Araba kullanmaya henüz alışamadım. Ehliyeti yeni aldım. Yolları biraz karıştırıyorum. İlk derse geç kalmamak için biraz erken çıktım ama yoldaki kaza planlarımı bozdu. Kaan da motoruyla gidiyordur kesin. Uzun süredir hem bir motoru olsun istiyordu hemde üniversiteye giderken ailesinden ayrı eve çıkmak istiyordu. Tüm istekleri oldu. Ailesinin tek çocuğu o yüzden biraz şımarık büyüdü Kaan. Gerçi benim de kardeşim yok ama en azından şımarık değilim. Ee ailesinin da hali vakti yerinde kıramadılar tabi biricik oğullarını. Kayıt yaptırdığım gün fakülteyi dışardan görmüştüm. Bina biraz eskiydi. Okulun internet sitesinde ders programı yer alıyordu. Derslik 2 'yi buldum. Amfi büyüktü ama az kişi vardı içeride. Saatime baktım daha erkendi. Biraz gerilere doğru ilerledim. Bir yer bulup oturdum. Herkes çabuk kaynaşmış gibi görünüyor. Bende yabani gibi tek kaldım burada .
"Pardon burası boş mu "dedi hararetli bir ses
"Evet" dedim.Siyah saçlı,ufak tefek,gözlüklü bir kızdı. "Geç kaldım zannettim. Kimse ilk dersi kaçırmak istemez öyle değil mi? Bu arada ben Gözde"
"Memnun oldum bende Nil."
"İlk tercihin miydi burası. Bu benim 2. senem. İlk yıl bir talihsizlik olmuştu. Sınav istediğim gibi geçmedi. Bir yıl daha hazırlandım. Neyse ki şükürler olsun kazandım.Numaran kaç?""Numaram mı? Hıı. Okul numarasını diyorsun ezberlemedim ama bak verdikleri kartta yazıyor."
"Bak şimdi"deyip çantasından öğrenci kimliğini çıkarttı.
"Bak şimdi. İlk iki rakam okula hangi yıl girdiğimizi, diğer üçü de bölüm sıralamamızı gösteriyor."
"Hımm bilmiyordum ama dur bu durumda sen okula birincilikle girmişsin."
"Evet ." Dedi gururla tuhafıma gitti doğrusu.Sınıfın birden sessizleşmesiyle içeri girenin hoca olduğunu anladım. Hafif kır saçlı , pantolonunu askıyla tutturmuş, tonton bi adam içeri girdi. Yanında da zayıflıktan ölecek , upuzun ,şişe dibi özlüklerinden ve elindeki pc çantasından asistan olduğunu tahmin ettiğim genç bir çocuk vardı.
Adamcağız ölmesine beş dakika kala derse girmiş gibiydi. "Ben Profesör Doktor Taner Bayrak. Bu yıl Roma hukuku dersini beraber işleyeceğiz. Devam zorunluluğu yoktur. Vize %40 final %60. Gelelim quiz 'e..."
Quiz mi diye sınıftan homurtular gelmeye başladı.
"Hukuk okumak kolay mı sandınız sık sık quiz yaparım haberiniz olsun devam zorunluluğu yok ama quizlere ne kadar çok girerseniz ortalamanızı o kadar etkiler."
Hocanın her hamlesini dikkatle izleyen asistanı aldığı komutla kağıtları dağıttı.Kağıtta aynen şunlar yazıyordu.
Soru 1-) Dünya'daki en büyük adaletsizlik nedir?
Başarılar
Prof.Dr. Taner Bayrak
Göz ucuyla Gözde'nin kağıdını süzdüm utanmasa ek kağıt ister diyecektim ki "Hocam ek kağıt alabilir miyim ?" Deyiverdi. Yok artık ben kağıda kağıt bana bakıp duruyor.
....
....
...
.
Son beş dakikaKağıda bir kez daha baktım. İsim soyisim kısmına Prof . Dr. Taner Bayrak yazdım.
Aşağı kısmına da Şems'in sevdiğim bir sözü vardır. "Herkes yaşattığını yaşasaydı dünya çok daha adaletli olurdu." yazıverdim.Evet çocuklar kağıtları arkadan öne doğru gönderiyoruz.
İlk günler kampüsü keşfetmekle, nerde ne yemeli öğrenmekle, ders notlarını almak için fotokopi sırası beklemekle geçti. Kaan'ın ev telaşı Cansu'nun ablasının doğum yapması derken bir türlü görüşemedik onlarla da.
Bir sonraki Roma Hukuk'u dersine girmeden önce quiz sonuçları panoya asılmıştı. Heralde kağıda ismini yazmayan bir benimdir .Sınıf listesiyle karşılaştırmışlarsa rahatlıkla bulabilirlerdi isimsiz kağıdın sahibini. Gözlerimle hızlıca listeyi taradım.
Nil Başar 0(sıfır)
Sıfır mı!!?
Listede benden başka 0 alan diğer kişi de Gözdeydi.
