Günün geri kalanında saray halkı oldukça neşeli ve hareketliydi. Kral hariç geri kalanlar büyük salonda eğlenceli bir muhabbette dalmışlardı. Bense bir yere oturmuş sessizce olan biteni izliyordum.
'' Bahse varım'' diyerek eliyle saçlarını taradı Arthur '' olası bir yarışta burada size en büyük rakip El olacaktır.'' dedi ve orada bulunan herkesin bakışları benim üzerime döndü. Jake'in başlattığı at sürme muhabbetinde prensler arasında büyük bir tartışma geçiyordu. Top bana atıldığında boğazımı temizledim.
''Benim uzmanlık alanım daha farklı..'' dediğimde Arthur genişçe sırıtıp karnında iyileşmiş olan yara yerini tuttu. '' Ah biliyorum..'' deyip daha da güldüğünde kraliçe
'' Öyle mi? Peki neymiş?'' diye sordu. Boğazımı temizleyip ''Yemek yapmak'' dedim. Gerçekten de çok sevdiğim bir aktiviteydi. Pastalar, çörekler, kurabiyeler yapmak, onları süsleyip şekil vermeyi seviyordum. Aynı zamanda resim çizmek de hobilerim arasındaydı fakat her şeyi bilmelerine gerek yoktu.
''Ne?'' diye güldüğünde Arthura ters bir bakış attım. Kesinlikle dalga geçiyordu. Evet ok, bıçak gibi aletleri kullanmakta da iyiydim abilerim sayesinde ama şimdi annesine bu hünerlerimi özellikle oğlunu bir miktar kesişimi anlatacak değildim.
''Bu çok güzel Elizabeth. Umarım leziz yemeklerinin tadına bir gün bakabiliriz.'' diyerek gülümsedi kraliçe.
''Elbette'' diyerek gülümsediğim de Arthur hala bana sinir bozucu bir şekilde sırıtıp tek kaşını kaldırıyordu. Sinirle bir nefes verip gözlerimi yüzünden çekip boğazımı temizledim.
''Hatta henüz bir işim yokken gidip bir şeyler yapabilirim majesteleri..'' dedim. Kraliçe gülümseyip
''Elbette. Bu sayede biraz vakit geçirip çalışanlarımızı tanımış olursun.'' diyerek ayağa kalktı.
''Sana eşlik edeyim canım'' deyip bana doğru yürümeye başladı. Bende ayağa kalkıp kraliçenin yanında yürümeye başladım. Salondan yeteri kadar uzaklaşıp mutfağa yavaş adımlarla ilerlemeye başladığımızda Kraliçe
''Arthur ile nasıl gidiyor?'' diye sordu. Beklemediğim soru karşısında bakışlarım Kraliçeye döndüğünde o da bana baktı.
''Seni sorgulamıyorum Elizabeth. Ama Arthurun da senin de mutluluğun benim için oldukça önemli.'' diye devam etti. Hafif bir tebessüm edip
''İyiyiz Kraliçem.'' demekle yetindim. Kraliçe derin bir nefes alıp gülümsedi.
''Senin için çok uğraşıyor'' dedi ''Sen gelmeden daha doğrusu senin bu evlilikten haberin dahi yokken bir şeyler için çabalamaya başladı'' diyerek adımlarını mutfağın aksine kış bahçesine yönlendirdi. Ona ayak uydurdum.
''Ben.. Bu evliliği ikimize de zehir etmek yerine kabullenmeye çalışıyorum fakat halen..'' diyerek bakışlarımı yüzüne çevirdim. Anlayışla kafasını sallayıp ilerideki camın önüne ilerleyip dışarıya baktı. Çiçek bahçesi boylu boyunca görülüyordur. Günün her saatinde ayrı güzeldi..
''Senden önce o bu haberi kabullenmemek için babasıyla baya bir uğraştı. Fakat kraliyetin ve tahtın getirdiği sorumluluklar duyguların her zaman önündedir Elizabeth. O da zor da olsa bunu kendine kabul ettirip senin hakkında düşünmeye başladı. Seni daha önce gördüğünü biliyordum. Bir kaç Lady ile görüşüp senin hakkında bir şeyler öğrenmeye çalıştığını işittim.'' diyerek gülümsedi bakışları yüzüme deyip çiçek bahçesine kaydığında
''Arthur her zaman istediğini elde eden biri olmuştur. Bir süre sonrada bunu yapmaya başladı.'' dedi ve başıyla çiçek bahçesini işaret etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prenses Elena
Teen FictionBiraz yüzünü güldürüp, tatlı hayallere kapılmanızı umduğum bir hikayedir :) İyi okumalar.