Hermione,yaralarına pansuman yapıldıktan hemen sonra hastaneden ayrıldı. Bir an önce Harry ve diğerlerini bulması gerekiyordu. Kim bilir ne kadar telaşlanmışlardı!
Aklına ilk gelen yer geçen buluştukları yüksek barakaydı. İstikametini belirlediğinde adımlarını daha da hızlandırdı. Yine o tenha sokağa vardığında içi ürperdi. Draco'nun onu tekrar takip ediyor olmasından çok korkuyordu. Üstelik asası da yoktu. Hastanede ne diye almamıştı ki?
Barakaya vardığında hayal kırıklığına uğramıştı çünkü orada bir kişi bile yoktu. Weasley'lerin evine gitmek için aşağı inecekti ki Luna ve arkasından Neville'ı yukarı çıkarken gördü. ''Luna!'' diye bağırdı sevinçle. Hermione'nin sesini duyan Luna merdivenleri hızlı hızlı çıkıp arkadaşına sımsıkı sarıldı. ''Neredeydin? Seni o kadar merak ettik ki!''
''Hepsini anlatacağım. Diğerleri nerede?''
''Yoldalardır,birazdan gelirler.''
Hermione başını sallayıp Luna'nın arkasında kalan Neville'e sarıldı ve daha sonra sandelyelere oturdular.
''Hermione? Yüzünde neden sargılar var? Ne oldu sana?'' dedi Neville endişeyle.
''Önemli bir şey de-''
''Hermione!'' dedi Harry. Arkadaşını buklelerinden tanımıştı. Üçü de koşar adımlarla yukarı çıkıp Hermione'yi kucakladı ve soru ardına soru sormaya başladılar. ''Sakin olun,anlatacağım.''
''Dün aşağı inmememin sebebi Draco'yu görmemdi. Beni aradığını anladığımda da tuzağıma düşsün istedim ama işler öyle gitmedi.''
''Draco mu?'' dedi Ron. ''Bugün Azkaban'a gönderildiğini duydum.
''Azkaban mı? İmkansız. Daha yarım saat önce gördüm onu. Hastanedeydi. Benimleydi''
''Draco seni hastaneye mi götürdü?''
''Ayıbını kapatmaya çalıştı galiba.''
''Ne ayıbı? Hermione lütfen şunu doğru düzgün anlatır mısın?''
''Bu sabah Draco evden çıkınca ben de asamı alıp kaçacaktım ama o benim asam değilmiş. Büyülenmiş ve benim asama benzetilmiş bir çubukmuş. Dokunduğum anda ev yıkılmaya başladı. Duvarların altında kaldım. Sonra Draco geldi ve beni hastaneye götürdü. Ne yapmaya çalışıyor anlamadım. Önce beni ölüme terk ediyor daha sonra kurtarmaya çalışıyor. Bir de sürekli ben yapmadım deyip durdu.''
''Belki de gerçekten o yapmamıştır. Seni öldürmek istese neden kurtarsın ki?''
''Her neyse. Azkaban'a nasıl düşmüş?''
''Ölüm yiyenlerin arandığını hepimiz biliyorduk ama Draco bilmiyordu galiba.'' dedi Ron. Sözünü devam ettirmeye çekiniyor gibi bir hali vardı bu yüzden gözlerini Harry'e çevirdi.
''Hastanede yakalanmış.''
Hermione cevap vermedi. O bir ölüm yiyendi ve Azkaban'da olması doğruydu ama bir yandan da kendisi yüzünden orada olduğunu düşünüyordu. Vicdan azabı çekmek konusunda kararsızdı.
Draco, Hogwarts'tan beri onların düşmanıydı. Üstüne üstlük Hermione'yi kaçırıp bakanlıktaki ajanı olmasını istemişti. En önemlisi de onu öldürmeye çalışmasıydı.Böyle birinin Azkaban'da olması Hermione'nin vicdan azabı çekmesine sebep olmamalıdı. Ki zaten bundan sonra vicdan azabı çekmesinin de Draco'ya bir faydası olmayacaktı.
"Ne düşünüyorsun?" Dedi Ginny."Orada kalması gerektiğini."
"O seni kurtardı Hermione. Biraz daha sağduyulu davran."
"Beni kurtardı. Ama beni ölüme terk eden de oydu. Bu yaptığı onu iyi biri yapmaya yetmiyor."
Etrafa sessizlik büründü. Kimse konuşmuyordu ve Luna bir anda yerinden kalktı. "Neden ayaklandın?" Diye sordu Ron.
"Şahgaga'nın yanına gidiyorum elbette"
Evet gerçekten kısa bir bölümdü ama bu bölümü bir geçiş bölümü gibi düşünün. Ve bu kısacık bölümün de geç gelmesinin sebebi bir geçiş bölümü olmasıydı. Yazarken sıkıldım açıkçası :/
Herneyse,buraya kadar okuyan herkesi çok seviyorum,sağlıcakla kalın💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Perfect|Dramione
Fanfiction"Her şey kusursuz" dedi Hermione heyecanlı bir ses tonuyla. Hala etrafı seyrediyordu. Yanağına düşmüş bir tutam saçı kulağının arkasına sokulunca arkasını döndü. "Burada çok fazla kusur var. Ama sen,sen kusursuz olan ve her şeyi kendin gibi görensin...