Bölüm 5: İnanç

13 5 0
                                    


26 yılda kendini çokça hırpalamış, daha iyi, daha zengin bir hayat yaşamak için çırpınmıştı. Daha güzel görünmek için heba etmişti kendini. Herşeyi olduğu gibi kabul etmeyi denememiş; herşeyde bir kusur bulmuş ve onu düzeltmek için yorulmuş, düzeltemediğinde kendini kahretmişti. Kendini düzeltmeye çabalasa da kusurların büyük kısmını başkalarına yüklemişti. Sınırlarını çizme zamanı gelmişti. Tam da böyle düşündüğü sıralar da, soğuk bir kış günü okul dönüşü, karlar üzerinde dengede durmaya çalışırken, ayağı kaydı ve düştü, uzun süre ağrılarla yaşadı. Soğuk, hastalık ve sancılar ona bir sözü hatırlattı, annesi 'ayağın taşa değse Allah'tan bil' derdi. Bunca hırsın öfkenin, bunca hatanın bir bedeli olmayacak sanmıştı, annesinin verdiği öğütleri de onu kaybettikten sonra unutmuştu. Şimdi bu acı ona birşeyleri hatırlatmak üzere gelmişti. Hayat onun düşündüğü gibi biryer değildi, olmayacaktı. Yaptıklarımızdan sorumluyduk ve bunun için başkalarını suçlayamazdık. Ne yaşarsak yaşayalım, başkaları bize ne kötülük yaparsa yapsın; biz kendi duruşumuzdan, düşüncemizden, hareketlerimizden sorumluyduk. Bunun bilinciyle duaya sarıldı, acılar O'ndan geldiyse, mutluluk ve sağlık da O'ndan gelecekti. Buna iman ederek başladı işe ve tüm kötü düşünceleri ve eylemlerinden dönmesi gerektiğini biliyordu. Bu kazanın onun hayatında her zaman bir yeri olacaktı ve felaket olarak gördüğümüz hadiselerin ilahi planda insanları nasıl yücelttiğini deneyimleyecekti. 

Tesadüf değildi tabi ki, bir Kuran hediye edildi o günlerde ona. Artık yepyeni bir ben inşa etmek üzere yola çıkıyordu, bu yolda başına neler geleceğini bilmiyordu ama hakikati aramak için geç bile kaldığını düşünüyordu. Çünkü kimse ne kadar ömrü kaldığını bilmeden erteliyordu yaşamı. Nihan bunu yapmayacaktı, hakikati arayacaktı. Bu dünyaya niye geldiğinin cevabını bulması gerekiyordu ve inancı ona yolu gösterecekti biliyordu. 

Hayır işlerinde hep önde olma ihtiyacı hissetmişti çocuk yaşlarında bile, şimdi çocukluğu ona kendisi hakkında bilgi veren bir kitap gibiydi. Geçmiş sadece hatırladığımızda duygulandığımız anılardan ibaret değildi, yaşadığımız tecrübeler belki o yaşta anlam veremediğimiz olaylar; ilerde bir anlam bütünlüğüne hizmet edecekti. Ortaokuldaki bir anısı geldi gözünün önüne ve o zaman hissettiği duyguların hala ne kadar canlı olduğunu farketti:

Sınıfta yetim bir arkadaşları vardı, lise sınavlarına maddi durumundan dolayı giremeyeceğini açıklamıştı; öğretmenlerinin ısrarlı soruları karşısında açıklamak zorunda kalmıştı aslında. Sonra da gözleri dolmuştu, sessiz sakin bir kızdı, dersleri pek iyi değildi ama kimseye karışmaz köşesinde otururdu. Nihan da üzüldü; arkadaşının yanına gitti ağlamaması için, üzülen bir insan gördüğünde kocaman gülümseyerek karşıdakini de ikna edeceğini sanırdı, hayatın güzel bir yer olduğuna. Aslında büyük bir haksızlık olurdu bu, sınav parasını denkleştiremediği için belki de istediği bir okulda okuma şansını elinden kaçıracaktı. Ama üzülmekten daha öncelikli bir konu vardı. Öğretmenleri, hemen herkesten bir lira toplamaya başladı; herkes simit, içecek almak için getirdiği harçlığından bir miktar verdi ve en sonunda toplanan parayı emanet edeceği birini arıyordu, arkadaşlarının babası olmadığı için bu görevi de diğer velilerin halletmesi gerektiğine inanıyordu. Nihan herkes tereddüt ederken hiç düşünmeden elini kaldırdı, öğretmenleri onu çok severdi hem başarılı hem de sessiz bir öğrenci olduğu için, hemen hepsi de gelecek vadeden bir çocuk olduğuna inandıkları için hatalarını dahi görmezden gelirlerdi. Annesinden sonra en çok öğretmenlerini sevmiş, hayatı biraz da onlardan öğrenmişti. Nihan babasına haber vermeden onun adına söz vermişti, babasının çabuk öfkelenen bir insan olduğunu biliyordu. Bir an bir pişmanlık duydu, bu pişmanlık babası ona kızacağı için değildi; ya parayı yatırmak istemezse diye düşünmüştü. Çoğu kez sorumlulukları yerine getirmekte zorlanırdı babası, en azından Nihan'ın gözünde öyleydi. Ama ummadığı bir şey oldu, babası hiç kızmadan ve hatta gözleri dolarak kabul etti, arkadaşının yetim oluşuna mı, kızının bu hareketine mi duygulanmıştı anlamak mümkün değildi. Babasının da özünde iyiliği kaybetmediğini görüp sevindi Nihan, çünkü annesiyle olan tartışmalarında babasından çokça nefret etmişliği vardı.

Okuduğumuz kitaplarda yardımlaşmak, insanlara iyi davranmak övülen davranışlardı. Ama bizler iyilik söz konusu olunca harekete geçmek için fazla yavaştık, birilerinin öncülük etmesi gerekiyordu belki de; bu kişiler içimizdeydi muhtemelen, fakat hala dünyaya ne için geldiklerinin farkında değillerdi. 

Hayat NehriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin