Hermione öfkeden deliye dönmüştü. Ama öfkesi sadece öylece gitmiş olan Draco'ya değildi. Kendisine kızıyordu. En başından ona acıdığı için,doğru olduğunu düşündüğü şey bir felakete dönüştüğü için.
Gördüğü,duyduğu,kokladığı,dokunduğu,hissettiği her şeyi unutmak için yalnız başınaydı şimdi. Taşlar yerine oturuyordu artık. Herkes olması gereken yerdeydi,herkes kabul gördüğü yerdeydi. Asıl savaş şimdi başlıyordu.
Hermione arkadaşlarının yanına geri dönmek için tüm gücünü topladı ve ayağa kalktı. Kamp alanına vardığında herkes farklı yerlerdeydi. Önce Ginny ve Luna'nın yanına gitmeyi düşünse de daha sonra herkese bir açıklama borçlu olduğunu düşündü. Asıl sorun bu ortamı nasıl oluşturacağıydı. Bulunduğu çevrede daire çizerek dolaşırken karnının acıktığını hissetti. Acıkmak. Yemek. Akşam yemeği! Evet. Bu tam da ihtiyacı olan şeydi,bir akşam yemeğine ihtiyacı vardı. Kendisine yardım etmeleri için Ginny ve Luna'yı çağırdı. Onlar da bu fikri beğenmiş olacak ki hemen işe koyuldular. Sadece ormanın vadettiklerini kullanarak mükellef bir sofra hazırlamak elbette çok zordu ama hava tam olarak kararmadan ellerinden gelenin en iyisini ortaya koymak istiyorlardı.
Yemek hazır olduğunda masanın karşısına bakıp eserlerine baktılar. Fena görünmüyorlardı. En azından karın doyururdu.
"Hadi Ginny" dedi Hermione. "Çağır onları." Ginny kaşlarını çatarak arkadaşına baktı. "Ben mi? Neden ben?" Bu görevi üstlenen kişinin kendisi olmasını istemediği belliydi. "Çünkü benim güzel arkadaşım. Harry,senin sevgilin. Ron,senin ağabeyin. Ve Neville da,ım,arkadaşın. Değil mi?" dedi Hermione ve yüzüne sevimli bir gülümseme kondurmaya çalıştı. Birkaç dakika sonra ise Ginny oldukça aç görünen beylerle birlikte geri dönmüştü. Hepsi,hiçkimseyle konuşmadan masaya gömülmüştü. Kızlar ise hiçbir şey yemiyor,Hermione'ye konuşmaya başlaması için cesaret veriyorlardı. En sonunda,"Hata yaptım." Dedi Hermione. Giriş cümlesinin bu olacağı aklından geçmemişti aslında. Bir anda ağzından çıkıvermişti. Karşındakiler suskunlukla onu izleyince o da konuşmaya devam etti. "Malfoy'a hiç güvenmemeliydim. Ona merhamet etmemeliydim,buraya getirmemeliydim,hepsi büyük bir hataydı."
"Hermione-"
"Şimdi ise olması gereken yerde,ölüm yiyenlerin yanında. Ve bu tehlikeli. Bizim hakkımızda çok şey öğrendi ve ötmesi an meselesi. Birkaç saat sonra basılabiliriz bile. Biliyorum buraya daha yeni geldik ve gitmemizin sebebi de benim aptallığım. Affedin beni. Lütfen."
"Hermione biz her zaman yanındayız. Yaptığın hata çok büyük bile olsa. Biz daima buradayız. Bu hep böyleydi ve hep böyle olacak." Dedi Harry ve Hermione'nin masadaki elini tuttu.
"Aynen öyle abi." Dedi Ron da. "Hem zaten bu yemekten sonra seni kim affetmez ki?"
Hepsi birden gülüştüler. "Peki sen Neville? Bir şey söylemeyecek misin?"
"Aslına bakarsan Hermione,olaya kesinlikle hakim değilim o yüzden sessiz kalma hakkımı kullanıyorum."
Bu onların biraz daha gülmesine sebep olmuştu. Neville haklıydı. Bunca şey oluyordu ve bunun hakkında düşünüp konuşmaktan ziyade akılda tutmak bile zordu.
"Peki şimdiki durağımız neresi?" Dedi Luna. Gözü uzaklara dalmıştı.
"Muggle'ların arasına yerleşelim derim ben. Hermione o dünyayı biliyor,bize rehberlik edebilir." Dedi Neville.
"Kötü bir fikir gibi durmuyor. Privet Drive'dan uzak her yer olabilir."
"Ama fazla uzaklaşmamamız gerek. Olanlardan haberdar olmalıyız. Geride kalmamalıyız. Hatta baykuşlaşabileceğimiz bir yer olsa çok iyi olurdu."
"Bence biçim değiştirelim. Çok özlü iksir ile. Herhangi bir muggle'ın kılığına girebiliriz."
"Çok özlü iksir hazırlamak 1 ay sürer. O süre içerisinde ne yapacağız?"
"Haklısın. 1 ayda 30 kere yer değiştirmemiz gerekebilir."
"Keşke animagus olsaydık. Bu dertlerin hepsinden mahrum olurduk o zaman."
"Hayaller büyük! Ama bize şu anda işe yarayacak bir şey lazım."
"Dumbledore'a danışsak-"
"Hogwarts'a gidemeyiz. Çok tehlikeli."
"Ama Hogwarts bir o kadar da güvenli bir yer. Şu an orada bir öğrenci olmayı ne kadar isterdim! FYBS'lere bile çalışırdım."
"Peki ya testraller?"
"Açıktan uçmuş oluruz ve yakalanmamız an meselesi olur."
Artık fikirleri tükenmişti ama bir çözüm yolu bulmaları şarttı.
"Buldum,buldum!"
"Nedir?" Dedi hepsi bir ağızdan.
"King's Cross'a cisimleneceğiz. Hogwarts'a trenle gideceğiz. Kimin aklına gelir ki içeride olduğumuz? Biz mezun olmuşlarız!"
"Harika! Müthiş bir fikir bu. Sen bir dahisin Ron!"
Mütevazı görünmeye çalışsada aldığı tepkiden pek memnun kalmıştı.
"Millet! İstikameti biliyorsunuz."
Hepsi kendinden emin bir şekilde cisimlendiler.
İçinize sindi mi bilmiyorum ama ben bu bölümü yazarken keyif aldım. Kesinlikle ve kesinlikle devam etmek istiyorum. Size vefa etmiştim ama son olmadığını söylemiştim. Hem Hermione'nin de dediği gibi, asıl savaş şimdi başlıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Perfect|Dramione
Fanfiction"Her şey kusursuz" dedi Hermione heyecanlı bir ses tonuyla. Hala etrafı seyrediyordu. Yanağına düşmüş bir tutam saçı kulağının arkasına sokulunca arkasını döndü. "Burada çok fazla kusur var. Ama sen,sen kusursuz olan ve her şeyi kendin gibi görensin...