''Makaron.'' Jongin kabın içindeki renkli tatlıları gösterirken söyledi. ''Bugün gerçekten iyi günümdeydim ve bunları sabah pişirdim.''
''Çok güzel.~'' Myungsoo heyecanlandı.
''Bu pembe rengindeki, çilekli cheesecake.'' Jongin pembe renkteki makaronu gösteriken söyledi. ''Bu ise, oreo.''
Kutunun içinde toplam 5 çeşit vardı. Çilekli cheesecake, oreo, yeşil çaylı, limon ve taro.
''İşte, birini al.'' Jongin makaronları Myungsoo'ya sunarken söyledi
''Teşekkür ederim, hyung!'' Myungsoo yeşil çaylı makaronu alırken söyledi. Bir ısırık aldı ve gözleri hemen genişledi.
''Omo, hyung! Bu çok lezzetli!''
Jongin, Myungsoo'nun mutlu surat ifadesini görünce gülümsedi. ''Gerçekten mi?''
''İnanılmaz!'' Myungsoo başka bir ısırık daha aldı. ''Çok ıslak, sanki bulutları yiyormuşum gibi. Hmmm, gerçekten çok iyi!''
Jongin daha sonra Myungsoo'ya bütün makaronları sundu ve soluk renkli çocuk onları mutlu bir gülümsemeyle aldı.
''Çok lezzetli ve renkli!'' Myungsoo oreoluyu alırken iç çekti. ''Gökkuşağı gibi...''
''Gökkuşağı?'' Myungsoo makaronlara bakarken tekrar etti. ''Gökkuşağı gibi çok renkli.''
Jongin, Myungsoo'nun gözlerindeki parlamayı görünce güldü. ''Hiç kendi gözlerinle gökkuşağı gördün mü, Myungsoo-ah?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ugly Twins
Fanfiction"Aptal! Yanlış ikize itiraf ettin.'' Taemin ve Kai benzer yüzlerle ikizlerdi ama tamamen farklı hayatları vardı. Kai'nin sahip olmadığı şeylere Taemin sahipti. Arkadaşlar... Ün... Aşk... Her şey, sadece Taemin'e uçuyordu. Peki, bir gün Sehun genç...