2

227 12 2
                                    

"Ne için buradasın?" Diye sorarak ayağa kalktığımda aklımda söyledikleri dönüp duruyordu.

"Sarayı gezmek istedim ve bana buraları en iyi senin bildiğini söylediler" diyerek ağaçtan bir yaprak koparıp elinde çevirdi. Sert bakışlarım yüzüne döndüğünde kaşlarımı çatarak eteğimden tuttum.

"Üzgünüm Prens Arthur lakin kendimi yorgun hissediyorum eğet isterseniz sizi dolaştırması için birini yollarım" diyerek gitmek için hareketlendim. Prens çarpık bir gülüşle yüzüme baktı.

"Benden ne kadar daha kaçmayı planlıyorsun?" Diye sorduğunda sorusu karşısında afalladım. Beni beklemeden devam etti "her koşulda evleneceğimizin farkında değil misin? Hani meraktan soruyorum." Dediğinde sinirle yutkundum.

"Ne sen nede barış umurumda değil. Seninle asla evlenmeyeceğim." diyip hızlı adımlarla arkama dönüp saraya yürümeye başladım. Prens arkamdan gülüp
"Bir hafta sonra düğün günümüzde bunu sana hatırlatırım sevgili Prenses Elena" ismim ağzından ilk kez dökülürken bir hafta sonra evleneceğim gerçeği yüzüme çarptı. Kimse yanımda olmadığı için elimden bir şey de gelmiyordu. Saraydan içeri adımımı attığımda annemi ve Kraliçeyi gördüm. Bakışları bana döndüğünde koşarak merdivenleri çıkmaya başladım. Babam abim, Kral ve Prenslerle büyük ihtimal odasındaydı. Ablamın nerede olduğu ise düşünmek istediğim en son şeydi. Sinirden akmaya hazır duran göz yaşlarını serbest bırakarak odamın önüne geldim kapıyı açıp sertçe kapattım. Hıçkırıklarım yavaşça iç çekişlere dönene kadar kapıdan destek aldım. Muhtemelen koridordan geçen biri sesimi işitiyordu.

Ayaklarımı sürüye sürüye yerden tavana kadar olan büyük penceremin önüne geçip camları açtım. Bahçe ayaklarımın altındaydı ama küçük gölet daha arkada kaldığı için görünmüyordu. Bir kaç saniye gözlerimi yumup derin derin soluklandım. Gözlerimi araladığımdaysa saraya doğru gelen Prensi gördüm. Onunla zorla evlendirilmiyor olsaydım ondan etkileneceğim garantiydi. İnkar edilemeyecek kadar yakışıklıydı. Arsızca onu süzdüğüm dakikalarda beni farketmemiş olsada saraya iyice yaklaşınca gözleri pencereme deyer gibi oldu. Kendimi aceleyle yan tarafa attığımda acıyla bağırdım. Sesimin yüksekliğiyle irkilip duymamış olmasını umarak ağzımı ellerimle kapattım. Küçük bir aralıktan tekrar baktığımda yüzünde çarpık bir gülümsemeyle saraya girdiğini gördüm. Genelde gülümsemediğini düşünmemeye çalışarak duymadığını varsaydım. Yani umarım.
-

Yaklaşık bir kaç saat boyunca odamdan çıkmadım. Kral'a rahatsız olduğum yalanı uydurulmuştu. Bu yeterli olmasa bile sonucunda zoraki bir evlilik olacağının farkında oldukları için üzerime gelmediler. Şimdi ise gitmek için faytonlara ilerliyorlardı. Arkalarından sessizce tek başıma ilerlerken abim diğer prenslerle ilerliyordu. Annem ablam ve kraliçe muhabbet ederek yürürken babam kral ve Prens Arthur beraber yürüyor ilgimin olmadığı siyasi olayları konuşuyordu. Bahçeden çıkıp faytonlara geldiğimizde herkes birbiriyle vedalaşmaya başladı. Bende Kraliçeye yürüyüp eteklerimden tutarak hafifçe eğilip kalktım.

"Majesteleri," dediğimde gülümseyip beklemediğim bir şekilde gelip bana sarıldı. Hareketi karşısında şaşırırken ağzımı kapatmayı düşünüp ağzımı topladım. O bana sarılırken bakışlarımı yerden kaldırıp karşılık verdim. Görüş açıma direkt olarak Prens ve babamlar geldiğinde hepsinin bakışlarının üzerimde olması beni gerdi. Kral memnun bir gülümsemeyle bakarken Prens çarpık bir gülüşle seyretmeyi sürdürdü.
Ayrıldığımızda Kraliçe içtenlikle gülümsedi.

"Seni tanıdığıma memnun oldum Elena. Rahatsız olduğunu söylediler kendine dikkat etmelisin." Dediğinde gülümsedim.

"Teşekkür ederim Kraliçem."

Kral ile de vedalaşıp kenara çekildiğimde Prensler hep birlikte gelip elimi nazikçe kavrayıp sırayla öptüler. Prens Arthur yanıma gelmek yerine babamlarla kaldığında vedalaşmak için çabaya girmeyerek olduğum yerde durdum. Bakışlarımız kesiştiğinde tek kaşını kaldırıp benden bir hareket beklediğini belirttiğinde önüme düşen bukleli saçlarımı arkaya atmakla yetindim. Yüzünde çarpık gülüşü yer edinirken babasının ona ithafen birşeyler demesiyle ciddi ifadesini geri kazandı.

"Arthur. Artık yola çıksak iyi olur." Dediğinde Prens başıyla onaylayarak herkesle birlikte faytona bindi. İki fayton vardı. Birinde Kral Kraliçe diğerinde ise Prensler.

Fayton yola çıktığında Prens pencereden bana son bir bakış atıp ciddi ifadesini koruyarak önüne döndü. Faytonlar iyice gözden kaybolurken arkamı döndüm. Ablam hemen dibimde  bitti

"Ne düşünüyorsun?"

"Ne hakkında?" Dediğimde öfledi .

"Tabiki Prens Arthur." Diyerek yüzüme baktığında omuz silktim.

"Sadece zorla evlendireleceğim bir kişi" dedim. Ablam gözlerini devirdi .

"Bazen hayat istediğimiz gibi gitmeyebilir Elena. Ona önyargılı davranmak yerine bir şans vermeyi deneyebilirsin." Diyerek yüzüme baktığında omuz silkip kolundan çıktım ve tek başıma gölete doğru yürümeye başladım.

Madem bir haftam vardı bende elimden gelebilecek tek şeyi deneyecektim. Kaçmak.
-
👋👋

Prenses ElenaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin