Akşamın ilerleyen saatlerinde Cas ile crazy eights oynuyorlardı. Cas, bütün akşam boş boş oturamayacakları ve mutlaka bir şeyler yapmaları gerektiği hakkında uzun bir konuşma yaptığında Dean ona itiraz etmemişti ya da tüm bunların nereden geldiğiyle ilgili sorular sormamıştı zira hala münakaşa kaldıramayacak kadar bitkindi. Yine sırf bu sebepten de oyunda da pek iyi hamleler yapamıyordu.
Cas, yorganın üzerinde biriken destenin üzerine maça sekizlisi atıp oyunun gidişatın değiştirince Dean bıkkınca ofladı; ellinde bir karo ve üç sinek kartı vardı ve Cas pis pis sırıtarak en can alıcı hamleyi yapmasaydı sinekleri toplu bir şekilde ortaya koyup karoyu da bir şekilde elden çıkararak bu defa kazanan olmayı planlıyordu. Karo asını ortaya koydu ve hemen sonra Cas, elinde kalan son iki kartı desteye bıraktı ve elbette ikisi de elbette mucizevi bir şekilde karoydu. Böylece oynadıkları beşinci turun sonunda da kazanan o oldu.
Dean abartılı bir şekilde göz devirdi ve kartları bir kenara fırlatırken "Benden bu kadar," dedi. "Bu iş iyice ben çok küçükken Noel'de büyükbabamlara gidip orada kuzenlerimle bu aptal oyunu oynamaya zorlandığım zamanlara döndü."
Oyunu daha rahat oynayabilmek adına karşısındaki adamla neredeyse dizlerinin birbirine temas edecek kadar yakınında oturduğu yatağının ortasındaki yerinden geri gidip sırtını yeniden yastığına dayadı ve ona baktı. Cas kağıtları yeniden karıştırıp elinde bir bütün haline getirdikten sonra meraklı gözlerini Dean'e çevirip "Nasıl yani?" diye sordu.
Dean bir an tereddüt etti. Birkaç gün evvel ona nasıl pankek olayı hakkında hiçbir şey anlatmadığını düşündü. Belki şimdi de çenesini kapalı tutmalıydı. Ancak ikisi aynı değildi ki? O konu oldukça hassasken bu sadece hayatının aptal bir dönemiydi. Ayrıca bir turun sonunda daha kaybetmenin yanında bir şeyler anlatmak o kadar da fazla can yakmazdı, değil mi?
"Dediğim gibi çok küçüktüm; 5-6 yaşlarında falandım," diye söze başladı. Söyledikleri dikkate alınıyor mu diye tekrar Cas'e baktığında bir çocuk edasıyla dirseklerini dizlerine, ellerini de yüzüne dayayıp pür dikkat kendisini dinlediğini görünce kısa bir an için tebessüm etti ve bakışlarını ellerine indirip devam etti.
"O zamanlar annemin yokluğuna hala alışamadığım için depresif bir çocuktum, bilirsin işte. O olayı Sam sana anlatmıştır. "
Sam'in ona anlatıp anlatmadığını bilmiyordu. Tepkisini görmek için yüzüne bakmak istiyordu ancak gözlerindeki o bakışı da görmek istemiyordu, bu konudan ne zaman birine bahsetse istisnasız herkesin gözlerinde yer eden o acıyan bakışı. Kafasını belli bir yere kadar kaldırdı. Şimdi Dean'in görüş alanında Cas'in birbirine bastırdığı dudakları ve aşağı yukarı hareket eden çenesi vardı. Dean onun kendisini onayladığını varsaydı ve oyalanmadan gözlerini yeniden ellerine çevirdi.
"Dışarı çıkıp sokağımızdaki diğer çocuklarla oynamıyordum, arkadaşım da yoktu haliyle. Sam ise o zamanlar altına işemeyi daha yeni bırakmıştı. Demek istediğim, onunla vakit geçirmem de pek mümkün değildi. Babam beni parka falan gitmeye teşvik etmeye çalışırdı ancak o zamanlarda yaptığım şeyler bir başıma odamda oturup Batman çizgi romanlarımın resimlerine bakmaktan ve karnım ağrıyana dek Shark Bites yemekten, bazense Gargoyles izlemekten ibaretti; daha fazlasını yapmıyordum. "
"Sonuç olarak babam da çareyi normalde evde geçirdiğimiz Noelleri büyükbabamlarda bütün aile bireylerinin bir araya geldiği o saçma toplantılara katıldığımız bir güne çevirmekte bulmuştu. Beni onların arasına sokup sosyalleşmemi falan bekliyordu sanırım. Fakat nefret ediyordum, kesinlikle sadece nefret ediyordum. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wisteria // Destiel
FanfictionMor salkımların altındalardı ve maviler yeşillere düşmekten kendini alamıyordu.