Şaşırdım doğrusu ama heralde net bir cevap yazmak yerine uzun uzun ele almalıydım konuyu.Gerçi Gözde neredeyse tüm kağıdını doldurmuştu. Ama o da sıfır almıştı."Dersten sonra bence hocanın yanına gidip konuşalım mutlaka bir yanlışlık vardır. Ortalama benim için çok önemli. Seni bilmem ama benim muhakkak konuşmam lazım." Dedi Gözde. Kırmak istemedim bende nerede yanlış yaptığımı öğrenmek istiyordum doğrusu.
Dersten sonra öğretim görevlilerinin bulunduğu kata çıktık."Canım ya ben sarj aletimi sınıfta unuttum sanırım. Sen gir ben o arada alıp gelirim."diyerek ayrıldım Gözde'nin yanından. Neyse ki bıraktığım yerde buldum. Telefonumu günde iki defa şarj ediyorum. O yüzden sarj aletim olmazsa olmazım.
Gözde asansörün yanında ayakta dalgın dalgın dikiliyordu. "Ben konuştum hallettim sorun yok ."
"Çok iyi, bekle bende konuşup geleyim o zaman ."deyip kapıyı hafifçe tıklattım."Hocam müsait misiniz?"
"Tabi içeri gel senin gibi tatlı bir kız için her zaman müsaitim."
Gel otur diyerek masanın hemen önündeki iki deri koltuktan birini işaret etti. Masasının üzerinde altın varaklı harflerle ünvanı ve adı yazıyordu. Hemen arkasında duran dolabın üzerinde ise bir sürü plaket sıralanmıştı."Hocam, ben Nil Başar.1.sınıf öğrencisiyim.Geçen gün yaptığınız quiz sorusu çok basit olmasına rağmen cevabını verebilmek oldukça zordu.Yani bu sorunun o kadar çok cevabı olabilirdi ki. Bende kendimce kısa ve net bir cevap olmasına karar verdim. Sadece not için söylemiyorum. Benim hedefim gerçekten iyi bir hukukçu olmak. Bunun için de hatamı öğrenmeye geldim hocam."
Taner hoca yavaşça ayağa kalktı. Sessizce kapıya doğru bir bakış attıktan sonra etrafımda dolanmaya başladı."Ağzın iyi laf yapıyor. Senin gibi güzel bir kızı üzmek istemem. Kendine çok güveniyorsun belli ki ama sadece hukuk alanında değil başka alanlarda da güvenmelisin bence." Tam bu sırada ellerinin ensemde gezindiğini hissetmemle ayağa kalkmam bir oldu."Aksilik yapma notunun yükselmesini istiyor musun istemiyor musun?"
Korkuyla odadan çıktım.Bir yandan da nefesimi kontrol etmeye çalışıyordum. Doğru mu anlamıştım.Asansörün yanındaki Gözde'nin yanına gittim."Bir şey mi oldu?"Fısıltıyla Gözde'nin kulağına "Hemen gidelim buradan bu adam beni taciz etmeye kalktı."dedim.
Gözde'ye de benzer şeyleri yaptığını öğrenince doğrudan okulun rektörlüğüne gidip şikayet dilekçesi verdik. Böyle bir olay bir profesör için büyük bir skandaldı ve kimse böyle bir olayla okulunun adının yanyana anılmasını istemezdi.
Annemlere olanları söyleyemedim. Boş yere üzüleceklerdi.Bir kaç gün sonra Disiplin Kurulu dilekçemizi değerlendirmeye aldığını ve dilekçede belirttiğimiz durumları bir de sözlü olarak ifade etmemiz gerektiğini söylediler.
Gözde ile toplantı salonunun önünde bekliyorduk. Tamam bende gergindim ama Gözde'nin beti benzi atmıştı. Önce benim adım okundu. İçeri geçtim. Olanları hararetli bir şekilde anlattım. "Şahidin var mı?" Diye sorduklarında "Evet arkadaşım dışarda zaten o da şikayetçi oldu."
Ben hala ayakta beklerken salona Gözde' yi de aldılar.
"Evet kızım,dilekçende okulumuzun değerli profesörü Taner Bayrak hakkında bazı iddialarınız var. Bize olayı birde sözlü beyan eder misiniz?Gözde'nin ağlamaklı bir tavırla"Aslında şuan olayı bir daha düşündüm de ben yanlış anladım sanırım. Dilekçeyi de o anda yazmış bulundum. Özür dilerim vaktinizi çaldım efendim."sözleriyle neye uğradığımı şaşırdım.
Homurtular yükselirken gereksiz yere Disiplin Kurulunu oyaladığımız için 2 hafta okuldan uzaklaştırma kararı aldığımızı bile çok sonra idrak edebildim.
Evet arkadaşlar bölümü beğendiyseniz bol bol yorum atın ve ⭐️vermeyi unutmayın!!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben Nasıl Kocaman Bir Kadın Oldum
ChickLitHer kadının içinde küçük bir kız çocuğu vardır. Peki yaşadığımız bunca olaya rağmen o küçük kız hala küçük kalabilecek mi?